Galatasarayla biri ligde diğeri Ziraat Türkiye Kupası finalinde olmak üzere 4 günde iki maç oynayacak olan Trabzonsor, bunların ilkinde Papara Park’ta karşılaştığı rakibi karşısına, kadro açıklandığında teknik direktör Fatih Tekke’yi kastederek ‘Ne yaptı bu ya. Bir çuval gol yiyip rezil olacağız. Rotasyon olur da bu kadarı da olmaz ki ‘diye düşünenlerimiz çoğunluktaydı.
Ben şahsen ‘ Çok zor ama ilk yarım saat gol yemezsek puan alabiliriz’ mantığındaydım.
Ancak ilk 45 dakika sonuçlandığında kimse 0-0 ı beğenmedi.
Beğenmemekte de haklıydı.
Zira bu yarı 3-0 Trabzonspor’un lehine bitebilirdi.
Mendy ile mutlak bir gol kaçmış, Okay’ın altı pastan vurduğu kafada top üst direkten dönmüş, ve de VAR’ın ‘Muslera’ya kırmızı kart ve Trabzonspor lehine penaltı var’ diye pozisyonu incelemesi için çağırdığı hakem Atilla Karaoğlan bu pozisyonu es geçerek yarattığı olmayan ofsaytla Galatasaray’ı hem 10 kişi kalmaktan kurtardı, hem de Trabzonspor’un yüzde doksan gol olacak penaltısını doğrudan yedi.
Tabi hakem diyoruz da, Karaoğlan bu işi tek başına kıvıracak çapta değil.
O ekrana gidene kadar devreye kimler girdi ki Trabzonspor bir kez daha mağdur edilirken, VAR’da tarihinde ilk kez bir ofsayt için hakemi incelemeye çağırmış oldu.
Hadi la..
Rakı pahalandı da bizle mi kafa buluyorsunuz?
CHAM ,MENDY SİNİRLERİ GERDİ
İkinci yarıda daha iyi oynayan Galatasaray’dı ama attıkları iki golün başlangıcında Mendy ile Sikan’ın hataları vardı. İlkinde Mendy Sarı-Kırmızılılarla oynanan ilk maçta olduğu gibi kafaya çıkar gibi yapıp çıkamadı, ikincisinde de Sikan’ın doğru verse Trabzonspor’u pozisyona sokacak hatalı pasını kapan Eren’in getirdiği top ikinci gol olarak Trabzonspor kalesine girdi.
Bu Mendy 3 kez kafaya çıktı, birinde Abdülkerim golü attı, ikisinde de Osimhen’in şutundan biri direkten döndü diğeri de sıyırdı.
Aslında kayberken bazı şeyleri kazanırsın ya, bu maç ta bazı şeyleri netleştirdi bana göre..
Çok var da sırayla gidelim:
İlk olarak bu Cham’ı sezon sonuna kadar unutmak, bir zamanlar iyi olduklarını sandığımız Mendy ile Pedro’dan da eğer denildiği gibi talipleri varsa biran önce en az zararla kurtulmak lazımdır.
3-5 oyunu haricindekileri de izleyenleri, alınması için rapor verenleri, bu paralarla Trabzonspor’a getirenleri de değil bir daha bu işlere karıştırmak , kulübün 100 metre yanına bile yaklaştırmayacaksın.
Sonuçta hepimiz bir şeyler diyor, ‘Şöyle olsaydı, böyle olsaydı, ’ diye söyleniyoruz ya..
Aslında ne yaparsan yap bence fazla bir şey değişmezdi.
En azından bizde Uğurcan, biraz da Mustafa hariç Galatasaray’da oynayacak bir oyuncu var mı?
Yok.
Adamlar yedekten İspanya Milli Takımının santraforu Moratta’yı sokuyor,
Biz se Enes’ten medet umuyoruz..
Elbette futbolda herşey mümkündür..
Trabzonspor bu Galatasaray’ı Gaziantep’de devirip kupayı alabilir ama şu gerçek te değişmez;
Kalite farkı herşey değildir ama çok şeydir..
İşin gerçeği de budur..
KOCA YÜREKLİ GARİP ANALARIMIZ..
(Bütün Annelerin gününü kutluyorum)
Çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, ucuz bir deterjan bile görmediniz..
Tüplü ocak , elektrikli fırın ,buzdolabı kalorifer, doğal gaz nedir bilmediniz...
Bir herif, yarım düzine çocuk, başınızda kaynana, kaynata belki kayın ve de elti..
Bir can o kadar kişiye nasıl yetti?
Gaz ocağında yemek yaptınız, su ısıtıp çamaşır yıkadınız, ,
Tarla kazdınız, bel bellediniz,
İnek sağdınız, yağ, peynir yaptınız
Gün doğmadan kalkıp gece yarıları yattınız..
Genç oldunuz gençliğinizi bilmediniz..
Yaşlandınız rahat yüzü görmediniz..
Bir gün bile 'Off' demediniz..
Bizler için vaktinden evvel çöktünüz...
Şu Dünya'dan bişe anlamadan göçtünüz..
Aslında kıymetinizi hakkıyla bilemedik..
Şöyle ağız dolusu bir 'Anacığım' bile diyemedik..
Ağlayarak geldiniz, ağlayarak gittiniz ..
Analarımız, analarımız...
Koca yürekli dertli analarımız..
Başkaları için yaşayıp kendisini yok sayan
Garip analarımız...