Şu Trabzonspor'un para politikasına hayranım! Yönetim yaşı geçkin futbolculara kesenin ağzını sonuna kadar açmış. Keseye el atan cukkayı doldurup ecnebi memleketlerde çatır çatır yiyor. Bize de kala kala kocaman hayal kırıklığı kalıyor. Bruno Peres, Gervinho ve Marek Hamşik transferlerinde yapılan hatalar zincirine Kasımpaşa'dan alınan Fode Koita ile yeni bir halka eklendi. İmza parası ile birlikte 1.5 milyon Euro, 3 yılla çarpılınca 4.5 milyon euro ediyor. Oooo yağma Hasan'ın böreği. Bu talan düzeni karşısında başkan Ağaoğlu spekülasyonlara cevaben 'Koita'ya fazla para vermedik' demek zorunda kaldı.

Temcit pilavı gibi ısıtıp, ısıtıp servis ettiğimiz 'Trabzonspor'un geleceği altyapıda, oraya yatırım yapın' telkinlerimiz kulak arkası edildi. Musluklardan oluk, oluk para akıtılan yabancı futbolcular sırça köşklerde el bebek gül bebek yaşatılırken Trabzon futbolunun gerçek neferleri olan amatör futbolculara reva görülen pay ve yapılan üvey evlat muamelesi düşündürücü. Trabzon Amatör Küme’de yetişen oyunculara TFF'nin yetiştirme bedeli olarak belirlediği rakam sadece 15 bin lira. Ama Trabzonspor özveri timsali bu oyuncuları amatörden aldığında bedeli yarıya yani 7,5 bin liraya indiriyor.

Yabancıyla kıyaslama yaparsak devede kulak. Öz evlatlarına karşı ketum davranıp elini korkak alıştıran yönetim el oğluna fersah fersah derya deniz... Üstelik bu kulüplerle altyapıdan sorumlu yönetici değil de kulübün maaşlı çalışanı muhatap oluyor. Ondan sonra da kendimizi sorguluyoruz, 'Trabzon amatöründen neden futbolcu çıkmıyor diye... Cevabı gayet açık değil mi? Umarım dört yanlış bir doğruyu götürmez. Yoksa yandı gülüm keten helva.

Nükteleriyle meşhur Nasreddin Hoca ile bitirelim... Yazın sıcak günlerinden biriymiş. Nasreddin Hoca'yı bir ziyafete davet etmişler. Sofraya gelen lezzetli yemekler yenilmiş. Sıra buzlu hoşafa gelmiş. Ev sahibi, önüne konan kepçe gibi büyük bir kaşıkla hoşafı içmeye başlamış. Hoşaftan her alışta: – Oh! Aman, yandım, öldüm, diyormuş. Hoca ise elindeki küçük kaşıkla hoşaftan bir tat alamıyormuş. Sağa bakmış, sola bakmış; olmamış. Nihayet dayanamayarak ev sahibine: – Aman Efendi, demiş. Elinizdeki kepçeyi bana lütfediniz de bir kere de ben yanıp öleyim!

MEDİCAL PARK YERİNE AVNİ AKER YAZILMALI

Yıkılan bir stat değil, yıkılan bir tarihtir. Bakın futbolun doğduğu yer İngiltere’ye... Her semtin kendi stadı vardır ve bir asrı geçmiş, halde faal durumdalar. Zira her stadın bir ruhu, her stadın bir tarihi vardır. Yani yıkamazsınız, daha doğrusu yıktırtmazlar. Trabzonspor olarak bizim yaşadığımız tam bir trajedidir. Türkiye'de futbol devrimi yapmış bir kulüp, yönetici, futbolcu, taraftarıyla bütünleşmiş ve Avni Aker denilen mabedinde ortak büyük başarılara imza koymuştur.

Bugün bu futbol kutsalımız Avni Aker maalesef yıkıldı ve yerine denizi doldurarak inşa edilen ruhsuz bir tesis ve bir stat inşa edildi. Bu tesisin adını Şenol Güneş Kompleksi, stadın adını da Medikal Park olarak koydular. Avni Aker ismini stattan kaldırarak geçmişin başarılarına da reset atılmıştır. Zira tescilli 6 ve tescil edilmeyen bir şampiyonluk bu statta kazanıldı.

Bunun yanı sıra Avrupa kupalarında Hüseyin Avni Aker Stadı'nda ilk maçını Trabzonspor 1976-1977 sezonunda Şampiyon Kulüpler Kupası'nda İzlanda'nın Akranes takımı ile oynadı ve karşılaşmadan 3-2 galip ayrıldı 1976-1977 sezonunda İngiltere'nin Liverpool, 1983-1984 sezonunda İtalya'nın Inter, 1990-1991 sezonunda İspanya'nın Barcelona ve 1994-1995 sezonunda İngiltere'nin Aston Villa takımını Hüseyin Avni Aker Stadı'nda 1-0'lık sonuçlarla yenmeyi başardı. Fransa'nın Olympique Marsilya takımı karşısındaki 4-1'lik galibiyet de bu stattaki unutulmaz maçlar içerisinde yerini aldı.

Reset atılan Avni Aker ismini tekrar geri istiyoruz. Eski Başkan Muharrem Usta zamanında Akyazı Stadı’nın isimi çok düşük bir miktarla onun sahibi olduğu hastanenin ismi verilmiş. Bu isim Akyazı Şenol Güneş Kompleksi’ndeki Stat’tan kaldırılıp yerine bir an önce Hüseyin Avni Aker ismi konulmalıdır. Trabzonspor yönetimi ivedilikle Hüseyin Avni Aker ismini hayata geçirmelidir.

Bugün bu şampiyonlukların güncellenmesi için yeniden Avni Aker ismine ihtiyaç vardır. Bu isimle şampiyonluklar et ile tırnak gibidir, birbirinden ayrılamaz. Şayet, geçmişe saygımız varsa ve geleceğe güven duymak istiyorsak... Her şeyden önemlisi, şampiyonlukların yaşandığı o muhteşem yılları coşkuyla yeniden yaşamak istiyorsak Hüseyin Avni Aker’i geri getirmeliyiz. Bu bir görev değil zorunluluktur.

AHMET METİN GENÇ’TE YÜREK VAR

Trabzonspor’un 2010-2011 sezonunda şampiyon olduğunu bütün dünya biliyor. CAS, UEFA, AİHM, İsviçre Yerel Mahkemeleri, bu kararları onaylamış. Hatta UEFA kendi sitesinde başta Fenerbahçe, Beşiktaş, Sivas, Eskişehir’i şike yapan kulüpler olarak ilan etmiş. Ne yazık ki FETÖ bahanesiyle bizim hukuk da üç maymunu oynayanlar şike yokmuş gibi davranıyor. Şikeci Başkan Aziz Yıldırım demedi mi? “Şike yaptımsa Fenerbahçe için yaptım” bu itiraf bile her şeyi belgeliyor.

Ancak sadece hukukta değil Trabzonspor’da da üç maymunu oynayanlar var. Ağzını açmaya korkan siyasetçiler, Trabzonspor’ un haklarını savunmayan kulüp başkanları, sadece fotoğraf çektiren sivil toplum kuruluşları kimi ararsan kendi içimizdeki İrlandalılar olarak bulabiliriz.

Bir tek kişi hariç! Adı Ahmet Metin Genç… Ortahisar Belediye Başkanı. İktidar partisine ait bir Belediye Başkanı olmasına rağmen, korkmadan, çekinmeden, inandığı doğrulardan vazgeçmeden, her yerde her zeminde ‘Trabzonspor Şampiyon’, ‘Şikeci Fenerbahçe’, ‘hakkımızı yediler’ diye bağırıyor. Yürekli, cesur, gerçek Trabzonsporlu olarak. Tabi mağdur siyaset üstü bir şekilde, Trabzonsporluların gönlünde de taht kuruyor. İşte karşılıksız sevginin, menfaatini ve geleceğini düşünmeden hak aramanın adresi haline gelen Ahmet Metin Genç gibi duruş sergilense idi, üç maymunu oynayan hukuksuzluklar ile Trabzonspor hakkını kimse gasp edemezdi.

OTELİ PİRELER BASTI

1991-92 yılında Trabzon Birinci Amatör Küme’de fırtınalar estiren ve şampiyon olan Kurtuluşspor’un şu anda sadece ismi var. O zamanki renkleri olan Mavi-Beyazlılar Trabzon ilini Türkiye Amatör Futbol Şampiyonası için Ordu’ya grup maçları için gidilmiş olup konaklamak için merkezde Ordu Palas diye bir otele yerleşti.

Gece saat 00.00 sularında misafirimiz olarak Ordu’ya kafile ile gelen o zamanlar Trabzonspor alt yapı sorumlu Teknik Direktörü Sadi Tekelioğlu sessizliği bozarak kaçın diye bağırmaya başlayınca sesi duyan sporcular kapıları açıp ne oluyor derken Sadi Hoca tekrar bağırdı kaçın oteli pireler bastı diyerek kafilede bulunan herkes çil yavrusu gibi otelden kahkalar atarak kaçmaya başladılar.

ABDULLAH HOCAMA GÜVENİM SONSUZ

Hepinize merhaba arkadaşlar. Ben Efe Kaan ÖZTÜRK. 14 yaşındayım. Ben bir Trabzonspor hayranı olarak her hafta sizlere burada fikirlerimi anlatmaya çalışacağım. Bu sene elbette ki Trabzonspor’umuz şampiyon olmasını çok istedim ancak başaramadık. İnşallah seneye şampiyon olacağız ve Trabzon şehrini toza dumana katacağız. Hamşik transferinin Trabzonspor’umuz için önemli bir oyuncu olacağını düşünüyorum. İyi işler başaracağına inanıyorum. Hamşik ile takımımıza yeni katılacak diğer oyuncuların da iyi işler çıkaracağına inanıyorum. Abdullah Hocamıza da güvenim sonsuz. Her Trabzonsporlu taraftarlarında Abdullah hocaya bu sene güvenmelerini istiyorum. Trabzonspor’daki bütün oyunculara yürekten başarılar diliyorum. Seneye inşallah şampiyonluk kupasını biz kaldıracağız. Sevgi ve saygılarımla Efe Kaan Öztürk.

SANTA DAĞ BİSİKLET ETKİNLİĞİ

Trabzon Büyükşehir Belediyesinin destekleriyle Arsin Belediyesi tarafından ilk kez düzenlenen Santa Dağ Bisiklet Etkinliği gerçekleştirildi. Trabzon, İzmir, Ordu, Giresun, Malatya hatta ilimizde misafir bulunan Katar’lı sporcularında katılımı ile Arsin Yanbolu’dan startı verilen 22 km’lik zorlu parkur başarıyla tamamlandı.

Trabzon’un farklı spor disiplinleriyle etkinlikler düzenlemesi spor kenti olma özelliği açısından çok önemlidir. Özellikle bu etkinlikler de Büyükşehir Belediyesi’nin destekleri, değişen spor politikalarının yeri ve önemi büyüktür.

Santa her daim Turizm’deki yerini korumaktadır. Onun Spor etkinliği ile öne çıkarılması, tanıtılması açısından önemli bir kazanım olmuştur. Her ne kadar Gümüşhane ili sınırları içerisinde olsa bile iki kentin işbirliğinde dünya turizminde yerini alması sağlanmalıdır.

Arsin Belediye Başkanı Muhammet Sait Gürsoy ilçesinde spora önem veren sporu öne çıkaran çalışmaları sürdürmektedir. Bu diğer ilçe belediye başkanları tarafından da örnek alınabilir. Trabzon spor etkinliğinde sadece merkezde değil ilçelerle bir bütün içerisinde bunu ele almalıdır. Bu çalışmaları yapan ilçelere Büyükşehir Belediyesi her zaman destek vermektedir. Bu şans iyi değerlendirilmelidir.

Trabzon pandemi sonrasında spor turizmine ihtiyacı vardır. Ulusal ve Uluslararasında yapılan spor organizasyonları bu manada çok önemlidir. Federasyonlar ile işbirliği yapılmalı onların şampiyonalarının ilimize alınması sağlanmalıdır. Dağ Bisiklet etkinliğinde emeği geçenleri alkışlıyoruz.

ALACAKLIYKEN BORÇLU DURUMA DÜŞEN ADAM KIBLEYİ DEĞİŞTİRDİ

Yenimahalle’de bulunan Öztürk Yapı Denetim’in bahçesindeki kamelyadaki sohbetlerde doyumsuz anlar yaşanıyor. Trabzonspor’un eski teknik direktörlerinden Sadi Tekelioğlu, 1461 Soğuksuspor Başkanı ve iş insanı Coşkun Öztürk, Öztürk Yapı Denetim Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Öztürk ve dostları yine bir akşamüstü kamelyada bir araya geldi. Uzun yaz günleri gibi sohbetler de uzayıp giderken konu bir ara ‘öyle insanlar vardır ki ne eder bir yolunu bulur borçluyken alacaklı duruma geçer’ sohbetine dönmüştü.

Konu üzerine Trabzon Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Dairesi Başkanlığı çalışanlarından gazeteci arkadaşımız Muhammet Öztürk konuyla alakalı müthiş bir yaşanmış hikaye anlattı. Öztürk’ün anlattığına göre Akçaabat Akpınar (Ozaysa) Mahallesi’nden bir kişi komşu köy olan Kirazlık (Vara) Mahallesi’nden bir vatandaştan epey sayıda koyun alır. Koyunların bir kısmının parasını öder ve geriye kalanı için senet yapar. Senedin günü gelince alacaklı kişi senedi yanına alır ve parasını tahsil etmek için borçlunun yanına gider. Koyunları alan kişi, ‘Benim sana borcum yok ki senin bana borcun var’ der. Koyunların sahibi borçlu kişinin kendisine şaka yaptığını zanneder, oysa ki senede göre durum gerçektir. Koyunları alan kişi senedi öyle bir ayarlamış ki hem koyunları almış hem de adamı kendine borçlu çıkarmış. Bunun üzerine gerçek alacaklı kişi senedi hemen oracıkta çabucak yırtıp atarak acı içinde köyüne döner. Koyunların sahibi dini bütün bir kişiymiş. Kıbleye değil de tam tersi istikamete doğru namaz kıldığını gören komşuları, ‘Kıbleye doğru kılsana niçin tersi istikamette kılıyorsun şaşırdın mı?’ der. Durumu komşularına anlatan vatandaş, ‘Şimdi bizim kıblemiz Ozaysa’ya doğru. Her namaza durduğumda aklıma koyunlarım geliyor. O nedenle ben de kıbleyi değiştirdim. Ne yani namazı mı bırakayım’ der.