Genç yaşta kaybettiğimiz Azeri kökenli kardeşimiz Ganire Paşayeva hem hukukçu hem hekim hem gazeteci hem de usta bir siyasetçiydi. On parmağında on marifet olan ender insanlardan biriydi o. Türkçeye ve Türklüğe her yönüyle hakim bir kişiydi.

O, kardeş Azerbaycan'ımızın, gece gündüz demeden çalışan, mesai mefhumu nedir bilmeyen fedakâr bir milletvekiliydi. Bu topraklar için bir şeyler yapmanın gayreti içindeydi hep. Türk Dünyasının güçlü olması için çok çalışmamız ve uyanık olmamız gerektiğine inanırdı. İnsanların gaflet uykusundan uyanması için gönüllü bir nefer gibi çalışırdı.

O bir Türkiye sevdalısıydı.  Türkiye'yi Azerbaycan'dan ayırmadan sever, adeta baş tacı ederdi. Türkiye'yi 81 iliyle ve bin civarındaki ilçesiyle karış karış gezen bir insandı o. Türkiye gülende gülen, ağlayanda da ağlayandı. İstanbul'da kar yağsa o Bakü'de üşürdü. Dünyada Türkiye'ye karşı olumsuz bir eylem gerçekleşse sağa sola bakmadan bunu yapanlara ağzının payını verirdi. O, bu yönüyle Türk Dünyasının dertlerinin tercümanıydı. Düşmanlarımızı düşman, dostlarımızı dost bilendi. “Türkiye'nin ayağına atılan taş, bizim başımıza değer.” sözü onun ülkemize olan aşkını ve muhabbetini anlatmaya yeter sanırım.

48 gibi genç bir yaşta Rahmet-i Rahman'a kavuşan Ganire Paşayeva ile birçok yerde yolumuz kesişti. Önce Nevşehir'de şiir yarışmasında birincilik ödülü kazandığım törende ve şiir şöleninde ödülümü kendisinin elinden alma şerefine nail olmuştum. Burada törene ve şölene katılanları heyecanlandıran ve coşturan enfes bir konuşma yapmıştı. Hepimizin tüyleri tabir caizse diken diken olmuştu. Dakikalarca ayakta alkışlanmıştı. Yine ödül aldığım bir başka törende, bu sefer Ege'nin incisi Denizli'de Yaren Şiir Şöleni'nde karşılaşmıştım kendisiyle. Aynı havayı teneffüs etmiştik. Aynı masada yemek yemiştik.

           

Ganire Paşayeva kadim Türk coğrafyasının her yerine gider, soydaşlarını yalnız ve mahzun bırakmazdı. O, sanki Azerbaycan'ın değil, bütün Türk Dünyasının milletvekiliydi.         

İyi ve naif  insanlar tez göçüyor bu hoyrat dünyadan. İyi insanlar az yaşıyor ne yazık ki. Yaşar Kemal'in deyimliyle "O güzel insanlar o güzel atlara binip çekip gittiler. Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık." maalesef... Paşayeva şayet bu kadar genç bir yaşta vefat etmeseydi kim bilir Türk Dünyasına ne çok hizmet edecekti. Merhumeye Allah’tan rahmet; ailesine, sevenlerine ve kardeş Azerbaycan halkına başsağlığı ve sabır diliyorum.