İlk devre başa baş oynarken final paslarında isabet ettirebilseydik gol de bulabilirdik. Altmışlarda Yusuf değişikliği normalken aynı anda Rodallega’nın oyuna alınması orta saha zafiyetini getirdi ve goller arka arkaya geldi. Hocanın ne pahasına olursa olsun maçı kazanmak istemiş olsa da rakibin kalitesini hesaba katmamış olması ciddi bir eksiklikti o da bunu pahalıya ödemiş oldu.
    
Olayın diğer boyutuna baktığımızda her mevkinin ikinci adamları dâhil kalite anlamında bizden çok üstünler, dolayısıyla kazanan da kalite oldu. Aması ise verilmeyen bir penaltı, bir kırmızı, kart bir de golümüz. Bunun üstünde çok durmuyorum zira bu hakem konularını önceden çok yazdım ve maalesef bu yönetim döneminde kendi sahamızda başımıza gelen ilk maç değil. Ekonomik olarak olduğu gibi itibar anlamında da hızla iflasa yaklaşmış durumdayız. Anadolu takımları dahil hiçbir takım kendi sahasında bu türlü zulme uğramıyor olmaması durumumuzu anlatması bakımından artık yeterli olmalıdır… 

Kaderin Cilvesi Ve Şenol’a Yapılan Kötü Tezahurat

Sevgili okurlar bir tarihler Şenol Trabzonspor’un kaptanı Rıza hoca da Beşiktaş kaptanı olarak yıllarca karşı karşıya geldiler. O dönemler genellikle kazanan taraf biz olurduk yani Şenol olurdu. Zaman onların lehine bizim aleyhimize çalışınca bugünkü tablo ortaya çıktı. Kaderin cilvesine bak ki kaptanlar hoca olarak yer değişmiş Şenol Beşiktaş’ın başında Rıza hoca da Trabzonspor’un başında sahaya çıktılar. Tabiî ki genellikle olduğu gibi yine Şenol kazandı.
    
Sevgili okurlar yenilginin dışında işin bir diğer üzücü tarafı bazı kendini bilmezlerin Şenol’un aleyhine yaptığı kötü tezahürat oldu. Yukarıda yazdığım kaderin cilvesi durumunu dikkate aldığımızda ne Şenol Beşiktaşlı ne de Rıza hoca Trabzonsporlu oldu. Bugünkü durum tamamen profesyonelliğin gerektirdiği bir durumdur. Bu gerçeklik var iken Trabzon’umuzun ve de Trabzonspor’umuzun çok önemli bu değerine haddini aşan sözlerle saldırılmasını lanetliyorum.
    
Sonuç olarak hafta içinde Başkanın daveti üzerine eski başkan ve Asbaşkanlar toplantıya katıldık. Başkanın kulübün ekonomik durumunu açıkladıktan sonra yapılan tartışmaların sonunda yönetimi sürdürmesine destek kararı çıktı. Sportif konulara transfer dışında hiç değinilmediği toplantıda çökmüş ekonomiye çözüm bulunamamış var olan yönetime destek vermekle yetinilmiştir. Yalnız Ali Kemal Başaran ve ben siyasileri ve camianın ileri gelenlerini de önümüze alıp top yek ün bir seferberliği önerdik. Bu önermemiz fifti fifti bir ilgi gördü o kadar. Sevgili okurlar durum zannedildiğinden çok daha ciddidir, bütün camia ayağa kalkmasa işimiz Allah’a kaldı demektir. O da aklını çalıştırmayıp bu kulübü bu duruma düşürenlere ve de onlara destek çıkanlara ne der o da ona kalmış..! İyi haftalar.