Yaşanılan olayların içinde hep ikinci üçüncü şahıslar vardır kavga etmek,didişmek ve sevgiyi paylaşmak için...
Tek kişilik yaşanılan hayatlarda mevcuttur yaşamın içinde.sadece kendisiyledir kavgası,didişmesi ve sevgi paylaşımı...
Bu gerçekten zor başarılan bir durumdur ama vardır bu kişilikler...
Bu tür kişileri şahsımca çok önemsiyorum ve onlardan çok şey öğreniyorum.
Bence sizlerde onların kim olduğunu keşfedin ve ciddi anlamda onları önemseyin!!!
Şöyle ki ;
Hayat iyisiyle,kötüsüyle ,kavgasıyla,sevgisiyle yürüyüp gidiyor.
Fikir ayrılıkları,egolar,koltuk savaşları,kıskançlıklar,ben'cilikler ve saygısızlarla dolu etrafımız...
Bu saydığım kişiliklerden hepsi olmasada bir kaç tanesi mutlaka etrafınızda vardır sizlerinde...
Öyle anlar oluyor ki girdiğiniz olayın içinde haklı olduğunuzu bildiğiniz halde kendinizi ifade etmekte inanılmaz zorlanıyorsunuz...karşınızdaki kişi beynindeki oluşturduğu hiç birşeyin dışına çıkmadan odaklıyor düşüncelerini ve sizi duymuyor hatta görmüyor tartışma anında...
Haklı çıkma çabasında, yanlış bildiklerini bile bile size aksini empoze etmenin getirdiği ego savaşıyla hadsizleştikçe hadsizleşiyor...susmak istiyorsunuz fakat yanlış bilginin karşısında neden susayım,o dediğin öyle değil böyle,bak arkadaşım,kocacığım,kızım ,oğlum diyerek doğruyu açıklama derdinde olup sizde daldıkça dalıyorsunuz mevzuya ve akabinde koptukça kopuyor aranızdaki bağlar...
Hiç yabancı değil değil mi sizlerde bu tarzdaki olaylar.Ne yazık ki bunlardan yaşamın içinde çok var.
Şimdi ben diyorum ki :
Fikirlerimiz ve vizyonumuz herkesle aynı olacak diye bir mevzu var mı?
Elbette ki yok!
Bu tür olaylarda bu denli yüzgöz olmak niye?
Karşınızdaki kim olursa olsun,haklı yada haksız olduğunuzda olabilir lakin az Susmayı ve dinlemeyi neden bilemiyorsunuz acaba?
İçinizdeki galip gelme hırsı size iyilikten çok kötülük veriyor farkındamısınız!!!
Susmak yaşadığınız eksi olayı kabullenmek asla değildir!!!
Susmak hatta Asaletli susmak diye birşey var neden bunu birkez olsun denemiyorsunuz???
Asaletinizle sustuğunuzda karşınızdaki kişi ve kişiler bir müddet sonra kendilerini sorgulamaya geçerler ve size nekadar yanlış yaptıklarını farkederler ve özür bile dileyebilirler fakat sizde kendinizi sizi hiç anlamayacak birine ses tonunuzu yükselterek anlatmaya çalıştıkça tıpkı onun gibi edepsiz ve saygısız olup çıkıyorsunuz olay karşında ...
Ve sonuçlanan hiç birşey yok!!!
Diğer tarafta çoklu hayatlar olduğu gibi tek kişilik hayatlarda var.Bu kişilerde  toplumun içinde yaşıyor tek farkları var; sadece işini yapıyor,sessiz sakin sürüyor yaşamını.
Savaşıda paylaşımı da yalnızca kendisiyledir...Mağrurdur ve naiftir onlar...yalnızlıklarında kocaman dünyaları vardır onların....hem yaratıcı hemde öğreticidirler...kırılmamak için kırmazlar...kaybetmemek için savaşmazlar...sevilmeme ihtimalini gözönünde tutarak sessizce severler...göz temasından kaçarlar gözleri buğulanmasın diye...işte onları keşfedin!
Asla zararları olmaz size!
Çünkü onların zararıda kârıda sadece kendilerinedir!!!
ASALETLİ SUS-ANLARDANDIR ONLAR!!!
Ve bence doğru olandır yaptıkları.
Ne işin var onunla bununla!!!
Lütfen kendimizi yüzlerce kez sorgulayalım!
Acaba kendimizi, bizi hiç anlamayacak insanlara ifade etmeye çalışırken zıvanadan çıkıp yersiz sözler sarf edip edepsiz mi olmak istiyoruz?
Yoksa,Asaletli susarak karşımızdakilere düşünmeleri için fırsat mı vermeliyiz?
Bence denemeye değer!!
Hadi bakalım kolay gelsin hepimize!
ASALETLİ SUS-MAYI DENEYELİM BUGÜN...
Zor olmayacak