Bazı dostlarımız, önemli günlere karşı… Haksız da sayılmazlar. Özellikle varlığımızı borçlu olduğumuz annelerimizi bir günle sınırlandırmak da neyin nesiymiş? “Bize her gün GÜN…” Konu tartışmaya açık ve herkesin uygulaması farklı olabilir.

70 yıldır kutluyoruz “Anneler Günü”nü…

93 Harbi esnasında Rus işgaline karşı direnişin simgesi haline gelen kahramanı…

Nene Hatun’u, ömrünün son günlerinde...

1955’te “Yılın Annesi” seçmişiz.

***

Anneler, Anneler Günü için çok güzel şiirler yazıldı, yazılacak.

Ben, İbrahim Alaettin Gövsa’nın “Anne Sevgisi”ni çok severim.

Bir annenin iki yavrusu varmış

En küçüğü beş yaşında kadarmış

Bir gün anne küçüğünü severken

Çocuk demiş: -Güzel anne, seni ben

Ne kadar çok severim bilmezsin

Belki beni sen o kadar sevmezsin

-Neden, oğlum

-Çünkü yavrun ikidir

Senin gönlün iki aşk ile çarpar

Benim yalnız bir sevgili annem var

***

Annesi yaşayanlar ne kadar şanslı?

Kim bilir ne planlar yapmışlardır, sürprizler?

Anneler bekler çünkü…

Ne zahmet ettiniz” deseler de…

Telefon etseydiniz de mutlu olurdum…”

Onca işiniz gücünüz arasında…”

Daha neler neler?

Gözyaşları eşliğinde içilen kahveler çaylar…

El öpmeler, sarılmalar, lafı uzatmalar…

Sesimiz titreyerek “seni seviyorum anne” faslına gelebilmek içindir tüm bunlar.

***

2025 “Aile Yılı” olarak ilan edilmişken…

“Anne Yılı” yani...

Diğerlerinden bir farkı olmalı.

Salonlar, açık alanlar, ekranlar, sosyal medya annelerle evlatlarla dolup taşmalı.

Belki de anneler için yeni yeni sürprizler açıklanabilir!

Bekleyelim görelim.

***

Sıra geldi annesi olmayanlara…

Çok çok uzaklarda nasıl anacaklar dünyanın en anlamlı gününü?

Aslında “Anneler Günü” annesi olmayanlar için…

Bir vicdan muhasebesi yapmamıza da vesile oluyor.

Mezarına uğramak, dua okumak, “anne, ben geldim” diye fısıldamak…

Bence yapabileceğimiz tek şey ağlamak çünkü elimizden başka ne gelebilir ki?

Varken saygı duyanlara, yokken hatırlayanlara selam olsun.

Tüm annelere, anne gibi davrananlara, anne adaylarına saygılarımla…