Bugün yazıma bir hikaye ile başlamak istiyorum. Bazen bir şeyleri ifade etmenin en etkili yoludur hikayeler, kıssalar..

Bir Amerikalı ile Bir Japon iki dost Afrika’da safariye katılırlar. Bir süre sonra etrafı gezmenin dayanılmaz cazibesine kapılır ve kaybolurlar. Başıboş bir sağa, bir sola dolaşırken birden karşılarına tüm heybetiyle aç bir aslan çıkar. Japon hemen yere çömelip çantasından spor ayakkabılarını çıkarmaya koyulur. Amerikalı arkadaşı ise “Hey dostum o spor ayakkabılarla aslandan hızlı koşabileceğini mi düşünüyorsun? Eğer öyle ise sen bir aptalsın” der alaycı bir tavırla.

Japon arkadaşı bir yandan ayakkabılarını bağlarken bir yandan da olanca sakinliği ile cevap verir Amerikalı dostuna “Aslandan hızlı olmam gerekmez dostum senden hızlı olmam yeterli”

Şimdi dönelim futbola;

Fenerbahçe’nin Başakşehir karşısında düştüğü aciz durum(0-2), Galatasaray’ın uzun yıllardır görmediğimiz ağır bir skorla Kayserispor’a mağlup olması (3-0) ve Beşiktaş’ın 3-0 gibi net bir skorla öndeyken skoru tutamaması (3-3) bana makalemin başına eklediğim motivasyon artırıcı hikayeyi hatırlattı. Öyle ya; muhtemel rakiplerimizin hepsinin takıldığı bir haftada bol gollü bir galibiyet kovalamaktan daha önemli 3 puanı cebe koymak.

Bu sebeple maçtan önce Abdullah hocanın riskli bir oyundan ziyade kontrollü ve savunma tedbirlerini elden bırakmayan, kazanma odaklı bir sistemle sahaya yayılacağını öngörmüştüm. Hele ki Türk futbolunda av ile avcının birbirine karıştığı, büyük takım ile küçük takım ayrımının ortadan kalktığı böyle bir sezonda rehavet ve disiplinsizliğin cezası hemen kesiliyor..

Peki sahada ne vardı, şimdi birazda ona bakalım;

Maç Trabzonspor adına golle başladı diyebiliriz. Tam şampiyonluk şarkıları söylüyorduk ki, kader yine ağlarını ördü ve “size rahat maç izlemek yok” dedi sanki. Takımın tecrübeli ayaklarından Vitor Hugo rakibe yaptığı sert faul sonrası kırmızı kartla oyun dışında kaldı. Eksik Fırtına rakibine sadece 20 dakika dayanabildi ve 20’nci dakika dolmadan skora denge geldi (1-1)

Golden sonra oyun ev sahibi Konyaspor'un mutlak hakimiyetinde oynandı. Öylesine mahkum bir oyun oynandı ki; Trabzonspor'un cılız birkaç atağı dışında Konyaspor dağları taşları kaçırdı desek abartmış olmayız.

İkinci yarıya bu sefer Konya golle başladı. Abdullah hocanın Berat'ı stoper oynatma ısrarı, Berat'ın rakibe indirdiği top ile meyvesini verdi ve takip adına skorborda yansıdı (2-1).

Golden sonra Abdullah hoca, birer ikişer oyuna dokunmaya başladı. Djaniny ve Gervinho hamleleri sonrası oyunda denge kuruldu ve 76’ncı dakikada skora denge geldi.

Golden sonra Gervinho'nun kaleciye teslim ettiği top ve Uğurcan'ın büyük oyunu maçtan akılda kalanlar olarak notlarım arasında yerini aldı. Ayrıca oyuncuların mağlubiyete verdiği direnç ile uzun süre akıllarda kalacak bir maç.

Sonuç olarak bu maç bize her zaman her şeyi planlayamayacağımızı spor ayakkabı ile de olsa kaderden kaçamayacağımızı gösterdi.

Teşekkürler çocuklar...