Ulaştırma ve Altyapı Bakanımız Abdulkadir Uraloğlu müjdeyi vermiş. Ankara- Kırıkkale- Çorum- Samsun hızlı demir yolu projesi ile İç Anadolu’yu Karadeniz’e bağlıyoruz demiş. (Basın)
Bu haberden de öğreniyoruz ki, AKP iktidarı bir yeni hattı hizmete açıyor ve Karadeniz’i İç Anadolu’ya bağlıyor!
Hemen Ankara- Samsun hattının ne zaman yapıldığını Google teyzeye bir sorayım, ben mi yanlış biliyorum dedim. Yıllardır Samsun’dan geçerim. Eskiden kent içi geçişte bile tren rayları vardı. Saatlerce beklediğimizi hatırlarım. Wikipedia’ya yönlendirdi. Açtım okudum.
21 Eylül 1924’de temeli atılan Ankara-Samsun arasında. Tren hattının seferleri 1 Ekim 1926’da başlamış!
Gülmeyin, aynen böyle. Açın bakın sizde göreceksiniz.
Aradan geçmiş 100 sene, bizimkiler İç Anadolu’yu Karadeniz’e bağlıyorlar.
Yersen…
Ey siyaset, sen nelere kadirsin arkadaş.
ADALET BAKANINA SORULACAK SORULAR…
Sayın Bakan Yılmaz Tunç geçen hafta Trabzon ve civarında idi. Bir çok yerde açılış yaptı.
Devamlı “Türkiye bir hukuk devletidir” sözünü yeminle hepimize ezberleten bir şahsı muhterem. Kendi bakanlığı döneminde AYM kararlarını uygulamayan yerel mahkemeler var, kendini protesto eden bir deste çocuk şimdi tutuklu. Ama Türkiye bir hukuk devleti. Hakkında onca belgeye rağmen Melih Gökçek’e tek bir soruşturma açamıyorsunuz, Türkiye bir hukuk devleti…

Ayrıca Adalet Bakanı’nın görevi kent kent gezerek adliye binası inşaatı ile ilgilenmek değildir. Yargının fiziksel altyapısı elbette önemlidir, davaların hızlı ve sağlıklı yürümesi elbette uygun koşullarla olur. Ama “adalet” sadece binalarla değil, hukukun üstünlüğünün sağlaması ve yatandaşın hakkını gecikmeden alabilmesi ile ölçülüdür.
Koltuğunda oturduğunuz bakanlığın esas görevi; hukukun işlerliğini arttırmak, yargıya erişimi kolaylaştırmak ve mahkemelerin tarafsız, etkin çalışmasını sağlamak olmalıdır. Adalet, binalarla değil hukukun üstünlüğünün somut ve güvenilir şekilde işletilmesi ile sağlanır. Bakanın görevi ve önceliği her vatandaş için erişilebilir ve güvenilir bir hukuk sistemi olmalıdır.
Derim ben Galaylı Gazan olarak…
EKMEKTEN ÖNCE TRABZONSPOR
Dünya da sanırım başka bir kent yoktur, halkı sabah akşam futbolla yatan kalkan…
Hafta sonu bir haber vardı gazetemizde “Trabzonspor’a topçu alırım” başlığında. Trabzon Çarşıbaşı ilçesinde bir muhtar arkadaş şöyle diyor: “Param olursa ekmek almam, Trabzonspor’a topçu alırım…”

Trabzonspor’un mağlup olduğu bir maç sonrasındaki sabah bakkalda ekmek yığınlarını görmüştüm, sordum bakkala. “Yenildik ya, millet ekmek bile almıyor” demişti İsmail.
Yemin ediyorum sokağa çıkın, ilk on kişiye “Trabzon’un en büyük sorunu nedir?” diye sorun on kişiden dokuzu size “2010-2011 sezonunda çalınan kupamızdır” der.
Yemekten, ekmekten ötedir Trabzonspor sevgisi vatandaşlarımın.
Ben başka kentte yaşayamam arkadaş, seviyorum halkımı…
NİYE “AĞIR” DEĞİL DE “HAFİF” RAYLI?
Kelimelerle oynadığım falan düşünülmesin ama ben bu hafif raylı’ya kafayı taktım.
Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanımız Ahmet Metin Genç “hafif raylı” için ihale aşamasına geldi, demiş.
Yıllardır söyleye söyleye bizi de alıştırdılar, mesela niye metro yapımını öngörmediler veya tramvay? Elbette maliyetinden kaçtılar. Fukara metrosu, hafif raylı ile oyalanın dediler.

Yıllar önce Samsun-Sarp bölünmüş yolu proje aşamasında idi. Biz Trabzon Çevre Meclisi olarak teklif etmiştik, bölünmüş yolun içinde mutlaka “tren yolu” da düşünülsün. Projeye koyun, dedik. Samsun’dan başlayan ve tüm Karadeniz kentlerini kapsayan proje tanıtım toplantılarına katılan biri olarak diyorum ki, o proje bile ihaleden sonra ortaya çıkan bir sistemler yumağı idi. Mesut Yılmaz’ın malikhanesinde yol müteahhitlerine dağıtılan Samsun- Sarp bölünmüş yolunun içine demiryolu sokmadılar. Çünkü, çabuk çabuk yapıp parayı götüreceklerdi. 2002’de göreve gelen AKP hükümeti bile seçim öncesi “yola değil yolsuzluğa karşıyız” diyordu ama göreve gelince aynı yol müteahhitlerinin bitirmesine olanak sağladı sesini çıkarmadan. O gün bizim dediğimiz bölünmüş yolun bir yanına demiryolu’nu da ekleyin çabaları meyve verse idi şimdi biz “hafif” değil “ağır” düşünüyorduk.
Neyse bu da bir kazanç diyelim, bekleyip göreceğiz “hafif” hafif…
VAKFIKEBİR EKMEĞİ…
27 Avrupa ülkesinde üretim yapılsın diye Vakfıkebir Belediye Başkanı ile Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı (DOKA) arasında anlaşma yapılmış.
Türkiye’nin her tarafında üretilmesi demek ki kesmiyor bizim hemşerileri, bekle Avrupa geliyoruz. Abi yok böyle bir şey, bu yaz Trabzon’dan çıkıp İç Anadolu, Trakya ve Ege oradanda Akdeniz’e indim. Her durak yaptığımız yerde “Vakfıkebir Ekmeği”…

Sorsan ilçe nüfusu 27 bin ama tabelaları takip et milyonlara erişirsin.
Şimdi kamyon tekerleği kadar büyük ekşi mayalı ekmeğimiz 27 AB ülkesine rota çevirmiş.
Sonu Akçaabat köftesi gibi olmasında…
HAKKI EN ÇOK YENEN KULÜP TRABZONSPOR
Son günlerde futbolun futbol olmaktan çıktığı günleri yaşıyoruz.
Futbol katlediliyor ama bir cenahta Trabzonspor’un niye gerekli tepkiyi yapmamasından şikayetçi. Halbuki bilmiyorlar ki; Türkiye liglerinin hakkı yenen gelmiş geçmiş bir tek kulübü vardır o da Trabzonspor’dur. Hemde açık ara…

2005 yılınca Cem Papila aracılığı ile çalınan şampiyonluğumuzda tüm kulüpler sessiz kalmıştı. 30 bin kişi yürümüştü federasyona karşı. 2011’de ise hiçbir kulüp haklı davamızda yanımızda olmadı. Hırsız, hırsızlığı ile elde ettiği kupayı müzesine koydu.
Geldik bugünlere, bizden kimse destek falan beklemesin arkadaş. Bizi bağlayan hiçbir şey yok. Dar bir kadro ile ilk üçü zorlarız belki bu sene ama keyifle seyrediyoruz birbirinizi yemenizi. Çayımızda yanımızda…
TEK DİK DURAN KENT: ORDU…
Samsun-Sarp arasındaki 500 kilometrelik bölünmüş yol ilk kez 24 Aralık 1993’de Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın tarafından TBMM’de gündeme getirilmiş 20 Nisan 1997’d e de Başbakan Mesut Yılmaz’ın, konutunda 7 ayrı bölge 7 ayrı yol müteahhitinin himayesinde, dönemin Bayındırlık Bakanı Yaşar Topçu’ya talimatı ile başlatılmıştı.
İhaleleri alan müteahhitlerden öğrenmiştik ki, yolun projesi falan yok! Bölüm bölüm yol paylaştırılmış ama ihaleyi alan firmaya “sen işe başlarken çizdirirsin” demişler. O dönem iyi hatırlıyorum dava açıyoruz, mahkeme projeyi istiyor. Bir sonraki celse “proje yok” diye erteleniyordu. İhaleyi alan firma kafasına göre iş yapıyordu. Dolgu en büyük kazançtı onlara göre ve hükümete göre. Doldur doldur yer kazan. Ne doğayı takıyorlar ne insanları. O dönem bunların hepsini yaşadık gördük. Bizi yönetenlerin ne uğruna ne taklalar attığının canlı birer tanığıyız. Karadeniz sahil bandında her ilçeden, her kentten geçen bu dolgu projesine tek direnen Ordu olmuştu.

Vali’yi bile başlarına alıp yürüyüş yaptılar, deniz dolgusuna hayır dediler. Mecburen firma proje değiştirdi ve Karadeniz’de tek direnen kent Ordu’nun içinden geçen yolu revize ederek Samsun-Sarp yolunu bağlamıştı. Tek gram dolgu yapılmadı o süreçte Ordu’da.
Yıl oldu 2025, Trabzon halkı hala deniz dolguları ile avunduruluyor.
Öldürülen deniz canlıları değil sanırım karadaki balık hafızalılar…
EN UYGUNSUZ 10 SORU…

ABD’de yapılan bir araştırmada insanların cevap vermek istemedikleri en uygunsuz 10 soru bulunmuş. Buyrun bakın sıralamaya;
1- Mesleğiniz nedir?
2- Hangi dine mensupsunuz?
3- Evlimisiniz?
4- Nerelisiniz?
5- Kime oy vereceksin?
6- Nerede okudunuz?
7- Nerede yaşıyorsunuz?
8- X kişi ile nasıl tanıştınız?
9- Y’yi nereden ve ne kadar aldınız?
10- İşinle ilgili ne düşünüyorsun?
Türkiye’de yapsalar aynısı çıkar, yeminle…