Modern çağımızın bir hastalığı olan samimiyetsizlik, vitrinde olanların, en önde duranların sürekli kullandıkları bir rol, takındıkları bir maske haline geldi maalesef. Bu hastalığa düşenler önce benliklerini kaybediyor sonra da ilkelerini ayaklar altına alıp kendi öz düşüncelerine, özüne ihanet ediyorlar. Yapmacık gülücüklerle süslüyorlar benliklerini.
Kendi düşüncelerini samimi bir şekilde savunamayanlar ise ilk olarak sokağa çıktıklarında faklı bir maskeye bürünüp müthiş bir şekil değişikliği durumuna gidiyorlar. Hal böyle olunca da söylediği ile yaptığının tam tersi bir toplum haline dönüşüyoruz. Maalesef bu hastalık son yıllarda daha çok bürokrat ve siyasetçilere sirayet etmiş durumda.
Şimdi nereden buraya geldiğimi ve neden samimiyet ile siyaseti ilişkilendirdiğimi düşünebilirsiniz. İçimde ukde kaldı, anlatayım.
Tam bir yıl önce milletvekilin biriyle yüz yüze görüşmüş ve mağdur bir arkadaşım hakkında bir maruzatı bildirmiştim. Maruzat derken sakın torpil falan düşünmeyin, yapılan haksız bir uygulama ile ilgili yardımcı olmasını ve haksızlığın giderilmesini istemiştim sadece. Sayın Vekil ile yüz yüze görüşüp ilgili bilgiler ve iletişim adresleri, telefon numaralarını da verdik.
Aradan 4-5 ay kadar zaman geçti, ne bir geri dönüşüm ne de haksızlığın giderilmesi gibi bir durum olmayınca bu sefer Sayın Vekilin hem cep telefonuna hem de maillerine durumun devam ettiğini ve belki de unuttuğunu bile bildirdim. Hani o whatsapta çift mavi tık var ya, hah işte onu da telefondan bildirdiğimde gördüm. Ama yok işte, ne bir geri dönüşüm ne de bir kıpırdama 1 yıldır yok.
Bu arada o arkadaş bu durumdan da habersiz, daha fazla haksızlığa dayanamayarak emeklilik dilekçesini verip emekli oldu. Ve halen daha o vekil ve partisi ile ilgili halisane güzel duygular beslemekte.
Esasen işin zoruma giden tarafı şu oldu. Olumsuz da olsa bir geri dönüş, bir muhatap olma durumunun olmaması. Ve dahası bir basın mensubu olarak her gün bu Vekilimizden geri dönüşü için verdiğim mail adresime boy boy fotoğraflarla dolu haberlerinin gelmesi, mübarek Cuma günlerinde ise Cuma mesajlarını göndermesi beni daha da çok çıldırtıyor. Din de samimiyettir. İçi boş samimiyetten uzak atılan mübarek gün ve gecelerdeki mesajlar bile bazılarını dinin özünden uzaklaştırabiliyor. Samimiyetsizliğin resmiyet kazanmış bu hali her mesaj geldiğinde aklıma geliyor, elimde değil.
Konuşmalarına bakınca mangalda kül bırakmayan bu siyasetçilerimizdeki bu durum maalesef birçok vatandaşa seçmene yapılıyor. Bu yazıyı kaleme almamdaki sebep, bu durumların gittikçe çoğalması ve bulundukları makamları kurumları kötü temsil etmelerinin neticesinde vatandaşta bıraktığı yaranın önümüzdeki seçimlerde geri dönüşü zor bir mecraya gitmemesi içindir.
İcraat yerinde olanlar, dava erleri, makam ve mevki insanları bu durumlara azami dikkat etmeliler. Çünkü şu son dönemde bu tür samimiyetsizlikten bunalan o kadar insan var ki pire için yorganı yakmaya yer arıyorlar.
Şuur sahibi insanlar bilirler ki bir kişinin yaptığı hata ya da samimiyetsiz bir durum, bir zümreyi, bir partiyi, ya da bir kurumu asla temsil etmez. Fakat bu tür samimiyetsiz ortamlarda meydana gelen hadiseler gerçekten toplumumuzda kronikleşmiş bir hastalık haline gelir oldu ve maalesef ki o şuurlu insan sayısı da giderek azalmakta. Ortalık mutlu pozlar veren mutsuz insanlarla dolu.
Başta siyasetçiler, yöneticiler, idareciler, kurum amirleri, birim sorumluları ve bilahare herkes samimi olsun. Hangi işi yaparsak yapalım, hangi konumda olursak olalım lütfen ciddi olalım, karşımızdaki insanlar er ya da geç oynadığımız tiyatronun farkında. İnsanlara makam mevki gözetmeksizin değer verelim. Bu hafta Dünya Tiyatro Günü haftasıydı bütün tiyatro sanatçılarının da gününü kutluyorum. Lütfen maskelerimizi sadece tiyatrolarda kullanalım, samimi olalım. İyi haftalar.
Çok Okunanlar
Avrupa Kulüpleri Onun İçin Sıraya Girdi: İtalyan Devlerinden Yakın Takip
Trabzonspor Alt Yapıyı Yine Görmezden Geliyor! Gönderilen Gençler Parlıyor, A Takım Yerinde Sayıyor
Trabzonspor U19’dan İstanbul’da Net Zafer
Yozgat’tan Trabzonspor’a Gönül Köprüsü: “Tanıdım ve Âşık Oldum”
Fatih Tekke’nin Okay Israrı Krize Dönüştü: “Her Gece Rüyasında Geriden Oyun Kuruyor”
Fatih Tekke’nin “1 Günlük Sözleşme” Sözü Tartışma Yarattı: “Her An Bırakabilirmiş Gibi…”