Bazı şehirler vardır; taşında tarih, sokağında hikâye, insanında anlatacak bir film saklıdır.
Her bir metrekaresine sanatçı düşen Trabzon da işte bu şehirlerden biridir.
Yüzyıllardır ticaretin, kültürün ve mücadelenin kesiştiği bu kadim kent, şimdi o biriktirdiği hikâyeleri beyaz perdeye taşımanın eşiğinde.
24-28 Aralık tarihleri arasında ilk kez düzenlenecek Trabzon Film Festivali, yalnızca bir kültür-sanat etkinliği değil; aynı zamanda bir iddianın ilanıdır.
“Bu şehir sadece betonla değil, sanatla da büyür” diyenlerin attığı önemli bir adımdır.
Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç’in öncülüğünde, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, Valiliğin ve Sinema Genel Müdürlüğü’nün katkılarıyla hayata geçen bu festival, Trabzon’un ruhuna yakışan bir başlangıç vaat ediyor.
Sporda, ticarette, kültürde, sanatta, eğitimde, siyasette, gastronomide olduğu gibi şimdi de Trabzon Film Festivali başlatılıyor.
Geleneksel hale getirilecek bu festival ateşini yine bu şehrin sevilen Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç yaktı.
Evet Trabzon Film Festivalinin belgesel ve kısa film odaklı olması tesadüf değil.
Çünkü Trabzon’un kendisi de bir belgesel aslında…
Dağlarıyla, deniziyle, göçleriyle, mücadeleleriyle, kayıpları ve umutlarıyla anlatılmayı bekleyen bir hikâye.
Bu toprakların sesi çoğu zaman kısa ama derindir; tıpkı iyi bir kısa film gibi.
“Altın Taka” ödülünün ismi bile başlı başına bir hafıza çağrısı.
İstiklal Madalyası sürecindeki fedakârlıkları hatırlatan bu isim, sinemanın sadece estetik değil, aynı zamanda vefa ve bilinç işi olduğunu da fısıldıyor bize.
Sinema, geçmişle bugün arasında kurulan en güçlü köprülerden biridir.
Festivalin belki de en kıymetli yanı, çocuklara ve gençlere dokunma hedefidir.
Köylerden başlayarak öğrencilerin sinemayla buluşturulması, ücretsiz gösterimler, söyleşiler bir festival ateşinin yakılmasıdır.
Bunlar bir şehre kalıcı kültür bırakmanın en sahici yollarıdır.
Bugün bir çocuğun izlediği film, yarın bu kentin anlatıcısını doğurabilir.
Hülya Koçyiğit ve Hüseyin Avni Danyal gibi Türk sinemasının iki önemli ismine verilecek onur ödülleri ise festivalin daha ilk yılında çıtasını nerede konumlandırmak istediğini açıkça gösteriyor.
Trabzonlu sanatçılar Erol Günaydın, Tanju Gürsu ve Hayati Hamzaoğlu’nun jüri özel ödülüne layık görüldüğü festival Trabzon için çok önem arz ediyor.
Adana Altın Koza, Antalya, Altın Portakal film festivalleri ne ise Altın Taka Film festivali de öyle olacak.
Bu, “biz bu işi ciddiye alıyoruz” demenin en net ifadesidir.
Trabzon’un sinemayla ilişkisi yeni değil; kökleri 19. yüzyıla uzanıyor.
Ancak her geleneğin zaman zaman yeniden hatırlanmaya, yeniden canlandırılmaya ihtiyacı vardır. Trabzon Film Festivali, tam da bunu yapıyor.
Eğer bu festival sahiplenilir, gelenekselleştirilir ve her yıl biraz daha büyütülürse; Trabzon yalnızca izleyen değil, üreten bir sinema kenti haline gelir.
Ve o zaman Karadeniz’in dalgaları, yalnızca kıyıya değil, beyaz perdeye de vuracak.
Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç’i bir kez daha tebrik ediyorum.
Trabzon denince her yerde vardır ve olmalı.
Evet, perde açılıyor…
Şimdi söz, bu şehrin hikâyesinde.