ABDULLAH AVCI&TRABZONSPOR DÜŞMANLARINA!

Elhamdülillah Trabzonluyuz hepimiz...

Çok farklı, fark atan ve fark katan meziyetlerimiz var Allah'tan armağan. Bunda hepimiz hemfikiriz...!

Lâkin iş özeleştiriye gelince; nedense önce ben sonra da hepimiz sınıfta kalırız.

Birinin doğrularını söyleyince problem yok; gel gör ki azıcık eleştirsek eksik taraflarını, hemencecik tü kaka " HAİN " ilân ediliveririz.

İyi yönde dahi yapılan bütün eleştirileri; sanki şahsımıza yapılmış bir hakaret gibi değerlendirme alışkanlığımız var malesef ki...!

Bir de çok şükürsüz, her ortamda ve şartta, her durumdan şikayet edip; bardağı hep boş tarafından gören, pesimizmin doruklarında ki bakış açımızı törpüleyemiyoruz bir türlü...

Alkışlara ve övgülere muhtaç yaşamak; onlardan beslenmek, alkışlarla övgüler tavan yaptığında ise dışarıdan özgüven gibi duran; fakat küçük bir eleştiriyi dahi hazmedemeyen, kendimizle bir türlü barışık olamayan ve balon gibi şişip bir anda patlayan benlik değeri tiryakiliklerimiz hiç mi hiç bitmez...!!!

Birisinden bahsederiz; hemen başlar yaftalarla dolu kral tabağı servisi. Anlamadan dinlemeden, ölçmeden tartmadan, bilmeden direk ortasından dalarız mevzuya...

Amaaaaannn...Boşver O'nu, yaşı kaç başı kaç?? O da mı adaymış haspam?? O ne anlar ki?? O neyi bilir ki?? O'ndan bişe olmaz!! Duyan gelmiş !! Ne arar O'nda O çap!! Önce 40 fırın ekmek yesin de öyle gelsin!! Biz hep burdaydık, O neredeydi şimdiye kadar?? Cefasını biz çekelim, safasını başkaları sürsün!! Ben olmazsam bu kurum biter!! vb. son derece komik, çapsız, enaniyet ve kibir dolu, özeleştiriye ardına kadar kapalı, kendi ile barışıksız, tamamen nefisten ve egodan ibaret; sonuçta 1 Müslüman Türk'e hiç yakışmayan çok bilmişlikler yapmak, davranış biçimimiz olmuş adeta...!!!

Hem de her gün 5 vakit Allah'ın huzuruna çıktığımız halde ve Müslümanlığı dahi kendimizden başkasına yakıştıramadığımız ayıbı gibi. Sorsan en büyük müslüman da O'dur.

Eğri oturacağız, doğru konuşacağız...!

Hep kişisel menfaatlerinizin esiri olma hastalığından kurtulacağız...

Alkışlarla yaşıyorum; işte benim Zeki Müren modundan sıyrılacağız...

Sevmediğimiz dahi olsa hak teslimi yapmayı öğreneceğiz...

Kendimiz kusursuzmuşuz gibi; herkese 1 kulp takmayacağız...

Önce kendimize bakacağız...

Tam da Mevlâna Hazretleri'nin dediği yerdeyiz...

" Ne görürsen aslında O'sun sen...

Baktığın kişi Sen'in aynandır " gerçeğini şiar edineceğiz...

Mecbuuruuuzz...!!!

Çünkü bu Trabzon şehri ve Trabzonspor kulübü ne çektiyse; bu çapsız, vizyonsuz, ne oldumcuk, sonradan gördümcük, tepeden düştümcük, çok bildimcikler yüzünden başarıyı ve istikrarı yakalayamamıştır. NET..NOKTA .

Önce bunun farkındalığında olarak hareket edeceğiz...

100 yılda bir nasip olacak, kendini bütün Dünya'ya ispatlamış bir Şenol Güneş'in, terörün kökünü kazıyan ve Türkiye'nin makus terör talihini bitiren, T.C tarihinin en başarılı içişleri bakanının, büyük şehirlere göç etmek zorunda bırakılan beyinlerin değerini bilmeyi bir türlü öğrenemeyip, elimizden uçup gitmelerine mecbur bıraktığımız gibi...!

Ne dediysek o...!!!

Abdullah Avcı beyin olarak hazır geldi dedik. Kütüğünde Trabzon yazmayabilir fakat karakteristik açıdan bir Trabzonlu'dan hiç mi hiç farkı yok dedik...

Para için gelmiyor dedik. Antalyaspor'un yaptığı 2 katı teklifi, elinin tersiyle itmekten hiç tereddüt etmedi dedik...

" Trabzonspor'dan teklif gelirse uyuyuyamazsın. Hem Trabzonspor'un hem de benim Türk futbolundan alacağımız var. Bu alacağı tahsil etmeye geldim " lafını söyleyecek koca 1 yüreğe sahip dedik...

Sistem adamıdır dedik. Sistemini kurar; önce takımı toparlar, sonra kazanma alışkanlığı kazandırır, sonra da seriye bağlar dedik...

Ama bizim mükemmelliyetçi, kusursuz ve 0 hatasız, o herşeyi bilen Trabzonspor taraftarlarının bazıları ne dedi ???

" 5 hafta duramaz. Bu yazıyı saklıyorum, giderken bir yerde dursun. Bu adamı çok abartıyorsunuz " diyen içimizde ki İrlândalılar...!!!

Yetmezmiş gibi takım seriye ve otomatiğe bağlamış; ama Trabzonspor taraftarının bir kısmı halâ memnuniyet duymaz, yüzü gülmez...

Neymiş efendim ???

" Eze eze aldığımız ve güzel futbol oynayarak kazandığımız 1 maç yokmuş "...

İnsan biraz Allah'tan korkar, kuldan utanır yaaa...!!!

Pes yani, hatta yuh...!!!

Ne zordu sizi memnun etmek arkadaşş ??? Nedir sizin derdiniz ???

Derdiniz kendinizle de farkında değilsiniz...

Hep bir şikâyet, çocuk gibi bir mızmızlık, hiçbir şeyden memnun olamama, hep bir eksiklik arama, şükretmeyi ve teşekkür etmeyi bilememe...

Abdullah Avcı geldiğinde ilk yazımızda bunu da yazmıştık. Artık öyle çokça keyif veren ama sonucu hüsran, rakibi ezdiğimiz fakat galip gelemediğimiz maçları artık unutun dedik.

Yeni ve bambaşka 1 sayfa açıyoruz dedik...

Abdullah Hoca'nın belli bir sisteme dayalı, kazanma odaklı ve 1-0'da olsa galibiyete endeksli bir futbol mantalitesi vardır demedik mi ???

Ne dediysek o...!

Tereddütsüz atarız altına imzamızı...!

Gel gör ki; şehri ve insanı zor mu zor, sürekli eleştiren, şikayetçi, hep bir eksik kollayan, sırf eleştirmiş olmak için bile eleştiren ve hep olumsuz tarafından bakan o kemikleşmiş dinazor güruh...!!!

İşte sözümüz tam da sizedir...???

Bu şehrin şampiyonluk hasretinin de, her açıdan istikrarlı bir şekilde başarıyı ve huzuru bir türlü yakalayamayışının da müsebbibi sizsiniz...!!!

Çekin ellerinizi artık bu şehrin ve Trabzonspor'un üzerinden !!! Gölgenizi hissetmekten dahi gına geldi...!

Bu takım şampiyon olsa dahi bu cenahın eleştirisi asla bitmez.

Çünkü olumsuzluktan, kargaşadan, istikrarsızlıktan, griftlikten ve cendereden beslenir; siz ve sizin gibiler...NOKTA .

Şampiyon olsak; şampiyonlar ligi kupamız yok derler bunlar...!!!

Derleerrrr...

Derleerrrr...

Denizde kum; bunlarda bahane...

Şehrin ve kulübün; iliğine, kemiğine kadar işlemiş pesimizmden nemalananlar...

Artık tarih olmak üzeresiniz...

Siz bu şehrin makus talihi olamazsınız...

Artık her plâtformda başarıların geleceği aşikâr...

Bununla yaşamaya şimdiden alışsanız iyi olur...

Ya da pardon...

Zaten buna mecbursunuz...!!!

Selâm ve muhabbetle sevgiler & saygıla