Havaların ısınmasıyla birlikte memlekette hareketlilik başlıyor. Her alanda gözlenen bu hareketlilik, özellikle siyasette dikkat çekiyor. Bu hareketliliği özellikle merkezden yerele doğru daha belirgin şekilde görmemiz mümkün. Ana muhalefet partisi CHP’nin cumhurbaşkanlığı seçim startını vermesiyle başlayan bir süreç ve Ekrem İmamoğlu ile ilgili gelişen olaylar neredeyse iki aydır kesintisiz haber programlarında yer alıyor.

Orta Doğu’nun tam göbeğinde komşularımızda yaşanan gelişmeler; Suriye, Irak, İran ve özellikle Gazze’deki katliam Türkiye’nin sürekli gündeminde. Şimdi de Pakistan ile Hindistan savaşı yine dikkatle takip ediliyor. Dış politikada ve çevremizde yaşanan gelişmeler bir yana, iç piyasada yaşananlar ve özellikle “Barış süreci” ülkemizde dinamikleri değiştireceği gibi bölgede istikrarı ve ilişkileri de etkileyecektir.

Yerele, Trabzon’a bakacak olursak bu hareketliliğin bölgemizde de sürdüğünü görebiliriz. Yılbaşından bu yana Trabzon’a; Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan,İyi Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan ve son olarak geçtiğimiz hafta Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu ziyarette bulunup çeşitli programlara katıldılar.

Genel başkanların yanında başkan yardımcıları, bakanlar ve diğer kurmayları da tek tek yazmıyorum fakat onlar da Trabzon’da program yapanlar arasında yer aldı. Diğer illerle kıyaslandığında Trabzon her zaman siyasilerin sığındığı limandır diyebiliriz. Özellikle sevgili Bakanımız Abdulkadir Uraloğlu, Trabzon’u hiç boş bırakmayanlardan.

Hem iktidar hem de muhalefet kanadının Trabzon’u böylesi yakın markaja almasının sebeplerini buradan yazmaya çalışsam sayfalar yetmez. Osmanlı’dan günümüze uzanan süreçte Trabzon, her daim temsil gücünü elinde bulunduran illerden olmuştur. Son dönemde bu gücü çoğunlukla elinde tutan Ak Parti, son seçimle birlikte bu gücü muhalefetle paylaşmak durumunda kalmış ve muhalefete de artık söz hakkı doğmuştur.

Son seçimlerin ardından Ak Partinin yerelde kaybettiği gücü tekrar kazanabilmesi için özellikle Trabzon’da çok çalışması gerekiyor. Ak Parti, kendi öz değerlerinden uzaklaştıkça ve parti için bedel ödeyen isimleri dışarıda bıraktıkça, mevcut şartlarda bu işin zor olacağı tabanın da sıkça dilinde.

Her alanda sahada aktif olanların, davası için her türlü mücadele edenlerin, gündemi takip etmekten çok gündemi belirleyenlerin yerini; kuruluş ruhundan ve kendi tabanından uzak, heyecansız, keyif ruhunu tercih edenlerin aldığını Ak Parti seçmeni zaman zaman sosyal medya ve çeşitli platformlarda dile getiriyor.

Yaz sonuna doğru muhalefetin erken seçim için her türlü manevrayı yapacağı şimdiden konuşuluyor. Öz eleştiri yapmak gerekirse; Ak Parti Trabzon’da önce kendi tabanına küsenlere yönelmelidir. Kıymet bilmeli, emek verenlere değer vermelidir. Emek vermeyenlere koltuk, davası uğruna dertlenmeyenlere itibar verilirse, dertli olmayan heyecan taşımaz, heyecanı olmayanın da ruhu olmaz. Benimkisi sadece yerelden bir bakış. Allah memleketimizi feraha daha güzel günlere kavuştursun.

Sözlerime son verirken, vicdanı ve imkânı olanlar için her yazımda hatırlatıyorum, deprem ve deprem bölgesindekileri ne olur unutmayın, her daim hatırlayın. Gazze’de soykırım var, unutma, unutturma! Sağlıcakla kalın.