2. Dünya Savaşı'ndan sonra oluşan 2 kutuplu Dünya ve akabinde ki soğuk savaş stratejisinin yine 2 baş aktörü olan Abd ile Rusya'nın başını çektiği savunma sanayiisinin, her anlamda globalleşen 1 olgu olarak artık bir devlet politikası haline geldiği ortak süreci yaşıyoruz...

Abd'nin Japonya'yı 2 atom bombası ile yerle bir etmesi ve Japonya'nın 100 sene geri gitmesi; eş zamanlı olarak Sovyetler'in yayılmacı politikası sonucu geldiğimiz nokta...

Artık devletler; nükleer anlamda büyük 1 yarışın içinde ve bu bütün dünya ülkelerinin entegre olmaya çalıştığı 1 gerçeklik...

Abd ve Rusya'nın devlet politikalarının 100 yıllık olması ve bu süreçte; büyüyen ve tehdit olarak gördükleri ülkeleri devre dışı bırakmak için kullandıkları stratejiler...

1 tarihi, kültürü ve de geçmişlerinin olması; atıl bırakılmak istenen bu devletlerin ortak noktası...

Şekil 1 A; Türkiye'yi Lozan'a mahkum etmek, Japonya'yı 100 sene geriye atmak, kadim tehdit olarak görülen İran, Küba, Venezuella, Kuzey Kore, Vietnam ve Rusya vb. ülkelere ambargo uygulamak, Arap ülkelerini sömürmek ve Afrika'da katliam yapmanın tek gayesi; Batı'nın hakimiyet arzusu...

Elbette ki bu süreçte; Doğu Bloğu tarafı da kendi içerisinde güç birliği ile Batı'ya meydan okudu...

Shangai Beşlisi vb. ekonomik birlikteliklerin yanında; Rusya, Çin, Kuzey Kore, İran, Küba, Venezuella, eski Yugoslavya ve Çekoslavakya ile Romanya, Vietnam, Macaristan ve diğerlerinden oluşan 1 diğer nükleer yapılanma...

Türkiye'yi Lozan ile 2023'e mahkum eden Churchill zihniyeti; doğal kaynak kullanımı, nükleer enerji, savunma sanayi ve bilişim alanları vb. konseptte ki atılımları ya sekteye uğratmak ya da kökünden budamak üzere kurgulanır...

Tayyip Erdoğan'ın 1 minute çıkışı ve sonucu olarak; İsrail, Abd, Batı ve Arap Dünyasının mesafeli tavrı, sözde düşman ama yazıda ve hizmet ettikleri yer anlamında dost olan Abd ile Rusya Bloğu, her daim kazanan olan siyonist ve emperyalist düşüncenin kukla ettiği devletler ve de toplumlar. NET...!!!

Korona üzerinden servetine servet katarak; 1 ellerinde püroları, diğer ellerinde de viskilerini yudumlarken, maske takan bütün dünyayı İnternet üzerinden izleyen ve gülerek dalga geçen o emperyaller. NET...!!!

Akabinde ve detayında; bizim de sahip olmak zorunda olduğumuz yeni enerji alanları ve nükleer enerjiye ilk adımımız olan Akkuyu...

4. İstanbul Uluslararası Nükleer Enerji Buluşması; 8 -9 Haziran tarihlerinde, Rusya Resmi Devlet Atom Kurumu ROSATOM'un himayesinde gerçekleşti...

Akkuyu'nun fikir mimarı ve proje yöneticisi de olan ROSATOM; Türkiye'nin nükleer enerji alanında rol model alması gereken en önemli kurum belki de...

2010 yılında başlayan ve 60 yıllık süreçte devam edecek olan bu proje; ilerleyen süreçte de kaçınılmaz olarak nükleer yapılanmamızın ilk adımı...

Fuar esasen; Rusya ve Ukrayna savaşının gölgesinde geçti diyebiliriz...

Çünkü Almanya, Fransa ve İngiltere başta olmak üzere; bir çok Avrupa ülkesi, kurumların fuara katılımını veto etti...

Buna rağmen; Rusya'dan bir çok nükleer kuruluş ile İspanya Nükleer Endüstrisi, İtalya, Almanya, Avusturya ve Fransa'dan 1 kurum ile Çekya, Çin ve Hırvatistan temsilcileri katılım gösterdi...

Fuar vesilesi ile nükleer alanında ki kompedan kurum olan ROSATOM CEO'su Aleksander Voronkov ile Türkiye'nin nükleer potansiyeli, Rusya'nın rol modelligi ve Akkuyu Santralinde ki son gelişmeleri de değerlendirdiğimiz çok verimli 1 etkinlik oldu...

Elbette ki bundan sonra ki adım; nükleer yapılanma ve silâhlanma üzerine şekil alacak...

Tabi ki Erdoğan tekrar iktidar olabilirse...

Ve akabinde ki petrol, bor, uranyum, doğal kaynak kullanımı ile ekonomik açıdan hür ve bir o kadar da güçlü Türkiye temelleri...

2023'de kim hak ediyorsa; o muktedir olsun. Lâkin bunca milli savunma, TOGG, nükleer enerji ve bir çok daha niceleri çöpe gitmesin...

Zira bu ülkenin artık 50 yıl geri gidecek zamanı ve takati yok. NET...

Selâm ve muhabbetle sevgiler & saygılar