Trabzonspor Başkanı Ertuğrul Doğan, TS Black Card kampanyasını “umut köprüsü” olarak tanımlamış...
Romantik, duygusal, yer yer de tribünlere hoş gelecek bir dil olsa da futbol sadece duygularla değil, matematikle, planla, vizyonla yönetilir.
“Bir kart alan da, yüz kart alan da birdir” demek gönül bağı açısından anlamlı olabilir. Mesele, tam da burada başlıyor. “Bunlar yapılmasın” demiyoruz, sümme haşa; hatta PR’ını destekliyoruz. Ama “çare” diye sunulmasına karşıyız.
Trabzonspor’un mali tablosu ortada. Belli ki kasada nefes alacak nakit yok. Bu tabloda kart kampanyası, yangına su taşıyan karınca misali iyi niyetli ama yangını söndürecek kapasitede değil. 10 bin kart hedefi… Rakam net. Peki bunun Trabzonspor bütçesindeki karşılığı ne?
Kaç günlük maaş? Kaç oyuncu alacağı? Hangi borcun faizine yetiyor? Bu soruların cevabı yok. Taraftarın yüreğiyle değil, aklıyla da ikna olması gerekiyor. Bugünün sorunlarını sadece gönül bağışlarıyla çözmeye kalkmak, yarının krizlerini daha da büyütür.
Unutmayalım, Trabzonspor’un geleceğini belirleyecek olan sadece taraftarın cebinden çıkan değil, kulüp yönetiminin masaya koyduğu somut finansal plan, şeffaf bütçe ve sürdürülebilir gelir modelleridir.
“Hep birlikte başaracağız” demek güzel; ama önce “nasıl” sorusunun cevabı verilmeden bu köprü nereye çıkar, kimse bilemez. Belki de artık Trabzonspor Black Card gibi kampanyaları tanıtırken “umut” kelimesinin yanına “hesap” kelimesini eklemenin zamanı gelmiştir. Zaten bu kampanyalar kulübü kurtarmak değil, günü kurtarmak için yapılır. Bir tür pansuman; kanama devam ederken yara bandı yapıştırmak gibi.
Black Card hatıra olarak güzel bir kart olur, cüzdanda taşınır; ama kimse kendini kandırmasın: Bu kart Trabzonspor’un değil, sadece üretenlerin vicdanını biraz rahatlatır.
O kadar!