Türk futbolunun vicdan terazisi bir kez daha şaştı. Ne yazarsanız yazın, ne söylerseniz söyleyin…

Artık bu ülkede futbol sahalarında adalet, sadece bir kelimeden ibaret. Anlamını yitirmiş, içi boşaltılmış, hatırlatıldığında bile tebessümle geçiştirilen bir kelime…

Kurallar, herkese aynı uygulanmıyor.

Cesaret yerine korku, liyakat yerine torpil konuşuluyor artık.

Hakemler, Fenerbahçe karşısında düdüğünü çalmaktan imtina ediyor.

Çünkü biliyorlar ki yapılacak bir hata, onların kariyerinde kara bir leke olarak kalacak. Maç verilmez, kadro dışı kalırlar…

Bu korkuyla sahaya çıkan bir hakemden ne adalet beklenir, ne de futbol!

Dün akşam Trabzonspor ile Fenerbahçe arasında oynanan karşılaşma, işte bu çarpık düzenin en net yansımalarından biriydi.

Konuşulacak bir futbol yok, çünkü oynanan şey futbol değildi.

Bu, kötü yazılmış bir senaryonun sahneye konulmuş bir tiyatrosuydu.

Sahada 22 futbolcu vardı ama oyunun ipleri onların elinde değildi.

Bir yanda Riva'daki ekranların başındaki karanlık eller, diğer yanda görevini unutmuş, sahadaki kara gömlekliler…

Trabzonspor maça iyi başladı. Alan daraltan, rakibine nefes aldırmayan, planlı bir oyun oynayan bir takım vardı sahada. Yeni transfer kaleci Onana, sanki yıllardır bu takımın formasını giyiyor gibiydi. Müthiş refleksler, kritik kurtarışlarla maça damga vurdu.

Ancak aynı şeyi on numara pozisyonunda oynayan Muçi için söylemek zor.

60 dakika sahada kalan Arnavut futbolcu, varlık gösteremedi.

Fenerbahçe’nin ilk golünde ise tecrübeli bek Mustafa Eskihellaç'ın büyük hatası vardı.

O seviye bir oyuncunun, o pozisyonda yaptığı hata kabul edilemez.

Ama her şey, o meşhur düğmeye basılana kadar sürdü.

Trabzonspor’un attığı buz gibi bir gol iptal edildi.

Yetmedi… Orta sahada yaşanan bir pozisyonda hakem, önce sarı kartı gösterdi, sonra VAR’DAN gelen “sarı-lacivert” destekle fikrini değiştirip kırmızı karta uzandı an sadece Okay Yokuşlu değil, adalet de sahadan atıldı! Soruyorum: Bu VAR hangi gözle izliyor? Hangi vicdanla karar veriyor?

Bu kadar net bir pozisyonda, bu kadar ağır bir kararı kim, neye dayanarak verebilir?

Yanıt belli Bu kararların bir rengi var.

VAR odasına 2. Lig düzeyinde bir hakem oturtursanız, sahaya da kariyerinde ilk kez böyle bir maça çıkan birini gönderirseniz olacak olan budur.

Ortaya çıkan şey futbol değil, rezil bir tiyatrodur.

Ve dün gece oynanan oyun, tam anlamıyla bir utanç vesikasıydı.

Eğer MHK Başkanı bu maçı izlediyse ve hâlâ o koltukta oturuyorsa, o makamın ağırlığını taşıyamıyor demektir. Güven bitti, sabır tükendi…

Trabzonspor’un emeği, planı, direnci; sahada sistematik biçimde yok edildi.

Hakemler değil, cellatlar yönetti bu maçı.

Adalet değil, talimat konuştu.

VAR vardı ama vicdan yoktu!

Trabzonspor yönetimi bu rezalete sessiz kalmamalıdır. Bu sadece bir kulüp meselesi değil, Türk futbolunun geleceği meselesidir.

Bugün susarsak, yarın konuşacak bir futbolumuz bile kalmayacak.

Eğer her maçın kaderi bir kulaklıktan yazılıyorsa, bu oyuna artık “lig” demek doğru olmaz. Çünkü bu artık bir lig değil…

Bu düpedüz bir SİRK!