Şehirler medeniyetin göstergeleridirler. Caddeleri, parkları, kültür ve eğlence mekanlarıyla medeniyetin boyutunu yansıtırlar. Bu nedenle gelişmiş toplumlarda medeniyet ile şehir kavramı özdeşleştirilmiştir. Ancak 21. yüzyılda dahi şehirciliği tabela ve billboardlar ile ifade etmeye çalışmak gibi bir zafiyet yaşanmaktadır.

Dil ıslak, kolay dönmekte. Birkaç billboardda afişledikleri boş sloganlar ile halkın gözü boyanmaya çalışmakta. Mahallemizde patlamış bir su borusunu onaralı bir aydan çok oldu, ancak hele de yıkılan yaya kaldırımı onarılmamış. Yağmur yağdığında caddeler ya göl oluyor ya da etrafı su basıyor. Saçak suları kanalizasyona akması gerekirken caddelere boşalıyor. Bu nasıl bir şehircilik anlayışıdır? Bu ve buna benzer pek çok modern şehirciliğe yakışmayan görüntüler asalet sembolü şehrimize yakışmıyor.

Şehrin her köşesi dilenci dolmuş. Adeta bir dilenci cenneti yaratıldı. Bu işler ile kim ilgilenir?! Molozda dönüşüm planı çerçevesi gereği yapılan kazıda ortaya çıkmış olan iki tarihi taş köprü hemen kapatıldı, sanırım betonlandı da. Şimdi eski kadınlar pazarında ortaya çıkmış olan bir başka taş köprü (kemer) de kırklara karışacağı o mübarek anı bekliyor. Şehir şehir olmaktan çıkarıldı, tarihi eserlere karşı acımasızca davranılıyor. Ecdat hatıraları bir bir siliniyor. Olanlar korunmadığı gibi, ortaya çıkanlar da en kısa zamanda yok ediliyor. Koca meydan parkındaki o güzelim ağaçlar tek tek kurudu. Onların yerini doldurabilecek koca parka bir ağaç dikmek kimsenin aklına gelmiyor. Yoksa orasını da AVM mi yapmayı düşünüyorlar? Slogan hazır: “Tarihi Şehir!” Kaybedilenler ile alakalı bir çalışma yapmaya karar verdim. Bir yandan not ettim, bir yandan hüzünlendim. Tarih ve değişik medeniyetlere beşiklik etmiş Bu şehzadeler şehri bu kadar hoyratlığı bence hak etmiyor.