ZÜMRÜDÜ ANKA KUŞU:
HARUN YAVRUOĞLU!

 
Harun Yavruoğlu'nun vefatı herkesi yasa boğdu. Sanatsever insanlığın başı sağolsun !
Tedavide çok çaresiz kalındı. Ancak anısı ve eserleri çok yüce! 
O' na bir simge aradım:  “Zümrüdü Anka kuşu!’
Anka kuşu bilge ağacında yaşardı. Mekanı çok yüksekti.
Daima bilgeliğini insanlığa yayardı.
Beş yüz sene ömrü olduğu söylenir. Yaşardı. Ölmeden önce yaşadığı ağacın tohumlarını doğaya yayar, bunlardan yeni Ankalar doğardı.
Hocam Prof. Dr. İhsan Doğramacı “bilim ve sanat iki kanatlı bir kuştur” derdi.
Yavruoğlu'nun bir Anka kuşu efsanesi olması bu özelliklerindendir.
Çizdiği karikatürler yazı içermezdi; fakat çizgileri çok net mesajlar verirdi. Sadece bu güne değil, geleceğe de ışık tutardı.
İnsanlığı bir ütopya dünyasına çekmek istiyordu. Azınlığın hükümranlığına boyun eğmezdi. Sanatçının görevi eleştirmektir.
Bu yüzden idareci sıfatı olanlar tarafından hiç sevilmezler. Yavruoğlu zorlanınca şu dörtlüğü hahkırırdı:
Ben sanatçı adamım, şarlatan değil,
Ben sevgiye adadım kendimi, nefrete değil!
Bütün bunları ağırbaşlılıkla, inandırıcılıkla, vakarla, abartıya kaçmadan yapardı.
Hiçbir zaman vitrinde olma özlemi taşımazdı.
Onu ilk gördüğümde hümanist bir insanla tanıştığımı anlamıştım. Daima çalışır, üretirdi. Sanki Japonların Kaizen ve kokoro felsefesinin temsilcisiydi. Sayet eserlerine, mesajlarına bağlı kalınırsa bir ütopya toplumu yolları açılacağına inanırdı.
Yavruoğlu, sanatıyla Trabzon'dan dünyaya bir sanat destanı yaratmıştır. Karikatürleri ağıt, destan olmuştur. Çizgileri toplumsal çöküşün bir çığlığıdır. Sanatının gülümseyen acı çığlığıdır. Yozlaşmaya direnmedir. Bir son çaresizlikle ölüme karşı da gülümsemedir. Gülümsemesi sonsuz acının çığlığıdır.
Çıkarcılardan bağlarını kopartıp, bilge ve sanatçılara koşardı. Düşüncelerini karikatürlerinde coştururdu. Dürüstlükten ödün vermezdi. Rüyalarının uzak ve karanlık ufuklarında bir insanlık cenneti, ütopik ve bir insanlık cenneti parıldardı. Bu sanatçı anka kuşundan yaratılmış, daima geleceğe ışık tutan bir kişi olarak bu dünyada iz bırakmıştır.
Yavruoğlu, çöken toplumsal değerlere merhem olmaya çalışmıştır. Bu yüzden olumsuz, çıkarcı kişilerle daima savaşmak zorunda kalmıştır. Böylece doğru çıkışları ile ülke vicdanında mümtaz yerini almıştır.

Bozuk düzeni yargılarken, daima çözümleri de ortaya koymuş, çelik gibi eğilmez kararlılıkla yoluna devam etmiştir. Hainciliğin, çıkarcılığın her yerde çoğaldığı ortamda bunlara yağ veren yöneticileri hep uyarmıştır. Budalalığa, sahtekarlığa çizgileri ile savaş açmıştır. Bunları yaparken, bilgiden yararlanmaya, ölçülü olmaya dikkat etmiştir. Buna rağmen eleştirilerinden dolayı haksız, acımasız, yozlaşmış suçlamalara da uğramış olabilir. Yavruoğlu'nun bunlara cevabı şöylerdir:
Yiğitçe kanat çırparak,
Yüksek ülkemin üstüne
Yansısın yarın savkı,
Aynanda belli belirsiz.
Çoğu kez yöneticilerin anıtlaştırıldığı, sokak ve caddelere isimlerinin verildiği toplumlarda, sanatçıların da bu liyakata sahip olmalarını diliyoruz.
Hak ettiği yer Faroz 'du.. Burada  ‘Faroz sanatı’ ile doğdu. Yapılmasını dilediğimiz anıtın kitabesinden şu sözlerle haykırması dileğimizdir:
İmanı mintan gibi değiştiren insana,
Kim insan diye bakar, fikrini fikir sayar,
İşte mukadder olsun sana,
Devrinin en zor işi,
Tanrı'ya en yakın kulu olan sanat!
Çalışarak, düşünerek insanların aydınlığına toplumsal gerçeği yansıtan Yavruoğlu, Trabzon’da en saygın kişilerden biri olma hakkını elde etmiştir. Böylece ne sanatı ve ne de Yavruoğlu asla ölmeyecektir.