3 Temmuz 2011’i unutmadık
14 Eylül 2025’i de unutmayacağız
Evet, Türk futbolu bir kez daha aynı senaryonun içine hapsedildi.
3 Temmuz 2011’de ortaya çıkan şike gerçeği, aradan geçen bunca yıla rağmen maalesef temizlenmedi, aksine kirli düzen daha da güçlenerek devam ediyor.
Dün 3 Temmuz’daki rezaleti konuşuyorduk, bugün 14 Eylül’ü de aynı utanç tablosuna ekliyoruz.
Fenerbahçe’nin sahada değil, masada kazandığı şampiyonlukların bedelini Türk futbolu yıllardır ödüyor.
Ve ne yazık ki bu bedeli en çok da adalet isteyen milyonlarca Trabzonspor taraftarı ödüyor.
Futbol sahada kazanılır diyen rahmetli Özkan Sümer hocamızın sözleri bugün de geçerliliğini sürdürürken, o söz kulaklarımızda çınlıyor.
Ama TFF’nin yönetimi, hakemler ve sistem, sahadaki mücadeleyi değersizleştirip masadaki kararlarla şampiyonlukları belirliyor.
Trabzonspor-Fenerbahçe maçında bir kez daha bu kirli düzenin en somut örneklerinden birini yaşadık.
Hakem kararları tek taraflı, VAR sistemi işlevsiz, federasyon kör ve sağır.
Peki bu düzeni kim sürdürüyor?
Fenerbahçe yıllardır aynı senaryoyu sahneliyor.
2011’de şike ile anılan kulüp, bugün de futbolun adaletini yok eden kararların baş aktörü olarak hak yemeye, alın teri çalmaya devam ediyor.
Sahadaki futbolun kalitesinden çok, masa başında alınan kararlarla gündeme gelmeye devam ediyorlar.
Bu durum sadece Trabzonspor’a değil, futbolun kendisine de ihanettir.
Türkiye Futbol Federasyonu’nun görevi tarafsızlığı sağlamak, adaleti tesis etmektir.
Ancak mevcut TFF yönetimi, Fenerbahçe’nin çıkarlarını koruyan bir yapı gibi davranıyor. Hakemler, en kritik anlarda Fenerbahçe lehine çalan düdüklerle milyonlarca taraftarın güvenini kaybetmeye devam ediyor.
Taraftar artık sahaya güvenmiyor, maça değil hakem kararlarına odaklanıyor.
Bu futbol değil, tiyatrodur.
Ey Futbol Federasyonu
Siz ne iş yapıyorsunuz?
Türk futbolunu adaletle yönetmek mi göreviniz, yoksa Fenerbahçe’yi korumak mı?
Milyonlarca Trabzonspor taraftarı adalet bekliyor ama sizden ses bile yok.
İbrahim Hacıosmanoğlu’nun sessizliği ise asla kabul edilemez bir durumdur.
Trabzonspor camiasının başkanı Ertuğrul Doğan, bu adaletsizliklere karşı en sert tavrı koymak zorundadır.
Gerekirse Trabzonspor’u ligden çekmeyi bile gündeme getirmelidir.
Çünkü bu düzen değişmezse, futbol sahada değil masa başında oynanmaya devam edecek.
Ey FIFA, ey UEFA ayağa kalkın, uyumayın
Türkiye’de futbol katlediliyor, gözünüzü açın
Hakemler düdükleriyle, federasyon kararlarıyla futbolu kirletiyor.
Bu tiyatroya bari siz dur deyin.
Eğer uluslararası futbol otoriteleri bu duruma sessiz kalmaya devam ederse, Türk futbolu büsbütün bataklığa saplanacak.
Hakemlerin, federasyonun ve kulüp lobilerinin esiri olan bu düzen artık sona erdirilmelidir.
Bugün sustuk, yarın sustuk ama artık yeter
Türk futbolunu kirleten bu kara gömlekliler, turuncu formalılar, sarı-lacivert ve sarı-kırmızı lobiler bir gün mutlaka adalet önünde hesap verecektir.
O gün gelene kadar milyonlarca Trabzonspor taraftarı susmayacak, hakkını aramaya devam edecek.
Çünkü Trabzonspor’un şampiyonluğu masa başında çalındı, bugün de sahada çalınıyor.
Bu oyunu bozan tek gerçek, adaletli bir futbol düzeni olana kadar mücadeleye devam etmektir.
Trabzonspor’un şampiyonlukları masa başında çalındı, sahada çalındı ama bu camianın onurumuzu çalamayacaksınız.
Trabzonspor için futbol sadece futbol değil, bir onur meselesidir.
O yüzden bu düzen değişene kadar mücadeleye devam edecektir.
Ta ki bu tür satılık hakemlerin düdükleri asılana kadar.
Evet, Türk futbolu bir gün Trabzonspor’dan özür dileyecek.