Geçen hafta yazarların kongre haftasıydı. “Anadolu Basın-Yayın Birliği Trabzon Şubesi”nin 5. Genel Kurulu, “Trabzon Yazarlar Derneği”nin  5. Genel Kurulu ile birlikte Trabzon’da bu güne kadar okur-yazar bağlamında teşkilatlanmış en geniş kapsamlı dernek olan “Karadeniz Yazarlar Birliği Derneği” 3 Temmuz 2021 tarihinde C. tesi saat 13. 00 de kendi dernek lökalinde On üçüncü Olağan Genel Kurulu’nu gerçekleştirdi.

Haydar Çoruhlu başkanlığında ve Mehmet Salih Atadinç, Hayati Ayçiçek’ten oluşan Divan Kurulu öncülüğünde şehitlerimiz için yapılan saygı duruşu sonrasında İstiklal Marşı okundu. Eski başkan Sabahattin Saruhan faaliyet raporunu okudu. Ses düzenin olmaması nedeniyle söylenenlerin anlaşılmasında zorluk olsa da zaten formalite olarak okunduğu ortada idi. Aktif 101 üyesi olan dernek seçminde benim sayısal tespitime göre kurulun başlama saatinde salonda 30 kadar üye var idi. Divan Kuruluna tek liste sunuldu.  

Karadeniz Yazarlar Derneği, zamanın akışına göre kendini yeniliyerek güçlenmesi gerekirken adeta varlığını uzun yıllar kısır tartışmalarla sürdürdü. Gelinen son noktada suni teneffüsle yaşatılmaya çalışılan derneğin son olağan genel kurulunu izleme fırsatı bulduk. Orhan Veli’nin meşhur “İstanbulu Dinliyorum Gözlerim Kapalı” şiiri misali başkan Sebahittin Saruhan’ın sunduğu faaliyet raporunu dinledim.

Trabzon’un her köşesinde edebi ve kültürel faaliyetler gösterilmiş, derneğin elde ettiği faaliyetsel ivme Trabzon’u hatta Kafkasya’yı aşıp, Çinseddi’ne dayanmış. Bir an atalarımızın Çinseddi’ne dayandığı o muhteşem günler aklıma geldi. Trabzon’daki kültürel faaliyetleri elimden geldiğince takip etmeye çalışan  birisi olarak kongreyi izledim. Derneğin yeni ve güzel bir mekana kavuşturulmasından mutlu oldum. Kuruluş günlerinden, 2002 yılındaki o muhteşem heyecandan eser yoktu. Nadide bir bayram şenliği umarken, kendimi bir defin merasiminde hissettim. Heyecan yok, katılımcılar bir an önce toplantı sona ersin modunda idi. Görünen yeni katılanların heyecanı, eski yöneticilerin  işi prosüdüre uydurma gayretleriydi.

Eski seçimlerin heyecan ve koşturmaları, kulisleri ve genel kuruldaki ateşli konuşmalarından bir iz yoktu. Attila İLHAN’ın  “Elde Var Hüzün” dediği gibi elde sadece bir hüzün vardı. İyi niyetli bir kaç arkadaşın gayretleri sonunda suni tenefüsle yaşatılmaya çalışılan hasta dileriz eski sağlığına kavuşur. Ezcümle öldürülmüş bir bedende hayat emaresi yaratma gayreti görünümü vardı. Belki bunda tek liste ile seçime gidilmesinin de büyük etkisi olmalı.    

Dilek ve temenniler bölümünde ilk söz alan M. Yazıcı, “derneğin bir tarihçesinin hazırlanmasının gerekli olduğunu” belirtti. Nevzat Yılmaz söz alarak, “kendisinin bu konuda çalışmalar yaptığını ve üyelerin derneğe gelerek buradaki nefese nefes katmaları gerektiği”ni söyledi. Kenan Kuru ise, “dernek üyelerinin yazar ve gazetecilerden meydana geldiğini bu nedenle ‘gazeteci’ veya ‘yazar’ formatını tırnak içerisine almak gerektiğini” belirtti. Kamuran Tuna, “Trabzon’da birkaç yazarlar derneğinin bulunmasının bir dağınıklık yarattığını, söz konusu derneklerin bir çatı altında toplanması gerektiğinin bir zorunluluk olduğu”na değindi. Derneğin güçlü olmasını isteyen bu arkadaşlar acaba neden kendi dernekleri dışında başka yazar derneği kurdu ya da derneklere üye oldular?