Günden güne artan su krizi ve kuraklık artık dünyanın en önemli gündemlerinden biri haline geldi. Sadece bu durumdan bile yola çıkarsak, Türkiye’de önümüzdeki yıllarda en değerli yerlerin suyun bol olduğu, serin ve yeşil bölgeler olacağı açık. Yani Karadeniz.
Bu yaz bunu açıkça gözlemledik. Ülkenin dört bir yanında bayıltan sıcaklardan bunalanlar, soluğu Karadeniz’de; özellikle doğal klimalı yaylalarımızda aldı. Karadeniz’de yerli ve yabancı yaz boyu artan bir turizm potansiyelinden bahsedebilmek artık mümkün. Özellikle bu durumun daha çok turizmi dört mevsime ve on iki aya yayabilme fırsatı oluşturabileceğini düşünüyorum.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da Trabzon’da turizmin geleceğini konuşmak üzere master planı toplantıları yapıldı. Trabzon Büyükşehir Belediyesinin öncülüğünde başlatılan 2025-2050 Turizm Master Planı çalışmaları, kentin geleceği açısından son derece önemli bir adım. Master Planı çalışmalarına ilçe belediye başkanları, DOKA Genel Sekreteri, İl turizm müdürü ve Hacı Bayram Veli Üniversitesi Turizm Fakültesi Dekanı toplantıya katıldılar.
Öyle görünüyor ki bu kentin turizmden başka çıkış yakalayacağı bir alanı gözükmüyor. Ne tarım ve hayvancılık ne sanayi ne de spor. Bu şehir için gerçek ve sürdürülebilir kalkınma turizmdedir. Zaten ilk başta yazdığım gibi şartlar da bizi oraya doğru yönlendiriyor.
Peki, turizmi on iki aya nasıl yayacağız? Gelen turisti şehirde nasıl ağırlayıp tutacağız? Turizme sadece Trabzon özelinde mi, yoksa bölgesel bir bütünlük içinde mi bakacağız? Bu turizmin çeşitliliğini nasıl artıracağız? Kısacası “Turizm kenti” ya da “Turizm bölgesi” nasıl olacağız? Bu gibi soruların cevaplarını öncelikle bulmamız gerek.
O yüzden bu master planlarının konuşulacağı bu toplantıları sıkça ve geniş katılımla yapmamız gerektiğinin kanaatindeyim. Eksiklerimiz ve yapılması gerekenler çok. Turizmle ilgili her platformdan her ilçeden her sivil toplum örgütlerinden odalardan hatta şehrimizin doğa yürüyüşü yapan spor kulüplerinden her birinin bu toplantılarda olduğu geniş katılımlı toplantılar yapılması gerek.
Amaç ve hedefler doğrultusunda, turizm paydaşlarının içerisinde olduğu, yerel halkın temsilinin sağlandığı, otelcilerin, rehberlerin, esnafların ve akademisyenlerin de olduğu bu toplantılar çözüm odaklı olmalıdır. Konaklamadan, tanıtıma, doğa ve kültür rotalarının belirlenmesinden, ulaşım ve altyapıya kadar somut öneri ve çözümlerin konuşulduğu toplantılar olmalıdır.
Her yıl yapılan bu toplantıların sonuç bildirgesi, takip ve uygulaması da basına ve halka açık şekilde özellikle sosyal medyada şehrin tanıtımı öne çıkarılarak yapılmalıdır. Hatta belirli gün ve saatlerde hashtag (Başlık etiketi) çalışması bile yapılabilir. Bu şehrin önde gelenleri, sosyal medya fenomenleri, gezginleri, fotoğrafçıları, sanatçıları, Trabzonspor futbolcuları ve daha aklıma gelmeyen uluslararası birçok etkileşim yapacak aktörler kullanılmalıdır. Trabzon’u dünya çapında bir marka haline getirmek istiyorsak, tanıtımın gücünü küçümsememeliyiz.
“Çok geniş düşünüyorsun, bütün bunları kim yapacak?” derseniz sadece şu da yapılabilir: Uzungöl ve Zigana’ya kayak ve kış turizmini destekleyecek teleferik sitemleri ve altyapı yatırımları yaparsanız o da olur ama önce inanmak gerekir. Hedef, vizyon ve azim olmadan hiçbir plan başarıya ulaşmaz. Bu işi başarmaktan başka çaremiz yok. Ben inanıyorum ki başaracağız. Siz de inanın. Sağlıcakla kalın.