4 gün önce Papara Park’ta oynanan lig maçında Galatasaray’a 2-0 kaybeden Trabzonspor bu gün aynı takımla bu kez Türkiye Kupası Şampiyonluğu için karşı karşıya gelecek.

Şimdiye dek 16 kez final oynayıp bunların 9 unda kupayı müzesine getiren Bordo-Mavililer bu dalda ilk şampiyonluk sevincini 1976-77 sezonunda rahmetli Ahmet Suat Özyazıcı yönetiminde iki maç üzerinden oynanan finalde Beşiktaş’ı 1-0 ve 0-0 lık sonuçlarla yenerek kazanmıştı.

Kupada son şampiyonluğunu Ünal Karaman ve Hüseyin Çimşir’in ardından takımın başına getirilen Eddie Newton ile Alanyaspor’u 2-0lık skorla geçerek kazanan Fırtına bu gün Galatasaray karşısında bu takımla 4. kez oynayacağı finalde 10. kupa şampiyonluğu için ter dökecek.,.

Gerçekçi bir gözle bakıldığında Galatasaray kadro zenginliği ve kalitesi bakımından çok ağır basıyor.

Ancak şimdiye dek ne yetersiz kadrolarla ne zaferlere imza atmış olan Trabzonspor için bu asla ölçü olamaz.

Çünkü hep dendiği ve dediğimiz gibi; Trabzonspor sahadaysa umut her zaman vardır.

Çünkü O Türk futboluna adına altın harflerle yazdırmış gerçek bir efsane..

Sonuç ne olursa olsun başımızın tacı, gönüllerdeki sevgilidir.

Kazansa da kaybetse de her zaman şampiyondur.

Bu arada efsanelerimizden rahmetli Özkan Sümer’i de bu vesileyle analım.

Bir kupa şampiyonluğundan sonra taraftarın da bulunduğu uçakla kıyamet kopuyor.

Pilot kabinine giden Sümer mikrofonu eline alıp ‘Değerli konuklar’ der, ‘Trabzonspor tarihinde ilk kez mi kupa alıyor. Bu ne hal!’

Tabi Trabzon’a gelene kadar kimsede çıt yok..

VAR odası STATTA olmalı

Bu VAR ilk uygulamaya konulduğunda bizde de yararlı işlere imza attı.

Ancak özellikle İstanbul’un 3 büyüğü ballı ikramlardan mahrum kalıpta neredeyse ilk 3e bile giremez hale gelince işler bir anda değişti.

Ve Dünya’nın her yerinde yanlışları düzeltmek için uygulanan bu VAR, bizde ne yazık ki, yanlışların baş sebebi oldu.

Takımına göre uygulamalar, birilerinin sahada başaramadığını gerçekleştiren icraatlara dönüşürken, VAR kimileri için nimet, kimileri içinse illet haline geldi.

Ve bu kararlardan en çok mağdur edilen takım da hiç tartışmasız Trabzonspor oldu.

Çok var da en tazeleri Kasımpaşa lig ve Galatasaray kupa maçında yaşananlar.

Aslında bu VAR odaları Riva’da değil stadyumlarda olmalı.

Kulüpler bunun altyapısını hazırlamalı, TFF’de atamasını yapmalı.

Eğer bu VAR odaları şimdi olduğu gibi Riva’da olursa bu yanlışların da sonu gelmez.

Başında ister yerli olsun, ister yabancı bu VAR’dan doğru kararlar çıkmaz.

Zira MHK başkanının odası yanda..

TFF başkanının odası karşıda..

Sende yanlış çizilen ofsayt çizgileriyle kafayı yemiş vaziyette dolaş dur çarşıda..

Altın dolu testi!

Mahallemizde olduğu için sabah, akşam önünden geçip bazen de bahçesinde tur attığımız o zamanlar Kız Sanat Enstitüsü olarak hizmet veren ,sonradan Trabzon müzesi haline getirilen Kostaki Konağı çok uzun süren restorasyonu tamamlanmasına karşın henüz ziyarete açılmadı.

Geçmiş zaman.

Bir sabah baktık ki bahçedeki kadın heykelinin omuzundaki testi yerinde yok.

Akşamın karanlığında birileri içinde altın olduğu rivayet edilen testiyi alıp götürmüş.

Bir süre boş kaldıktan sonra yerine bir testi uydurdular ama , eskisini bilen bizler pek beğenmedik.

Çünkü orijinali daha kısa ve kalındı.

Yıl 1955 ,yer Ganita.

Alt en sağdaki Necati Kaya.

Yanında 8 yaşındaki Tuncay Mesci,

En soldaki ressam Ceyhan Murathanoğlu.

Ağzında bıçak olan Köksal Mesci, onun yanındaki ressam Abid Güner,en arkada ayakta Makarna Mehmet.

Çay bahçesi ve plajın işletmecisi. meşhur Mehmet Salih' in plaj kabin kiralama sorumlusu, onu önünde omuzuna ellerini koyduğu çocuk İlhan Erkaya emekli albay.

Kim derdi ki ,Trabzon' un hamurunda yoğurulmuş bu Ganitalı çocukları gösteren fotoğrafdan;

İki milli futbolcu (Köksal,Tuncay),

iki yetenekli ressam (Abit,Ceyhan)

Bir edebiyat hocası (Necati)

Bir albay (İlhan)çıkacak...

Sanat ,Spor,Edebiyat,Siyaset ve İş dünyası icin çok bereketli topraktı Trabzon toprağı.

Dün de öyleydi,bu gün de öyle.

Bundan sonra da öyle olur umarım.

Dün olduğu gibi bu gün de bu topraklardan; doğruyu yanlışı birbirinden ayıran, ilim ve bilimin yolundan yürüyerek aydınlığa ulaşılabileceğine inanan ,güler yüzlü, temiz kalpli ,çalışkan çocuklar yetişmesi dileğiyle.....

Alıntı : Ömür Hacıalihafız.