Bir yanda corona, diğer yanda Trabzonspor..
Biri her gün birkaç sevdiğimizi alıyor, diğeri can yakmaya devam ediyor..
En son eşiyle birlikte Hüseyin Usta büyüğümüzü ve Şerafettin Aydın kardeşimizi çekip aldı aramızdan..
Yaşanacak ne çok şeyleri varken..
La vicdansız, senin de, seni Dünya'nın başına bela edenleri de Allah kahretsin..
Ne neşemiz kaldı, ne heves..
Ağız tadıyla şöyle tatlı bir sohbet bile edemiyoruz..
Boş bulunup biraz yaklaşsak, aklımıza geliyor geri çekiliyoruz..
Karşımızdaki biraz yaklaşsa biz geri geri kaçıyoruz..
Malum ya, sosyal mesafe..
Aslında bu 'Sosyal mesafe’ tabiri de yanlış ya..
Ne yani, 'İşçi patron, amir, memur' mu bu?
Doğrusu fiziki mesafe olmalı bence..
Neyse, geçtik burayı..
Diğeri daha da büyük sıkıntı..
En güzel muhabbetlerimiz ne üzerine olurdu..
Futbol ve tabi ki Trabzonspor..
Şimdi ondan da kaçar olduk..
Çünkü bir açtık mı ağzımızı, ilaçsız geçmiyor baş ağrısı..
Soruyorlar yolda:
- Abi ne olacak bu Trabzonspor?
Konuşmayacağım diyorum, dayanamıyorum..
Başlıyorum anlatmaya, anlattıkça canım sıkılıyor, boş ver ya, gördüğün gibi işte deyip, uzaklaşıyorum..
Uzaklaşıyorum ama konu kapanmıyor ki..
Bu sefer ben kafamda kurcalıyorum:
Sahi ne olacak bu Trabzonspor'un hali..?
Daha doğrusu bizim halimiz..

Geçen sezon onca transfer yapmışız, tek işe yarayan Sörloth çıktı.
Bu sene de bir tek Hugo..
Edgar Lee'yi saymıyorum o zaten bizim futbolcumuzdu, kiralık gitmişti..
Niye böyle oluyor, nasıl oluyor anlayabilmiş değilim..
4,5 milyon Euro maliyetle alınan Diabate'ye bakıyorum,..
Hollanda'da oynayan, hem de iyi oynayan Bilal'e bakıyorum..
Aklım almıyor..
Gençlik var, fizik var, hava var, para var, halı gibi çim saha, misket gibi top, patik gibi ayakkabı var..
Dahası, sırtında Trabzonspor forması var..
Adam şöyle bir 10-15 metre top sürmez mi?
Sürüp de kale önüne doğru kesmez mi?
Vallahi de billahi de, ne sürüyor, ne de kesiyorlar..
Üstelik günümüz futbolunda bekler mekler de cümbür cemaat hücuma çıktığı için top sana geldiğinde karşında yaylanın çimeni gibi bir boşluk, var..
Hiçbir şey yapmayıp da vurup gitsen mesele kalmayacak..
Ama neredeee!..
Önce yanında, arkasında 'bizden kimse var mı?' diye bakıyorlar, üç topun ikisini rakibe birini bizimkine atıyorlar...
Ya da taa santradan kaleci Uğurcan'ı arıyorlar.
Niye?
Pas verecek ya..
- Hadi ya..
He valla..
Ha bir de gol atsın diye alınan Semedo ile Afobe var..
Geçen sezon fazla maç oynamamışlar da, henüz kendilerine gelememişler..
Zaten Afobe de öyle diyor..
'Siz beni asıl Mayıs’ta değerlendirin'
Maçlar bittikten sonra yani..
-Niye ki?
Kiralık ya, gitmiş olacak, kim ne derse desin hiç birini duymayacak!
Konuştukça canım sıkılmasa Plaza ve Flavio’dan da bahsedeceğim ama, hepten tansiyonum çıkacak.....
Tamam abi valla son, bir şey daha soracağım..
Ne?
--Bunlar kaç aydan beri antrenman yapmıyor mu?
Yapıyor..
- Coronanın bile karantinası on gün sürerken bunların karantinası ne zaman bitecek?
+ 65'likler dahi iki üç defa halı sahada oynayınca kendisine gelip takır takır şov yapıyor da, bunların zoru nedir?
Haklısın, inanmayan halı saha yasağı kalkınca gitsin +70'lik Burhan Çetinkaya abimizi seyretsin...
Bu arada bir de geçen sezon oynadığı futbolla Türkiye'yi ayağa kaldıran, şimdilerde ise kendi ayağını bile kaldıramayan Nwakaeme var..
-O ne yapıyor?
Kimse bilmiyor ki, ben bileyim!..
'Ailemi özledim, moralim bu yüzden bozuk’ dedi, uçak tutup yolladılar, hasret giderdi.
Lakin bizim futbol hasretini hala bitiremedi..

Bu arada Erzurum, Sivas, Kayseri maçlarından sonra yazdıklarımızın aynısını sadece rakiplerin isimlerini değiştirerek her maçtan sonra tekrarlasak kimse 'Ben bu yazıyı daha önce okumuştum' demez..
Çünkü Trabzonspor hep aynı..
Defansta iyi direniyor, orta saha defansa olabildiğince yardım ediyor, rakip değil gol atmak pozisyona bile girmekte zorlanıyor.
Girdiklerinde de sağolsun Uğurcan gole izin vermiyor..
Başka?
Başkası yok, hepsi o..
Ha bir de şu var..
Yana, geriye, yana geriye olmadı kaleciye pas...
Kazanmak için gol atmak gerekmese olur çok has..
Ama olmuyor.

Çünkü topu ayağında daha çok tutan değil, üç direk arasından daha fazla geçiren kazanıyor.
-Öyle diyorsun ama top yüzde 60 bizde kaldı..
Kaldı da sen o topla ne yaptın?
O zaman al topu eve götür, yüzde yüz sende kalsın...
SIKINTI MALZEMEDE..
Bu tablonun en masumu bence Abdullah Avcı..
Baktı ki topu rakibe verirsek duman olacağız, en azından şöyle ya da böyle bizde kalsın da adamlar istediğini yapamasın..
Öyle ya, imansız peynir verdiğimiz fırıncıdan çıtır çıtır, kıtır kıtır kıymalı yapmasını bekleyemeyiz..
O da bekliyor haliyle..
Neyi?
Öncelikle ara transferi..
“En azından bir golcü, bir ön libero, iyi de bir kanat alabilirsek sezonu üst sıralara yakın tamamlarız” diye..
Sol bek yok mu?
Bu Marlon şu sıralar fena oynamıyor bence, idare eder..

Lakin bir de işin gerçeği var..
Elindeki 'İşime yaramaz' dediğini nereden para bulup da verip yollayacaksın?
Yenisini nereden borçlanıp da alacaksın?
Hadi bir şekilde bunları hallettin diyelim, hesap-kitap iyice şaşmaz mı?
Zaten boğazına kadar gelmiş borçlar, bu sefer boyunu da aşmaz mı?
Çok zoru görürse sorumlular kendisini dışarı atmaz mı?
Bu durumda Trabzonspor hepten batmaz mı?
HİZMETTE KUSUR YOK!..
Yani dostlar of ki ne of..
Bir yanda Corona..
Diğer yanda Trabzonspor
İkisi de bırakmıyor ki girelim şöyle neşeli bir horona.
Peki biz ne yapacağız ya?
Fener böyle her hafta önüne gelene yenilse...
Benim gibi yaparsınız..

Sabah akşam Malatya'dan 3 gol yedikleri maçın özetini izleyip durursunuz..
‘Bizden de beteri varmış’ deyip teselli bulursunuz!
O da kar etmezse, 'Türk futboluna yaptığı hizmetler' için onur ödülüne layık görülen Emre'nin plaketini veren Şenol Güneş'le birlikte çekilmiş fotoğrafa bakarsın!..
Bakıp da acı, acı gülersin..
Böyle başa, böyle tarak...
CELİL BAŞKAN HAKSIZ MI?
Bu sezon tek maçlık eleme usulüne göre oynanan Ziraat Türkiye Kupası maçlarında büyük takımlar seri başı oluyor, alt liglerdeki rakipleriyle kendi sahalarında karşılaşıyorlar. Uçak olmadığı için Malatya'ya 12 saatlik otobüs yolculuğundan sonra varan Hekimoğlu Trabzon'un Başkanı Celil Hekimoğlu'da haklı olarak sitem etti bu duruma..

Ve şöyle dedi: Yıllık bütçesi 2 milyon TL olan takımları bütçeleri 200 milyon TL olan takımların ayağına yolluyorsunuz.
Vicdanınız rahatsa, mesele yok!..
Aslında mesele çok da..
Derdini kime anlatacaksın?
Bütün mesele vicdan yokluğu, cüzdan çokluğu değil mi zaten..