Hani bir söz vardır, “Bir ocağım fındık, ama bir gafulum bile yok.”
Evet, fındık tarlam yok belki, ama yıllardır fındık üreticisinin hakkını savunuyoruz.
Savunmak da boynumuzun borcudur.
Çünkü mesele sadece fındık değil.
Mesele alın teriyle hayatta kalmaya çalışan Karadenizli üreticinin emeği, sabrı ve geleceğidir.
Fındık Karadeniz’in gözbebeğidir.
Yüzbinlerce ailenin tek geçim kaynağıdır.
Fındığın ne zaman toplanacağına biz karar veriyoruz, ama gelin görün ki kaç paraya satılacağına başkaları, fındık baronları.
Bugün dünya fındık üretiminin yüzde 75’ini hâlâ biz yapıyoruz.
Ama ne fayda…
Fındığın borsası Almanya Hamburg’da kurulu.
Parayı kazananlar İtalyan, Alman, Amerikalı tüccarlar.
Biz tarlada ter dökerken, onlar Avrupa’daki ofislerinden “Şu yıl rekolte fazla, fiyatlar düşsün” diyerek masada kârlarını büyütüyorlar.
Peki, bu tablo nasıl oluştu?
Rekolte manipülasyonlarıyla!
Bu yıl üreticiler “Rekolte 400-450 bin ton civarında” diyor.
Ama yabancı sermayeciler çıkıp “600 bin ton fındık var” deyiveriyor.
Niye?
Çünkü rekolte yüksek gösterilirse fiyat düşer.
Fiyat düşerse üretici zarar eder ama onlar daha fazla stok yapar.
İşte size oyunun adı;
Algıyla fiyatı çökert, mala ucuza kon
Ve ne yazık ki bu senaryo her yıl sahneleniyor.
Ve sahneye bir aktör daha ekleniyor maalesef TMO.
Toprak Mahsulleri Ofisi, bu yıl fındığın kilo fiyatını 195-200 TL aralığında açıkladı.
Hangi hesapla, hangi kritere göre?
Kime danışıldı?
Üretici ne diyor?
280-300 lira fiyat bekliyor.
TMO 200 dediği anda tüccar pazarda 180 liraya almaya başlıyor.
Zaten üreticinin de eli mahkûm.
Borç var, kredi var, gider var. Mecburen satıyor.
Oysa TMO hiç fiyat açıklamasa üretici daha avantajlı olacak.
Bırakın piyasa kendi dengesini bulsun.
Üretici ürününü kime, neye göre satacağını bilir.
Ama TMO fiyat açıklayıp düşükten girince, piyasaya da yön veriyor.
Ve o yön ne yazık ki hep tüccardan, yabancı sermayeden yana oluyor.
Açık konuşalım;
Fındık Türkiye’nin stratejik ürünüdür.
Sadece tarım ürünü değil, dış ticaret enstrümanıdır.
Bir ülkenin elinde böyle bir koz varken, bu kadar savunmasız bırakılması anlaşılır gibi değil.
İtalya’daki bir çikolata markasının ihtiyacı kadar fındığı biz sağlıyoruz.
Ama fındığın değerini o marka belirliyor.
Yani biz ekiyoruz, biz topluyoruz, biz yoruluyoruz.
Onlar fiyat belirliyor, onlar kazanıyor.
Buna artık bir dur demek lazım.
Devlet, üreticisinin yanında durmalı.
TMO, üretici için var olmalı.
Üretici, fiyat konusunda ezilmemeli, ezdirilmemeli, sermayenin kucağına atılmamalı,
Ve en önemlisi Türkiye, kendi ürününün kaderini başkasının eline bırakmamalı.
Bugün fındığın borsası Hamburg’daysa, yarın çayınki Londra’da kurulur unutmayın.
Ondan sonra bu ülkede çiftçilik, üretim, tarım diye bir şey kalmaz, kalmadı zaten ya
Çünkü üreticiye değer verilmeyen yerde üretim de ayakta kalamaz.
Karadenizli üretici artık şunu bilmek istiyor,
Benim alın terim, bir yabancının sermaye oyununa mı kurban edilecek?
Yoksa devletim arkamda duracak mı?
Karar verin.
Ya bu oyunu bozacağız, ya da kendi fındığımızda bile başkalarının sözüne bakacağız.
Unutmayın, fındık sadece bir ürün değildir.
Bir bölgenin kaderidir.
Ve o kaderi elin gavuruna teslim etmek, en hafif tabiriyle ihanettir.