Sezon başladı. Tribünler doldu, fikstür işliyor, neredeyse puan tablosu şekillenmeye başladı bile ama Türk futbolunda sahada olması gereken heyecanı, yine transfer söylentileri bastırıyor. Bu kez gündemin merkezinde Trabzonspor’un kaptanı, kalecisi, simgesi: Uğurcan Çakır var.
Bir yanda büyük satışın ekonomik anlamı; diğer yanda Trabzonspor’un kalecisiz kalma riski. Sezon başladıktan sonra bu çapta bir kararın masaya gelmesi, Trabzonspor için sportif intihardır.
Kaleci, takımlar için yalnızca bir oyuncu değil, omurgadır. Defans hattının dilidir, soyunma odasının lideridir. Uğurcan kurtarışlarıyla değil, kaptanlığıyla da Trabzonspor’un ruhunu taşıyordu. Şimdi kötü gösterilmeye çalışılmasına bakmayın. Bugün, uzantılarını bu iş için kullananlar, daha kaç gün önce storylerini O’nun fotoğraflarıyla dolduruyorlardı.
Uğurcan’ı sezon ortasında kaybetmek, sadece kalede değil, tüm takımın kimyasında gedik açar. Evet, futbol ekonomisi sert. Oyuncu satışı kaçınılmaz. Fakat yanlış zamanlama çok daha ağır bedeller getirir. Şampiyonluğu zaten geçtik; Trabzonspor’un Avrupa kupalarına katılma yönündeki iddiasını zayıflatacak bir hamle sportif akılla açıklanamaz.
Büyük resimde başka bir sorun daha var: lig başladı, hala transfer konuşuyoruz. Avrupa’da transfer pencereleri kapanmışken bizde dedikodu hep manşet. Sporun önüne geçiyor, oyunu değersizleştiriyor. Taraftarlar sahadaki mücadeleyi konuşmak isterken, gazeteler satırlarını menajerlerin oyunlarına açıyor.
Trabzonspor’un yapması gereken nettir: Uğurcan konusunu kapatıp saha içine odaklanmak. Çünkü bu sezon Trabzonspor’un en çok ihtiyaç duyduğu konu, istikrar ve futbol aklıdır. Ne yönetim, ne teknik heyet, ne de oyuncular için kaosa tahammül yok.
Bu noktada bir isim daha özellikle ön plana çıkıyor: Fatih Tekke. Hem Trabzonspor’un efsane futbolcusu hem de bugünün teknik direktörü olarak Tekke’nin elindeki kadroyu koruması, ona güven inşa etmesi gerekiyordu. Onun planlarını en çok zora sokacak olan, sezonun başlamasından sonra yaşanan böylesi şoktur.
Bir teknik direktör, oyun planını kurarken en çok kalecisine güvenmek ister. Uğurcan’ın varlığı sadece sahadaki kurtarışlar değil, saha kenarında Fatih Tekke’nin elini rahatlatan bir unsurdu. Şimdi Tekke, hem takımı saha içinde yeniden şekillendirmek, hem de soyunma odasındaki liderlik boşluğunu doldurmak zorunda kalacak.
Ne dersek diyelim; Uğurcan Trabzonspor’un çocuğudur.
Gitmiştir…
Belki şartları kulübün onurunu zedelemeyecek şekilde olmuştur ama zamanı takımın istikrarını bozmuştur.
Bu yüzden Trabzonspor yönetiminin de, Fatih Tekke’nin de, camianın da bundan sonraki tek odak noktası sahada yeniden dengeyi bulmak olmalıdır.
Çünkü kaosu yönetemeyen hiçbir kulüp başarıya ulaşamaz.