Türklerin ata yurdu, ilk yerleşim yeridir Çinlilerin “Xinjiang”(Şincan) diye adlandırdıkları Doğu Türkistan. Topraklarının genişliği bakımından Kazakistan’dan sonra Orta Asya’nın ikinci, dünyanın ise en büyük on dokuzuncu ülkesidir bu kadim coğrafya. Burası dünyanın en geniş topraklarına sahip olan Kızıl Çin'in altıda birine karşılık gelmektedir. Uçsuz bucaksız çölleri ve vahalarıyla, yüksek tepe ve ormanlık alanlarıyla bambaşka güzellikleri barındırmaktadır içinde. Tanrı Dağları, Altay Dağları, Pamir Dağları, Taklamakan Çölü, Turfan Çukurluğu ile Tarım ve Cungarya Nehirlerini sınırları içinde bulunduran Doğu Türkistan; Rusya, Moğolistan, Kazakistan, Kırgızistan, Pakistan, Afganistan, Tacikistan, Tibet, Hindistan ve Çin'le komşu olan kadim bir Türk yurdudur.
           
Eski bir yerleşim yeri olan Doğu Türkistan, tarih boyunca nice büyük medeniyetlere beşiklik etmiştir. Tarihî İpek Yolu'nun önemli bir kısmının bu topraklardan geçtiği, mürekkep yalamış herkesin malumudur. İslâmiyet’ten önce Şaman, Hint ve Batı Yunan medeniyetleri çok etkiliydi bu bölgede. Uygur Türkleri 10. yüzyıldan sonra Müslüman olmaya başlayınca İslâm medeniyetiyle de tanışma şerefine nail olmuştur. "Uluğ Türkistan"(Büyük Türkistan) olarak da adlandırılan bu önemli coğrafyanın batı kısmı 19. yüzyılın ikinci yarısında Ruslar tarafından işgal edilince, doğuda kalan kısmına “Doğu Türkistan” adı verilmiştir.
           
Mazlum bir coğrafya olan Doğu Türkistan, yer altı ve yer üstü zenginlikleri bakımından çok önemli bir bölgedir. Bu topraklar petrol, doğalgaz, kömür, altın ve uranyum gibi doğal kaynaklar bakımından da çok zengindir. Çin, petrol ihtiyacının dörtte birini bu bölgeden karşılamaktadır. Doğu Türkistan’ın doğalgaz rezervi 1 trilyon 400 milyar metreküp seviyesindedir. Bu miktar Çin’in 30 yıllık doğalgaz ihtiyacını karşılayamaya yetmektedir.   Öte yandan Çin'in kömür rezervinin yüzde 40'ı yine Doğu Türkistan topraklarında bulunmaktadır. Bu topraklarda 118 farklı maden çıkarılmaktadır. Buradaki maden ocaklarının sayısı beş binin üzerindedir. Özet olarak söylemek gerekirse devasa bir ülke olan Çin'in enerji ihtiyacının üçte biri bu bölgeden sağlanmaktadır. Bu yer altı zenginliği tarih boyunca, başta Çin olmak üzere, birçok ülkenin iştahını kabartmıştır. Bu baskılar ve zulümler bu yüzdendir.
           
Doğu Türkistan'ın  tabiî zenginlikleri emperyalistleri bir mıknatıs gibi bu bereketli topraklara çekmiştir. Bu mazlum coğrafya tarih boyunca nice işgallere ve istilâlara uğramıştır.  Bu işkence ve zorbalıklar ne yazık ki günümüzde de devam etmektedir. Bugün Türkistan’ın doğu kısmı Çin’in, batı kısmı ise Rusya’nın zulmü altında inim inim inlemektedir. 
           
Doğu Türkistan deyip de geçmemek lâzım. Burası Türk-İslâm kültürünün temel dinamiklerinden olan din, dil, kültür, edebiyat ve sanat için mümbit bir toprak olmuştur. Kaşgarlı Mahmud, Yusuf Has Hacib, Hoca Ahmet Yesevi gibi büyük şahsiyetler bu topraklarda yetişmiş; Dîvânu Lügâti't-Türk, Kutadgu Bilig ve Divan-ı Hikmet gibi eserler bu lâtif ve munis iklimde yeşermiştir. İlk yazılı hukuk, ilk yazılı edebiyat ve ilk basılı kitap bu coğrafyada hayat bulmuştur. Yine ilk yer altı su kanalları bu bölgede inşa edilmiştir.