Hiç düşündünüz mü Güneş’in elmayı tatlandırırken, biberi niçin acılaştırdığını.
Sanmıyorum,
Allah öyle yarattı deyip geçiştirmişiz.
Neden?
Aslında kabahat Güneş’te değil, biberin karakterindendir.
Yani tıpkı insanlar gibi
Hani böyle bir tarafı ahlak abidesiyim diye bağırıp diğer tarafı karaktersizliğin kitabını yazanlar gibi.
Tam da onlar gibi işte
Eğer birinin size karşı davranışlarında olumlu bir şey yoksa karakterinde bir sorun var demektir.
Bu tür insanlardan olan münasebetiniz, ateşle olan münasebetiniz gibi olmalı.
Yani çok yaklaşmayın yanarsınız
Dedim ya Güneş elmaya farklı, bibere farklı davranmıyor,
Aslında ikisine de eşit yansıyor
Güneş ayrımcılık yapmıyor, farklı davranmıyor, herkese aynı ışığı saçıyor.
Elbette Güneş burada yalnızca bir metafor, onun ışığının herkese eşit şekilde ulaştırmaktır.
Ama sonuçlar farklıdır tabi.
Çünkü mesele, ışığın kendisinde değil, o ışığa maruz kalan şeyin özündedir.
Ancak ışığın nesnelerine ve varlıklarına etkisi farklıdır.
Dedim ya elmayı tatlandırırken, biberi daha da acılı hale getirebildiğini.
Bunun suçlusu güneş midir?
Elma mı, biber mi?
Hayır.
Çünkü her şey, kendi mayasında saklıdır.
Mayada ne varsa onu çıkarır.
İnsanların iç dünyaları, meyvelerin, sebzelerin hatta her maddenin özü gibidir.
Kimi iyiliği, sevgiyi ve merhameti kendinde büyütürken; kimisi hırsı, kini ve fesadı besler.
Bazı insanlar, iyilik ve sevginin karşısında büyüyüp olgunlaşırken, bazıları kibir, hırs ve fesatlık içinde yoğrulur.
Ve ne yazık ki öyle insanlar vardır ki, dışı ahlak kuralları ile çevreli gibi görünüyor ama her fırsatta dürüstlükten, doğruluktan dem vururlar.
Oysa biraz aralıklı baktığınızda içlerinde sahtekârlık ve ikiyüzlülük saklı olduğunu nasıl da net bir şekilde görürüz.
Sözleriyle birlikte yüceltseler de, olayların tam tersini anlatırlar.
Sözde dürüstlük ve doğruluktan bahsederler ama çoğu zaman en büyük sahtekârlığı sürdürmekten çekinmezler.
Eğer bir insan boyutuna karşı sürekli kötü niyetli, samimiyetsiz ve güvenilmez ise, burada suç sizin ona yaklaşmanızda değil, onun karakterindedir.
Güneş’in elmaya ve bibere yansıdığı gibi
Sağlam bir insan, hangi durumda olursa olsun özünü bozmadan durabilendir.
Ancak çürük bir karakter, ne kadar parlatılırsa parlatılsın değişmez.
Hani eşeğe altın semer vursalar eşek yine eşektir misali gibi.
Bu nedenle, karakterinde sıkıntı olan insanlarla ilişkileriniz, ateşle olan ilişkiniz gibi olmalıdır.
Çok yaklaşırsanız yanarsınız.
Ateşin güzelliğine, sıcaklığına kapılıp da ona dokunmaya kalkarsanız elinizde kalan sadece acı olur.
Yani içi kötülükle dolu insanlardan fazla içli dışlı olmak aynı şeydir.
Unutmayın ki insanın, ömrünün toplamından oluşur.
Yanlış insanların fazla vakit geçirmesi, zaman zaman sizin de ruhunuzu yıpratır.
Gerçek huzur, doğru insan hayatınıza katılmakla mümkündür.
Yanınızda size iyi gelen, sizi geliştiren insanlara tutunmak; boyutuna zarar veren, güvenliğinizi sarsan kişileri ise güvenli bir mesafede bırakın.
Hayat, bir insanın kimlerle yol aldığıyla şekillenir.
Doğru insanlar doğru yolları açar, yanlışlar ise sizi dipsiz bir kuyuya sürükler.
Seçimleriniz, huzurunuzu belirler.
Çünkü gerçek huzur, doğru insan seçimiyle mümkündür.