Hazırlıklar başladı. Lig yaklaşıyor... Trabzonspor adeta uçağa yetişmeye çalışan yolcu gibi: pasaport kontrolünde bekliyor. Panik var ama işe yarar hareket yok. Niyet çok ama icraat eksik.
Yaz başında teknik heyet, başkandan aldığı gazla net konuştu: “Erken bitireceğiz.” Başkan, yönetim, transfer ekibi hepsinde aynı nakarat vardı: “Geç kalmayacağız.”
Fakat takvimler bugünü gösteriyor, Fatih Tekke hala ısrarlı birden mevkiye çok acil takviyelerden bahsediyor... Hem de Başkan’ın çalıştığının altını çizerek, lige başlayacağı oyunculara söylediğini vurgulayarak...
Bu bir strateji mi, yoksa yönetememenin makyajı mı? Göreceğiz..
Oysa “almayacağız” deseler farklı... “Alacağız” deyip, alamamak daha kötü... Unutmayalım… Geç kalınan her gün, rakiplerin daha da gerisine düşmektir. Tabii yukarıdakilerin!...
Bu lig sabırsızdır, puan farkı Eylül’de değil, Temmuz’da başlar. Özellikle Trabzonspor gibi ekonomik kaynakları sınırlı, sportif hedefleri büyük bir kulüp için zaman, nakit kadar değerlidir.
Bordo Mavili ekip, şampiyon olduğu sezonun temelini sezon başlamadan aylar önce attı. Öyle “son gün bombası”yla değil. Planla, erken hamleyle, kararlılıkla. Şimdi oyuncu izleme değil, oyuncu kaçırma devri yaşanıyor. Gideni yerine koyamayan, geleni hazır bulamayan bir yapı var karşımızda.
Milletin dediğine bakmıyoruz.. Kimse transfer sihirbazı değil. Elbette bazı dosyalar uzar. Ama ısrarla aynı sorunu sürekli yaşamak, sadece planlama hatasından değil, sistem zaafından kaynaklanır.
Trabzonspor bir camiadan fazlasıdır. Karadeniz’in gururu, Anadolu’nun bayrak taşıyıcısıdır. Bu büyüklük sadece mazide kalır, tribünler yalnızca nostaljiyle dolarsa, bugünü yönetemeyenler yarını da kaybeder. Yönetim, “sakin olun” demesin. Camia zaten sabrın kitabını yazdı. Şimdi beklediği, laf değil aksiyon.
Bazen bir transfer, sadece futbolcuyu değil, umudu da taşır. Trabzonspor’un ihtiyacı olan aslında budur... O umut, bir an önce imza masasında somutlaşmalıdır.
Çünkü saat ilerliyor. Rakipler sahada ısınıyor.
Trabzonspor hâlâ otobüsten inemedi.