Neredeyse iki yıla yaklaşan “Kovid-19” salgını nedeniyle dünya altüst oldu. Ekonomik sorunlardan, yaşamın her alanına insan yaşamında ciddi değişimler meydana geldi. İnsan hayatında dijital bir yaşam başladı. İnsanlar ciddi şekilde birbirlerinden aralandı, uzaklaşıp, yabancılaştı.

Bilim dünyası kendine yarışır şekilde insan yaşamındaki önemini bir kez daha ortaya koydu. Beşer, üfürükçülerin iflas ettiğini bir kez daha inkar edilmez şekilde gördü. Üfürükle gemi yürütenler ilmin somut gerçekliği karşısında sabun köpüğü gibi söndüler ve teslim bayrağını çektiler. Tuz yalatılmış koyunun suya kıvranması gibi onlar da aşı diye kıvrandılar. Zira hakikat dünyada değişmeyen tek değerdi. Bu ve buna benzer durumlar ders çıkarmamızı sağladı.

Aylardır ağzımızı burnumuzu bağlayıp evlerimize hapsolmamıza neden olan virus vakasının hızlı aşı sonucunda belli bir düzeye getirilmesi, başta ilim adamları ve sağlıkçıların zaferiydi. Onlar bu güne kadar görülmemiş bir fedakarlıkla canları pahasına çalıştılar, şehit oldular. Ancak mesleklerinin vicdanı sorumluluğunu yerine getirdler. Beşerin onlara birer can borcu olduğu asla unutulmamalıdır. Yetkim olsa bu yılı “Sağlıkçılar Yılı” ilan ederdim. Bu mücadelede şehit olanların adlarını hastanelere, caddelere verir, heykellerini dikerdim. Hastanelerde itilip kalkılmamaları için sert tedbirler alırdım. Toplumda en iyi yaşayanlar haline getirir, saygınlıklarını daha da artırırdım.

Vatandaş olarak bu sınavdan başarıyla geçtiğimiz pek söylenemez. Gerekli tedbirleri bozmak adına her yolu denedik. Hasta olduklarını bile bile düğün-derneklere, toplu yaşam alanlarına sokulmaktan çekinmeyen aymazlarımız da oldu. Toplumun büyük çoğunluğu her yönlü zorluklarla mücadele etmeye çalıştı. Ancak sağlıkçılar çok daha fazlasıyla çalıştı. Ailedeki sağlık çalışanlarımızdan konuyu yakınen biliyorum. Biz kendi hastalarımızdan tiksinirken onlar gece-gündüz günlerce olağanüstü çalıştılar, kendilerini riske attılar, gizlice uzaktan çocuklarına sevdiklerine bakıp hasret giderdiler. Çizmeler dolusu ter döktüler. Hastalandılar, şehit oldular. Yetmedi bir de dövüldüler, hakarete uğradılar. Eeee, Şark burası. Şahsen bu salgında gösterdikleri büyük özveriler nedeniyle tüm sağlık çalışanlarından çalışma anında ölenlere rahmet dilerken; sağ olanları saygı ve hürmetle anıyorum. Ömürleri var olsun, keder görmesinler.