Trabzonspor’un dillere pelesenk olan sloganı “Paraya karşı emeğin Savaşı” hiç bu kadar gün yüzüne çıkmamıştı.

Bir tarafta 250 milyon Euro’yu bulan kadro değeri olan Mertensli, İcardili, Zahalı,Torerialı, Nelsonlu, Oliveiralı Galatasaray, bir tarafta türlü mali sıkıntılar arasında takım olmaya çalışan Trabzonspor.

Maç öncesi iki takıma göz gezdirdiğimizde kağıt üzerinde tribün desteği yanında olan ev sahibi Galatasaray’ın ağır bastığını söyleyebilirdik. Trabzonspor’un ise kazanmak için takım olmaktan, çok koşmaktan, emek vermekten başka bir çıkış yolu görünmüyordu.

Nenad Bjelica’nın “fizik gücü yüksek bir takım kuruyoruz, rakiplerle maddi imkanlarıyla (Dolayısıyla oyuncu kalitesi anlamında) yarışma şansımız yok aradaki farkı fizik gücümüzle kapatacağız” sözünü test edeceğimiz içinde ayrı bir anlamı da vardı bu müsabakanın.

Kadroların açıklanmasıyla birlikte Bardhi’nin kadroda olması, merkez ortasahada tercih edilmesi günün sürpriziydi.

Maça ev sahibi olmanın avantajı ile daha baskılı başlayan taraf Galatasaray gibi görünse de 7nci dakikada Trezequet’in pasında Umut Bozok  bir adım geride kalmasa maça önde başlayan taraf Trabzonspor olabilirdi. 12 de Trezequet’nin şutuna sper olan Abdülkerim Trabzonspor’un bir diğer gol gerilimini de engelledi.

Oyunda dengeler kurulmuş, oyun Trabzonspor’un istediği şekle bürünmüştü ki çıkarken yapılan basit bir top kaybı sonrası ev sahibi öne geçti (1-0). Yenen gol büyük bir kurulma yaratmadı. Golden sonra da dengede bir oyun gördük sahada. Karşılıklı cılız pozisyonlar hariç her iki tarafta net gol pozisyonları yakalayamadı ve ilk yarı bu skorla sonuçlandı.

İkinci yarı biraz daha tempolu başladı. Oyunun başında Trezeguet'nin kaburgasının kırılmasına hakemin sessiz kalması ise Türk futbolunun ayıbıdır bana göre. Trezeguet’nin çıkışının Trabzonspor’un planlarını bozduğunu ve pozisyon sonrasında öncesine nazaran daha tutuk bir Trabzonspor gördüğümüzü söyleyebiliriz.

Maçın son 30 dakikası yerde yatan Galatasaraylı oyuncuların yüzünden oynanmadı dersek abartmış olmayız.

İcardi’nin uzatmalarda attığı gol ise günümüz futbolunda paranın emekten kıymetli olduğunun belgesi gibiydi.

Sonuç olarak paraya karşı emeğin mücadelesinde bu gece kazanan taraf para oldu, geçmiş olsun Fırtına.