Sovyetler Birliği'nin dağılması ve akabinde kurulan bağımsız devletler; Rusya Federasyonu'nun, Putin gibi 1 lider çıkarmasına dek, Abd ve Batı'nın tesirinde idi.

Hattâ ilk Rusya başkanı Boris Yeltsin'in; batının ve Abd'nin uşağı olarak nitelendirildiğini biliyoruz.

Putin'le beraber ivme alan ve güç kazanan Rusya; eski Sovyetler'i birleştirme politikasını gütmeye başladı haliyle.

Devletler birleşmeyecek ve fakat ülkelerin kontrolü Rusya'nın elinde olacaktı. Proje tamamen bu idi.

İsminin Bağımsız Devletler Topluluğu olmasına aldanmayın! Hepsi ve tamamı an itibariyle Rusya siyasetine bağlı ve ayrıca Batı Emperyalizmi de; bölgede söz sahibi olmak için yoğun 1 mesai harcamakta.

Türki Cumhuriyetler yıllardır tek elden ve dikta rejimi ile yönetiliyor. Lâkin bu coğrafyada demokratik 1 yönetim tarzı ile yol alınması çok zor. Zira bünyesinde birçok etnik kökeni barındırıyor. (Tataristan, Çeçenistan, Abhazya, Kafkasya, İnguşya ve Başkurdistan gibi)

Ayrıca Rus halkı halâ bu ülkelerde varlığını sürdürmekte. Dolayısıyla aralarında ki resmi yazışma dilleri halâ Rusça. Bunun kolay kolay değişeceği de pek öngörülmüyor.

VARAN 1: Putin ilk olarak; dağılmış federasyonu toparladı. Azınlıkları da kendine bağlı liderlerden oluşturdu. Kendi iç sorunlarını çözünce haliyle sıra da diğer ülkelere geldi.

İlk olarak Ukrayna'da ki Rus nüfusu varlığından hareketle; Ukrayna ticaretinin şah damarı Kırım'ı ilhak etti. Daha sonra ise Ukrayna endüstri merkezi olan Donetsk şehrinin kontrolünü ele aldı.

Artık sıra diğer ülkelere gelecekti haliyle!

VARAN 2:Belarus ve Polonya arasında yaşanan mülteci krizi ve sınırda yaşanan hareketlilik de bu sürecin dinamiklerinden 1 diğeri idi.

Putin'in kardeşim dediği Belarus lideri Lukaşenko; Putin'in bu ideasına yardım eden baş figürlerden sadece biri.

VARAN 3: Ve Türki Cumhuriyet'lerin startı da Kazakistan ile verildi.

Kazakistan'da ki; biri Rus güdümünde olan ve diğeri de Batı'ya ve Abd'ye uşaklık eden çift başlı yönetiminin neticesinde, durum buralara kadar geldi.

Putin'e yakınlığı ile bilinen Nazarbayev'in yetkilerini sınırlandırmaya çalışan Batı yanlısı Togayev yönetiminin çatışması; 1 iç isyanın eşiğine getirmiş oldu bölgeyi.

Burada ki esas konu ve mevzu ise şu...

Dünya haritasını ve coğrafyasını yeniden şekillendirecek 1 göç ve iklim siyaseti; bunun 1 sonucu olarak Abd'yi terk edip Çin'e konuşlanan Yahudi sermayesi ile bu yeni dünya düzeni ile söz sahipliği artacak olan Türki Cumhuriyet'lerde şimdiden söz sahibi olmak ise tek amaç.

Zira bu bölgelerde ki yeraltı zenginliklerini; ileride dünyanın beyni olacak tarım ve hayvancılık ile endüstri hareketliliğini önceden beri bilen Rusya ve Çin ile Abd ve Batı'nın kıyasıya 1 mücadelesi ile karşı karşıyayız...

 Esas sorulması gereken soru ise şu???

Türkiye bunun neresinde olmalı ve olacak???

Özlemini ve hayalini kurduğumuz Türk Devletleri Birliği'nin sağlanması adına; an itibariyle de bütün ilişkilerimizin daha aktif olduğu Rusya'nın şemsiyesi altında 1 süre ilerlemek ve daha sonra ise bu bölgede ki muktedirayatını ispatlayan 1 Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin; bütün Türk Devletleri'ni tek çatı altında toplaması ise en büyük ihtiyacımız ve olmazsa olmazımızdır...!!!

Selâm ve muhabbetle sevgiler & saygılar