Geçen günlerde bir vücut geliştirme sporcusu ile bir karma dövüş sporcusunun kavgası sosyal medyada gündem oldu.

Gündem olmak bir yana sosyal medyayı kastı kavurdu diyebiliriz. Yüz küsür kiloluk, iri kaslarıyla bir devi andıran Savaş Cebeci, yarı ağırlığında Kaan Kazgan adlı şahıstan ciddi manada dayak yedi.

Neden bu magazinsel meseleyi futbol köşeme taşıdım derseniz, oradan sportif anlamda çıkarılacak çok dersler var.

İzlediğim videoda Savaş Cebeci denen şahsın bir planı olmadığı açık. Niyeti net değil, saldırayım mı? savunayım mı? dönüp arkamı gitsem tüm sosyal medya kariyerim biter mi? vs.. vs.. kararsız olduğu çok belli.

Oysa hayatta kararsızlığa, tereddüte yer yoktur. Halk arasında “En kötü karar kararsızlıktan iyidir” denir, çokta haklıdır bence.

Oysa Kaan Kazgan denilen şahıs hedef odaklı gelmiş, Hatta rakibini analiz etmiş, çalışmış. Rakibinin üst bedeninin çok kaslı olduğunu, kendisine sarılmasına müsaade ederse filmin başlamadan bitebileceğini, kütlesinin üst bedenine yoğunlaşmasından mütevellit, bacak kaslarının zayıf olduğunu ve buradan kolayca yıkılabileceği hesaplamış, yani lafı uzatmayalım rakibi analiz etmiş.

Futbolda böyledir. Rakibini iyi analiz eden, rakibin güçlü yönlerine tedbir alıp zayıf yerlerine hucum eden kazanıyor.

Gelelim Trabzonspor’a; Trabzonspor’un Hatayspor’u doğru analiz etmediği, güçlü ve zayıf yönlerine dair bir fikrinin olmadığını gördük. Yani geçen hafta Fırtına dersine çalışmamış. Bunu en önemli nedeni de fiziksel ve mental olarak yıpranmış Beşiktaş’ı farklı yenmenin camiada yarattığı rehavetti bana göre. Oysa Beşiktaş müsabakasında Trabzonspor çok iyi değildi, Beşiktaş çok kötüydü ve biz bunu acı bir dersle öğrendik.

Pendik müsabakasına gelince “Her kriz aslında bir fırsattır” sözünden hareketle Trabzonspor oyuncularının Hatay maçından doğru dersleri çıkararak, krizi fırsata çevirerek, bu müsabakayı seri galibiyetlerin ilki olarak hayata geçireceklerini  düşünüyordum lakin oyun  beklentilerimi karşıladı dersem yanlış olur.

Peki sahada ne oldu?

Geçen haftadan Abdülkadir Ömür ilk on birde düşünülmezken, geçen hafta  sol kenarda kötü bir performans sergileyen Bardhi merkeze çekilmiş, sol kenar Tresequet’e emanet edilmiş. Kağıt üstünde bir, sahada iki değişiklik diyebiliriz.

Trabzonspor 2.01’lik pivotunun erken golü ve sonrasında kazandırdığı serbest vuruş ile takımını maça 2-0 önde başlattı diyebiliriz.. Gollerden sonra rakip değil ama hakem devreye girdi.

Sanki bir yerlerde düğmeye basıldı.

Önce 3’e 2 pozisyonda atağı kesti, sonra da faulü vermeyerek rakip adına bir asist yaptığını söylemeliyim. Hakem efendi golden sonra da uslanmadı. VAR sistemi zaten Trabzonspor maçlarında YOK sistemine dönüşüyor, ara ki bulasın.

Hele bir taç atışında rakip savunmanın Trezeguet’i taca atışı vardı ki güreşte olmaz faul dahi çalınmadı.

İkinci yarıda ilk yarından farklı oynanmadı. Topa daha çok sahip olan tarafın geçen yıl Süper Lige çıkan Pendikspor olduğunu bir özeleştiri olarak  söylemeliyim..

İlk defa bir yazımda bu kadar hakeme yer veriyorum belki ama uzun zamandır böyle içten pazarlıklı bir hakem yönetimi görmemiştim sebebi budur. Siyah gömlekli şahıs ikinci yarıda da ince ince Trabzonspor’u doğramaya devam etti. Mendy’e öyle iki sarı kart verdi ki ortada faul yok.

Sonuç olarak; Dünkü oyunda ne Trabzonspor tarafı ne de Pendikspor tarafı bir şey oynamadı bunu belirtmeliyim. Sahada rolünü layıkıyla gerçekleştiren bir kişi vardı oda kötü niyetli hakemdi. Maçın başından sonuna kadar rezil bir yönetim gösterdi.

Tek güzel olan 3 puan o kadar