CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun ‘Adalet yürüyüşü’ adını verdiği Ankara-İstanbul yürüyüşü Türk siyasi tarihinde ilklere yazılabilecek bir durum. Günlerdir izledik ve bugün bir yorum yapmaya gayret edeceğim.
 
Kılıçdaroğlu, özgürlük mücadelesi olarak nitelediği ve hak arayışı olarak anlamlandırdığı bu eylemde meşhur Gandhi yürüyüşünü temel felsefesi olarak aldı.
 
Kendisi kimi zaman, ‘Gandhi Kemal’ olarak vasıflandırılıyordu.
 
Gandhi’nin Hindistan’daki sosyal ve siyasal haklar için ortaya koyduğu mücadele dünyanın dört tarafında hâlâ yadedilir.
 
2 Ekim ‘Dünya Şiddete Hayır Günü’ buradan doğdu.
 
Niçin böyle bir yürüyüş,
 
Hürriyet Gazetesi eski Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu25 yıla mahkûm edilip Maltepe cezaevine gönderildi.
 
MİT Tırlarının durdurulması davasında tutuklu bulunan; serbest bırakıldıktan sonra yurt dışına kaçan Can Dündar, bir açıklama yapmıştı.
 
Şunu dedi: “Bu görüntüleri bana solcu bir milletvekili verdi” araştırmalar o milletvekilinin Berberoğlu olduğunu ortaya çıkardı.
 
Enis Berberoğlu gazeteci. Ancak Berberoğlu’nun POAŞ dosyası ile ilgili ABD’ye gittiği iddiası var ki, bu da yargıyı etktilemeye yönelik ABD’den talimat alma girişimi ve dehşet bir olaydır.
 
Tartışmalar ve yürüyüş eylemi ise şöyle gelişti; Enis Berberoğlu’nun 25 yıl alması ve milletvekili olduğu ve adresi belli olduğu halde itiraz süreci beklenmeden hapse atılması, Damatlar olarak bilinen isimlerin sabit adresleri var diye tahliye edilmesi üstüne geldi.
 
Bir de, yargı şu anda Türkiye’de özellikle muhalefet çevrelerince en çok şikayet edilen kurum ve işleyişler arasında olması gösteriliyor.
 
Türkiye son 5 yıldır kaotik bir ortamdan geçiyor.
 
Son 5 yıla yazacağımız yığınla olağanüstü gelişme var.
 
15 Temmuz darbe kalkışmasının henüz 1. yılını dahi doldurmadık.
 
Peşi sıra gelen bu başdöndürücü hadiseler kutuplaşma zeminine daha fazla hizmet etti.
 
Kılıçdaroğlu’nun ‘Adalet’ yazılı dövizle yaptığı yürüyüş, AK Parti ve MHP’yi rahatsız etmiş durumda.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Yargı bir gün sizi de çağırabilir, bu yürüyüşe izin bir lütuftur’ dedi.
 
Bahçeli, Kılıçdaroğlu’nu anarşiye göz kırpmakla suçluyor ayrıca milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasına kendilerinin de oy verdiğini hatırlatıyordu.
 
Kılıçdaroğlu’nun cevabı ise şu: ‘Biz Bahçeli için de yürüyoruz’; ‘adalet bir gün Bahçeli’ye de lazım’
 
AK Partili ve MHP’liler Kılıçdaroğlu’na ayrıca bir göndermede daha da bulunuyor:
 
Partideki tartışmalarla ilgili ‘Kapı önüne koyarım’ sözlerini hatırlatıyor.
 
Disiplin ve soruşturma dosyalarını açıyor. Fikri Sağlar’ın başına gelen ortada. Süheyl Batum ve Aylin Nazlıaka’nın başına gelenler de var.
 
‘Adalet arayışı’ derken hukukun dışına çıkmamak, provokasyona meydan verecek, o ihtimalleri barındıracak bir yol açmamak gerekir.
 
Dünyanın neresinde olursa olsun hiç kimse yargının sopa malzemesi olarak kullanılmasına müsaade etmez.
 
Türkiye’nin birbirini daha çok dinlemeye, konuşmaya, farklılıkları özümsemeye ihtiyacı var.
 
Nedense son yıllarda bunu yapamıyoruz.
 
Geçmişte ara, ara siyasi buluşmalar, espriler olurdu.
 
Bu vatandaşa da yansırdı.
 
Çatık kaşlar inmeli.