Tüm dünyayı kasıp kavuran korona virüs yüzde 85 mutantla etkisini sürdürüyor.

Kırıp geçirmeye devam ediyor.

Türkiye Avrupa’da birinci, dünyada ise Brezilya’dan sonra ikinci sırada yer alıyor.

Mavi, sarı, turuncu şehirlerimiz kalmadı, 81 vilayet kırmızıya dönüştü.

Yüzümüz kızardı desek daha doğru olur.

Günlük vaka sayısı 60 bine dayanırken Trabzon’da da 550’nin üzerine çıktı.

Düşünebiliyor musunuz bu kadar hızlı ve öldürücü bir şekilde yayılan korona virüs her gün 250’nin üzerinde insanımızı aramızdan alıyor.

Kolay değil elinizi dokunduğunuz her şeyden, karşınızda konuştuğunuz her insandan bulaşma riski yüzde 100 seviyelerine ulaştı.

Türkiye ve Trabzon haliyle diğer tüm şehirlerimiz 3. Pik noktasını yaşıyor.

Kimilerine göre vaka artışlarının devam edeceği yönünde.

Bugün yarın son iki haftanın genel durumunu göreceğiz.

Ama şunu söylemek gerekir ki vaka sayısı her geçen gün artıyor

Hem de katlanarak

83 milyonluk Türkiye’nin yarısı testten geçti.

42 milyonun üzerinde test yapıldı, vaka sayısı 4 milyona dayanırken vefat edenlerin sayısı da 34 bine ulaştı.

Trabzon’da günlük vaka sayısı 600 ler seviyesine çıkarken, bölge illerinin tamamı da çok riskli iller arasında bulunuyor.

Kızardık,

Hem şehirlerimiz hem de yüzümüz kızardı.

Bir taraftan aşılama çalışmaları sürerken diğer taraftan da virüsün yayılmasını önlemek için sağlık çalışanları gerçekten büyük bir özveri gösteriyor.

Onların verdiği çaba inanın insanın gözlerini yaşartıyor, nefes alamıyorlar, durmak nedir bilmiyorlar.

Onca uyarılara rağmen maalesef ne onları anlayabildik ne de gerekeni yapabildik.

Verdikleri bunca emeğe yazık ettik.

Türkiye’de tek mavi il Şırnak kalırken ki muhtemelen önümüzdeki günlerde bu şehrimiz de kızaracak.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın bunca yalvarışına, yakarışına, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bunca uyarısına ve tedbirlerine rağmen Türkiye’deki tablo ürkütücü boyuta ulaşıyorsa vatandaşın işin ciddiyetini kavrayamadığı sonucu çıkar.

Allah aşkına daha ne olması lazım.

Gerçekten korkutucu ve ürkütücü boyuta ulaştık

Ve her geçen gün bu dalga daha da yayılıyor.

Artık yanımızdakinden korkar olduk,

Artık ev içinde aile efradı bile birbirine şüphe, korku ve endişe ile bakıyor olduk.

Birimizin karnı ağırsa korona mı oldum,

Boğazı ağırsa kovid mi oldum

Nerede bir ağrı, sızı hissedersek korona mı oldum paranoyaklığı yaşıyoruz.

Toplumun psikolojisi bozuldu.

Biz kendi kendimize bozduk.

Bu işi vatandaşın insafına bırakmaya gelmiyor.

Maske, mesafe, temizlik kuralıyla da olmuyor.

Dolmuşa maskeli de binsek, markete maskeli ile de girsek olmuyor.

Devlet koruyucu ve katı kurallar getirmeli, derhal uygulamalı.

Daha radikal kararlar alınmalı.

Bakın devletin uyguladığı koruyucu ve zorunlu ve dayatıcı tedbirler döneminde vaka sayılarında dibe indik.

Demek ki bu iş zorla olacak.

Çözüm ne ise

Yol yordam ne ise

Sokağa çıkma yasağı ise o

Gerekli cezai tedbirlerin artırılması ve uygulanmasıyla olacaksa o

Belli ki bu iş bugüne kadar alınan tedbirlerle olmadı olmayacak da.

Bu iş uyarmayla da cezayla da olmuyor.

Salgın krizini en iyi yöneten ülkeler ne yaptıysa onu yapmalıyız.

Hangi ülkeler

İsrail, Almanya ve Güney Kore

Ne yaptılar

Önce test, sonra koruyucu tedbirler ve aşı

Türkiye henüz nüfusunun yarısına test yaptırabildi ve aşıda da gelinen nokta ortada.

Daha hızlı ve seri olmalıyız.

Ama her ne olursa olsun öncelikli iş biz vatandaşlara düşüyor.

Sağlıkla kalın.