Anne…!

Bugün sesimi duyar mısın bilmiyorum.

Toprağın altındaki bir evladın olarak sana feryadımı yazıyorum.

Gözyaşlarım yok artık çünkü gözüm yok,

Yüreğim yara içinde, çünkü içinde kurşun var

Yüreğim ağlamaktan kurudu anne…

Ayaklarım tutmuyor çünkü yok, mayına basarak kaybetmiştim

Kollarımla saramıyorum seni çünkü kollarım da yok.

Ama içim acıyor anne.

Hem de öyle bir yanıyor ki, sanki yeniden kurşun yemiş yeni şehit olmuşum gibi.
Ben o son nefesi verirken aklımda yalnızca sen vardın anne.
Son nefesimi verirken senin gözyaşların, ellerin, bana dualarla dolu mektupların vardı yanımda.
Ve elbette ki vatanım vardı.
O uğruna can verdiğim, toprağını alnımla öptüğüm, bayrağıma kanım karışsın diye göğsümü açtığım vatanım

Biz bu günler için şahadet şerbetini içtik annem.

Terör örgütü başına özgürlük verilsin diye şehit düşmedik annem.

Barış gelsin, huzur gelsin vatanıma ama terör başına af gelmesin.


Biz; biz gözümüzü, kolumuzu, bacağımızı bir hiç uğruna kaybetmedik.
Yıllar boyunca "vatan sağ olsun" dedin ya, işte o vatan şimdi nerede anne?
O vatan şimdi neden şehidinin ardından ağlamıyor?

O vatan “İyi ki varsın Eren” diye neden haykırmıyor.
Neden susuyor anne?
Biz teröristlerin önüne set olurken, kardeşliğin teminatı olurken, şimdi barış diyenler niye bizim mezar taşımıza dönüp bir fatiha bile okumuyor?

Sen her duanda, “Oğlumun kanı yerde kalmasın” diyordun ya anne,
Ben şimdi soruyorum sana;

Bizim kanımız yerde mi kaldı anne.
Biz kanımızı ne için döktük anne?
Bir gün gelecek, bizi unutturacaklar diye mi?
Vatanı vatan yapanların değil, yıkanların, yıkmaya çalışanların özgürlüğüne kavuştuğu bir düzen için mi?

Biz barışı istemedik mi anne?
Zaten bunun için şehit olmadık mı?
Ama barış demek, hainle tokalaşmak demek değil ki anne.
Barış, kardeşinin elini tutmak, silahı yere koymaktır anne.
Biz elimizde silahla değil, yüreğimizde imanla savaştık.
Çünkü biz bilirdik ki bu toprakta yaşamanın bir bedeli vardır.
Biz o bedeli ödedik anne, hem de canımızla.

Şimdi soruyorum sana anne, beni en iyi anlayacak tek kişi sensin cennetim.
Ben bu günler için mi şehit oldum anne?
Terörist başına, başlarına özgürlük verilsin diye mi şehadet şerbeti içtim anne?
Mezarımın başına gelecek annemin, babamın, eşimin, evlatlarımın başı dik duramasın diye mi anne?
Bizi unutacaklarsa neden uğruna öldük anne?

Ben bir isim değilim taşın üstünde…
Ben bu toprağın harcıyım, ben Ay Yıldız’ın kırmızısıyım.
Ve sen…

Sen bir şehit anasısın.
Başın dik olsun ama yüreğin isyan etsin anne.
Çünkü ben sana "üzülme" diye değil, "hak ettiğimiz değer verilsin" diye can verdim.
Unutulmak, sessiz kalmak...
Bizim kaderimiz bu olmamalıydı anne.

Ben seni çok seviyorum anne…
Ve bu toprağı da.
Ama bu toprağın, kendi evladına kör ve sağır oluşu canımı acıtıyor anne…
Canımı ikinci kez yakıyor.

Eğer bir gün mezarımı ziyaret eden biri olursa, ona de ki anne;
“Bu çocuk buraya boşuna yatmadı. Bu çocuk, vatanı sevmenin ne demek olduğunu anlayanlar için şehit oldu.”

Ve sen anne…
Dualarını eksik etme.
Ben seni her daim duyuyorum,
Ama asıl istediğim, bu milletin de beni duymasıdır

Artık bunu duymasını sağla annem.

"Ben ve benim gibiler toprağa neden düştük anne?"
Cevabı sendedir canım anam.
Ve belki biraz da vicdanı olanlardadır.