Sezonun ilk maçında yorumlar yazılırken (ben de dahil) Ersun hoca için inşallah bu kez başladığı gibi iyi bitirir temennisinde bulunduk. Genel olarak bu cümlede anlatılmak istenen hocanın çalıştığı takımların sezona iyi başladığı ancak sonucu aynı şekilde getiremediği kanaatidir. Bu defa bu gelenek ilk iki haftada oynanan futbol ile üçüncü haftasında beş yıl önce amatör kümede olan lige yeni çıkmış kuruluşunu bile henüz tamamlamamış bir takım karşısında darma duman oldu.
        
Futbolun karakterinde bu tip yenilgiler hep olmuştur yine de olmaya devam edecektir. Ben işin Göztepe’ye yenilmiş olan boyutunda değilim. Beni hayali sükuta uğratan ilk alındığında alınabilecek en iyi hoca deyip 5 ay arkasında durduğum zati muhteremin maç sonu sığındığı mazeretti. Neymiş efendim bazı transfer dedikoduları yüzünden o mevkide oynayan futbolcular etkilenerek konsantre olamıyorlarmış. Beğensek de beğenmesek de ülke milli takımını dâhil birçok üst seviye takımı çalıştırmış, deneyim sahibi olduğuna inanılan birinin maç sonu sığındığı gerekçe bu ise bu takıma vereceği hiçbir şeyi kalmamış demektir. Rakibe geniş alanlar bıraktık geniş alanlarda oynadık değerlendirmelerini hesaba da katarsak gelinen durumun gelecek için hiç de umut vermediğini görmek kehanet sayılmamalıdır.
        
Adama sormazlar mı sen sahada bu takımın başında niye varsın? Görevin yorumculuk mu yoksa gördüğün o yanlışları gidermek mi? Kaldı ki bahsettiği eksiklerle birlikte, müdafaa yanlışları takımın başına geldiğinden beri var. Üçüncü transfer dönemini geride bırakmak üzereyiz aynı sorunlar artarak devam ediyor. Kulübü yönetenler başta başkan olmak üzere acemilikleri yüzünden tüm güvenlerini sana bağladıkları gerçeğini bilmeyen yok. Yaptırdığın ikinci sınıf transferlerle futbol adına bir adım ileri gidilemezken, zaten batma noktasında ki kulüp bütçesine 200 milyon dolar civarında yük getirmiş oldun.
        
Sonuç olarak geldiğin günden itibaren camianın ileriye umutla bakacak bir uygulaman maalesef yok. Zaten maç sonu yaptığın değerlendirmede takıma verecek bir şeyin kalmadığını sen de itiraf ediyorsun. Artık yapılacak şeyin kulübün sırtından kazandıklarınla yetinip dostça ayrılmaktır. Zira futbol her ne kadar bir spor eylemi olsa da bilim onun iliklerine kadar işlemiştir. Bunu ülkede en iyi bilen hocalardan birisin. Dolayısıyla iyi niyet (inşallah iyi başlayıp iyi bitirmek gibi) duyguları ile bu işin olmayacağını bizler geç de olsa gördük, sen de artık gör…!
 
ÖZEL NOT: Sevgili okurlar uygulanan transfer politikaları ile birlikte Sadi hocanın kovulması takımı ve de alt yapıya olan güveni getirdiği nokta hepinizce malumdur. Yapılacak olası yeni transferlerin de yaş ortalamasının 30 üstünde olması Trabzonspor’un nereye doğru sürüklendiğini her birinizin oturup düşünmesini istiyorum. Ben bu ekonomik çıkmazda her şeyin lehimize geliştiğini düşünerek şampiyon dahi olsak eldeki bu yaşlı futbolcuların yükünü bu kulübün nasıl kaldıracağını çok merak ediyorum.
        
Son söz sevgili okurlar; Sayın başkan bir konuşmasında Ersun Yanal ve ben bir projeyiz demiş. Hep birlikte bu ikilinin oluşturduğu proje bir yapım projesi mi? yoksa bir yıkım projesi mi olduğunu uygulamalarını dikkate alarak değerlendirmek zorundayız. Öncelik kimin projesi ve ne amaçla görevlendirildikleri mutlaka öğrenmek zorundayız. Kim bilir belki de kulübün geleceği buna bağlıdır. Ben elimden geldiğince bu konunun irdelenip kamuoyuna mal olmasına gayret edeceğim. Sizlerin de bu konuda çok duyarlı ve de hassas olmanızı diliyorum. Kapalı kapılar ardında Anadolu’da futbol devrimi yapmış bu kulübün başına bir çeşit çoraplar mı örülüyor? Bilmek hakkımız değil mi? İyi haftalar.