bu aşamada sonuç oyundan önemli
 
Abdullah Avcı yönetiminde Erzurumspor ile sahasında, Ankaragücü ile de deplasmanda karşılaşan Trabzonspor bu maçları 1-0'lık skorlarla kazanarak topladığı 6 puanla yukarıya doğru bir hamle yaptı.

Bu sonuçlar karşısında 'Çok iyi oldu en azından diplerden kurtulduk' diyen de var..
'Kazandık ama futbol olarak bir şey yapmadık' şeklinde düşünenler de..
Futbol gibi eleştirinin normal olduğu, herkesin de iyi kötü bu işten anladığı Trabzon'da her iki yorum da bir anlamda doğrudur ancak bir de işin gerçekleri vardır...
Ve o gerçeklerin başında da bir takımın istenilen kıvama gelmesi için belli bir süreye ihtiyaç olduğudur..
Bu sürenin 6 aydan az olmaması gerektiğini söyleyenler de vardır ancak kabul edilen süre en az iki ay yani 6 ile 8 maçtır..
Ve bu aşamada saha sonuçları çok önemlidir.
Çünkü iyi sonuçlar yetkililere gelecek için düşündüklerini yapmak için zaman kazandırır.
Türk futbolunda, hele de Trabzonspor'da yaşanan şudur ki, siz bir sene sonra süper bir takım yaratacak olsanız bile eğer 3-5 maç kaybederseniz bunu gerçekleştirecek zamanı bulamazsınız..
Yani, önce top o üç direk arasından geçecek..
Yoksa o üç direk arasından geçmeyen top sizi hayallerinizden vaz geçirir!..
Çok iyi ve pahalı oyuncular alarak şampiyonluğa oynayacak neredeyse iki takım kuran, hemen herkes tarafından daha maçlar başlamadan 'Şampiyon' ilan edilen ancak Konyaspor ve Beşiktaş'a ard arda sahasında mağlup olan Fenerbahçe'nin Teknik Direktörü Erol Bulut yakın zamanda alınacak bir yenilgiden sonra Sarı-Lacivertlilerde görevine devam edebilir mi?
Sanmam..
 
ORTA SAHA-DEFANS UYUMU
 
Bu açıdan bakınca Trabzonspor'un Erzurumspor ve Ankaragücü maçları Abdullah Hoca'ya uzun vadeli planlarını gerçekleştirecek zamanın bir kısmını vermiştir.
 
Kaldı ki bence iki maç arasında iyiye yönelik işaretler de mevcuttur.
Türkiye'nin en iyi kalecisine sahip olmasına karşın en çok gol yiyen takımlarından biri olan Trabzonspor, Ankaragücü'ne gol pozisyonu bile vermemiştir.
 
Bunda elbette Edgar Lee, Hugo stoperlerinin rolü büyüktür ancak işin asıl püf noktası orta saha ile defans arasında sağlanan uyumdur..
 
Rakibe göre doğru pozisyon alma, birbirine yakın oynayarak boş alan bırakmama, sadece topa bakmayıp alan kontrolü de yaparak oynamak baskı altında oynasanız da maçı gol yemeden tamamlamanıza yardım eder..
 
Ayrıca geçtiğimiz dönemlerde stoperle, santrafor arasındaki neredeyse 70 metreye varan açık önemli ölçüde kapatılmış, bu da hem Bordo-Mavililerin sağlıklı paslaşmasına hem de rakibin istediği gibi at oynatmasına ve de topu alan her oyuncunun direkt savunmayla karşı karşıya gelmesine engel olmuştur.
Bu durumda mecburen uzun pasa dönen rakibin attığı toplar da başta Hugo ve Edgar olmak üzere savunma tarafından tehlike doğurmadan bertaraf edilmiştir.
 
Burada benim görebildiğim en büyük zaaf, çok pas yapacağız diye gereksiz yere yapılan geri paslardır. Öne oynansa atak geliştirecek pozisyonlar sırf bu yüzden başlamadan defansta ya da kaleci Uğurcan'da son bulmuştur..
 
Tamam, geri pas da oyunun bir gerçeğidir ancak ileri oynama imkanı varken yapılan geri pasları sağ elimizde sol kulağımızı tutmaktan öte geliştiğinde rakip için tehlikeli olacak atakları rakipten önce bizim önlememiz demektir..
 
ŞİMDİ SORUN FORVETTE
 
Şu da bir gerçektir ki orta saha ile defans arasında sağlanan bu uyum, orta saha ile forvet arasında da olmalıdır ancak şu an için bundan söz etmek mümkün değildir.
 
Aslında şu an için Trabzonspor'da forvetten söz etmek de mümkün değildir..
 
Nwakaeme'nin savunmaya yapığı yardım dışında beklenen futbolunu sergileyemediği, Afobe ile Semedo'nun gol atacak forvet görüntüsünden uzak oluşları, baskı altındayken driplingle top götürecek, takımı hızlı atağa kaldıracak, hem defansı rahatlatacak, hem de gol için bastıran rakibin arkada bıraktığı boşlukları değerlendirecek oyuncular diye alınan Diabate ile Plaza'dan da şu anda bir eser yok..
Plaza hepten gözden çıkarılmış gibi de umalım yüklü bir bonservis parası ve 3 yıllık mukavele ile alınan  Diabate yakın zamanda beklenen kimliğini kazanır..
 
Eminin Abdullah Hoca maç esnasında 'Ah bir Visca olsaydı’ diye geçiriyordur içinden..
Ayrıca orta sahada da kesici özelliği olan, mücadeleci, ısıran, ancak topla da iş yapabilen bir önlibero ihtiyacı aşikar..
 
Geçen haftada yazmıştık, örneğin Başakşehir'den Mahmut, en azından eski futbolcumuz Okay gibi..
Özetlersek, gidişat iyiye doğru sinyaller vermektedir ve de 4-5 maça çıkarılacak galibiyet serisi köprülerin altın daha çok suların akacağı bu ligde Trabzonspor için de pastadan pay kapma şansı doğurabilir..
Ve de yazımızın bu bölümünü efsanemiz Ali Kemal Denizci'nin bir sözüyle tamamlayalım.
“Trabzonspor sahadaysa umut her zaman vardır...
 
PİYANGO KİME VURACAK?
 
Yaşanmış gerçektir ki, hoca değişiklikleri bazı futbolcuların da talihini değiştirir yıldızını parlatır..
O zamana kadar pek dikkate alınmayan sürpriz bir ya da birkaç isim bir anda takımın değişmezi olur..
Örnek çok, hepsini saymam mümkün değil de, Trabzonspor'dan bahsedeceksek, Ahmet Suat Özyazıcı ile Hüsnü, Özkan Sümer'le Küçük Şenol, santrafor Tuncay, Sadi Tekelioğlu ile Yusuf, Uğurcan hatta Abdülkadir Ömür..
 
Bu açıdan özellikle genç futbolcular Abdullah Avcı'nın istediklerine iyi kulak versinler..
Çünkü sistem hocaları isimleri değil, o sistemine en iyi uyanları tercih ederler..
Bu fırsatı kaçırmamak lazım..
 
Tüm bildiklerinizi unutun, yeni hocanızın sizlerden istediklerine odaklanın..
 
HAMİDEN SONRA
 

Baker'ın Ankaragücü filelerine gönderdiği Hamivari füze gösterdi ki bu oyuncu frikik konusunda yetenekli.  Bu da Trabzonspor'a duran topları iyi değerlendirmek konusunda büyük bir avantaj sağlar. Bu yüzden eğer Baker sahadaysa bu tür atışlar için topun başına başka oyuncu gitmemeli..
Bunun darılacak, alınacak, gücenecek bir tarafı da yoktur..
Sonuçta kim atarsa atsın üç puan Trabzonspor'un hanesine yazıyor..
 
BUNLARA SOPA ŞART!
 

Sadece kasım ayında toplam 280 kişinin hayatını kaybettiği, bir haftada 7 bin vakanın tespit edildiği Trabzon'da hala işin ciddiyetini anlamayan halk düşmanı iki ayaklı Covit 19'lar kurallara uymamakta ısrar ederken, bakınız pandemi üssü olan Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Süleyman Türedi neler söylüyor: ‘Bu insanları gördükçe hakkımızı hiçbirine helal etmiyorum. Servisler ve yoğun bakımlar dolu, ne umuyorsunuz mucize mi? Öyle bir yeteneğimiz yok, sadece insanız. Ayıptır, günahtır. Sağlıkçıya acımadığınızı biliyoruz da bari kendinize acıyın.”
La, daha ne desin..
Ayıptır, günahtır ve de yazıktır ya..
Ne istiyorsunuz yani?
Hindistandaki gibi sopa mı!..
 
DAYAN HOCAM SENİNLEYİZ
 

Trabzonspor'da da görev yapan ve renkli kişiliğiyle bütün futbolseverlerin çok sevdiği Yılmaz Vural Hocamız da Korona illetiyle boğuşuyor. 
Ne zaman arasak hiç naz etmeden sorularımızı yanıtlayan, hal hatır soran hocamıza geçmiş olsun dileklerimizi ve dualarımızı sunuyoruz.
Dayan Hocam.
Sen ne badireler atlattın.
Seninleyiz..
 
O HER ZAMAN 1 NUMARAYDI
 
Son yüzyılın Pele ile birlikte Dünya'nın en iyi futbolcusu olarak kabul edilen Arjantinli efsane yıldız Diego Maradona'nın erken denecek yaşta vefatı tüm futbolseverleri derinden üzdü. Fırtınalı bir hayata pek çok şey sığdıran Maradona, kokain kullandığı için Japonya’nın kendisine vize vermemesi üzerine Hiroşima’ya atılan atom bombasına gönderme yaparak şunları söylemişti: “Evet, kokain kullandım ama hiç değilse Amerikalılar gibi binlerce masum insanı öldürmedim.”
Not: Maradona'nın resim altı: Erkekseniz tek tek gelin!
 
BAHANE YOK!
 
Kaynar su patatesi yumuşatırken yumurtayı sertleştirir; asıl mesele içinde bulunduğun şartlar değil, senin ne olduğundur! (Network Okulu)
 
GAZOCAĞI DEĞİL İDMANOCAĞI
 
7 Şubat 1965'te Hüseyin Avni Aker Stadyumu tarihi günlerinden birini yaşıyordu. Çünkü Türkiye Kupası maçında İdmanocağı, Beşiktaş ile karşı karşıya geliyordu. O zamanki şartlarda seyirci ve hasılat rekorlarının kırıldığı mücadelenin 90 dakikası 0-0 sonuçlanınca uzatmaya gidilmişti. Çok başarılı bir futbol sergileyen İdmanocağı karşısında bir kaza golüne gitmek istemeyen Beşiktaş uzatmada daha çok savunmada kalmış ve karşılaşma 0-0 sonuçlanmıştı.
 
Bu sonuç üzerine turu geçecek takımı belirlemek amacıyla İstanbul'da oynanan rövanş maçına Beşiktaş 'Bunları rahat yeneriz' mantığıyla çıkmış, taraftarı da 'Acaba kaç gol atarız?' hesabını yapıyordu. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Yine başarılı bir futbol sergileyen İdmanocağı son dakikalarda solaçık Yaşar'ın attığı golle rövanşı 1-0 kazanıyor ve ünlü rakibini kupada saf dışı bırakıyordu. Beşiktaş tarihi bir şok yaşarken tüm Türkiye hayretler içinde kalıyor, Trabzon'da ise adeta bayram yaşanıyordu..
Bir gün sonra Halit Kıvanç, Namık Sevik gibi usta yazarlar İdmanocağı’nı ve futbolcularını göklere çıkaran yazılar yazdılar. 'Gazocağı değil İdmanocağı', 'Hamsi koydum tavaya, yok, yok takım koydum sahaya' ifadeleriyle Sarı-Kırmızılılara methiyeler dizdiler..
 
Ve İdmanocağı'nın pek çok futbolcusu ünlü takımlardan transfer teklifleri aldılar ancak hiçbirisi bunlara kulak asmadı.
 
Fotoğrafta sol başta Suat Abi'nin yanında görülen kişi, Trabzon'un meşhur pastacısı İsmail Sis'tir. İsmail Abi böyle büyük maçlardan önce yaklaşık yarım metre çapında iki simit yapar birini İdmanocağı'na diğerini rakip takıma verirdi. İdmanocağı’nın kadrosu: Ahmet Suat, Nevzat Özgür, Çolak İbrahim, Leyla Faruk (Poyraz), Göreleli Osman, Piç Özkan,(Kerimoğlu) Turan Yurdakul oturanlar: Kara Necati (Funda), Sobacı Orhan, Haydar Hoca ve Aydın.