Trabzon’un geçmişine damga vurup hafızalarda ve gönüllerde yer eden değerlerden birisidir ,‘Topal hakim’ lakaplı merhum hakim Kamil Ergüney Bey..

Suça meyilli olmayıp, istemeden de olsa  yaptığı bir yanlıştan dolayı karşısına getirilenler için  kanunun sanıktan yana tüm maddelerini kullanır, özellikle de bakkaldan  şeker, çikolata  çaldıkları gerekçesiyle karşısına getirilen çocukları hem içeride başına gelecekleri önlemek, hem de sabıka kaydıyla geleceğini karatmamak için hapse atmak yerine  bağırıp, çağırıp  azarlayarak, hatta  kürsünün  önüne çağırıp tokatlayarak ‘Defol , bir daha seni gözüm görmesin’ diye korkutup salondan dışarı atardı..

***

Rahmetli Avukat Şener Aşan Abimizden dinlemiştim.

Bir gün Melahat isimli bir kadının davasını görüyor. Suçlu olduğundan emin ama kadın şahitlerden, davacıya ,mübaşirden, hakimlere kadar herkesi suçluyor, bir tek kendisi pir-ü pak..

Sonunda dayanamayıp şöyle demiş rahmetli;

Anlat kızım Melahat.

Zaten bende bütün kabahat!

**

Hakem Ali Şansalan’ın belki de kariyerinin en iyi performansını gösterdiği maçta Trabzonspor Fenerbahçe’yi 3-1 mağlup edince koparılan fırtınayı görünce yukarıdaki hikaye geldi aklımıza.

Haklısınız!

Bu maçı kazanmakla kalmayıp bir de liderliği ele geçirdiği için bütün suç Trabzonspor’da! ..

Üstelik hala namağluplar..

Her ne kadar kırmızı kart ve penaltı gibi iki kritik kararda hakem yüzde bin  haklı olsa da..

Trabzonspor yüzde 70 oranıyla rakibine top göstermese de..

Hamsik gibi büyük bir kozu oynamasa da..

Nwakaeme ile Peres gibi asları sakatlanıp çıkmışsa da.

Berat’ın ayağına çarptığı için gol olan pozisyon dışında Fenerbahçe Trabzon’un kalesine bile yaklaşmasa da..

Ve de Mesut’un yer aldığı ilk 11’la sahaya çıkmakla aslında maça 10 kişi başlamış olsalar da, bu maçı Fenerbahçe kazanmalıydı!

Daha maçlar başlamadan  şampiyon ilan edilenlerin boyasını döktüğü için Trabzonspor çok ayıp etti çook!..

Hem alışmışlar, Fenerbahçe savunmasını 3’e 1 yakalayan Giresunspor tam golü atmak üzereyken maçı bitiren hakemlere..

Rakibinin teması olmadan üç takla atıp penaltı almalara..

Son saniyede yan hakemin asistiyle gol bulmalara…

İşini az düzgün yapan birine rastladılar mı böyle oluyor demek..

Sizlere tavsiyem  bırakın balayındaki çiftlerin bile  bu kadar sıkı sarılmadığı pozisyondaki kırmızı kart gerektiren  penaltıyı tartışmayı da  Alanyaspor maçı için de yeni mazeretler aramaya başlayın..

Çünkü çok  ihtiyacınız olabilir!…

‘Bu nasıl operasyon?’

Kendilerini bulundukları yerlere  getirenlere minnet borcu olanlar ve bunu ödemek için fırsat kollayanların yanında işini doğru dürüst yapan isimler de vardır yazılı ve görsel medyada..

Bunlardan birisi de Mehmet Demirkol’dur..

‘Fenerbahçe’ye operasyon çekildi’ diyenlere bakınız nasıl cevap vermiş Demirkol;

‘VAR olmasaydı, Ali Şansalan gözünün önünde olan bariz penaltıyı verecek miydi?

Vermemek için elinden geleni yaptı, korner gösterdi zaten.

Peki, bu nasıl operasyon?

Adalet mi dediniz?

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’un firmalarından birinin  sponsor olduğu TRT’deki programda şöyle  demiş Rıdvan Dilmen: “Ali Şansalan, Kim Min Jae’ye kart vermeye giderken öyle bir depar attı ki Usain Bolt’u geçerdi o an, uçarak gitti.

Fenerbahçe yönetimine önerim, bu kadar sessiz kalmasınlar. Adaletli devam etsin süreç”

Rıdvan Bey kart kısmında değil ama adalet konusunda çok haklı!

Zaten ,UEFA, CAS ve İsviçre Federal Mahkemesi de adalet istemişti 3 Temmuz sürecinde!..

Malumun ilanı!

Siyasetçiler için de futbol zorunlu bir ilgi alanıdır.

Çünkü özellikle büyük kulüplerin milyonlarca taraftarı da oy kullanır.

Bu yüzden ayırımsız hepsi sinekten yağ çıkarmanın peşindedir.

Bunlardan birisi demiş ki, ‘Fenerbahçe sahipsiz değildir”

Doğru demiş!..

TFF’sinden, MHK’sına, hakeminden, ceza kurullarına..

Yazılı ve görsel medyasından bürokratına kadar pek çok kesimin yıllardır nasıl sahip çıktıklarını iyi biliyoruz..

Beyefendi haklı!

Gerçekten beyin

Bakasetas’ın golle sonuçlanan frikik atışından önce Nwakaeme  kaleci Altay’ın önüne gittiğinde ‘Ne yapıyor bu ya’ dedim, oradan uzaklaşınca da rahatladım!.

Ancak maçtan sonra sosyal medyada bu fotoğrafı görünce ‘ Bu adam denildiği gerçek gerçekten beyin diye düşündüm.

Çünkü, Nwakaeme oraya gidince kaleci Altay ofsaytı bozacak diye direğin dibindeki Gustavo’yu kalenin içinden uzaklaştırdı.

 Ve top oradan girdi FB kalesine..

Nwakaeme bu hareketi yapmasıydı, Gustavo’da çok rahat uzaklaştıracaktı o topu..

Scout Bakasetas olsun!

Kendi çocuklarıyla şampiyonluklara ambargo koyup müzesini kupalarla doldurduğu dönemlerde Trabzonspor’un en büyük özelliği, tekmeye kafa uzatan futbolcuların yürekli ve isyankar futboluydu. Zaman zaman azalan  hatta kaybolan bu özelliği özlemle andığımız zamanlar da çoktur.

Bakasetas ile Siopis’in  benzer özellikteki  futbollarını gördükçe aklımdan geçen şu: Trabzonspor yabancı  transferinde ağırlığı Yunan futbolculara vermeli.

Çağır  ‘ Çok ortak özelliğimiz var, Trabzon’da kendimi evimde gibi hissediyorum’ diyen Bakasetas’ı sor;  Trabzon’u Trabzonspor’u artık biliyorsun, hem şehrin hem takımın yapısını iyi öğrendin.  Bize uygun, sizin gibi yürekten oynayacak futbolcular var mı?

Scouta filan gerek yok.

Önerdiği isimlere gözün kapalı attır imzayı..

Ne şanslı nesilmişiz..

Bizim de okuduğumuz dönemde Trabzon Lisesi’nin şu öğretmen kadrosuna bakar mısınız?.

İsimlerini unuttuklarımdan özür dileyerek yazıyorum; Psikoloji, sosyoloji, mantık hocası Fahri Bey,(Topal Fahri), Cebir, matematikçi Ford Osman, Kazım Beyler, edebiyatçı Sebahat Hanım.

Her biri ayrı bir efsane..

Ne şanslı nesilmişiz.

İddia ediyorum; onların ellerinde Trabzon Lisesi’nden mezun olan en vasat öğrenci  bile ,bu günün iki üniversite bitirmişine fark atar!..