Türkiye’de seçim kazanma stratejisi ekonominin iyi gitmesine de bağlıdır.

Hali hazırda ufukta bir genel seçim görülüyor, 2023 ve gelecek 5 yılı belirleyecek Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimi, ardından belediye başkanlıkları.

2023 yılını hedef gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan en az bir dönem daha devam etmek istiyor. O yüzden geçtiğimiz gün belediye başkanlarını topladı ve onlara hitap etti.

Muhalefette de ciddi bir hareketlilik var, parti liderleri il ve esnaf ziyaretlerine devam ediyor.

2023’e giden yolda halkın tercihini cebine giren ve cebinden çıkan paranın dengesi belirleyecek.

Bunun yanında Türkiye’nin küresel planda yaşadığı saldırılar, ülkenin yalnız bırakılma hedefleri de seçmenin takibinde olacaktır.

Dünya tarihinin en önemli kriziyle yüz yüzeyiz, bu kriz ortamında seçime gideceğiz.

Böyle bir süreçte bir yıl, iki yılda bu tamiri yapmak hiç kolay değil.

Türkiye her şeye rağmen ayakta kalıyor, aşılama oranımız 18 yaşa kadar indi.

Her vatandaşımız aşısı vurulsunda da bu beladan kurtulalım.

Salgında bir çok devlet zorlanırken Türkiye yine de bir çok Avrupa ülkesine göre pozitif noktada kalmayı başardı.

Türkiye büyüyen bir ekonomi, cari açığı var, doğalgazı, petrolü, katma değeri yüksek ürünleri fazla yok.

Son 20 yılda ihracat 200 milyar dolara gelse de ithalat kaynaklı cari açık nedeniyle döviz açığımız her zaman olacaktır.

Gün be gün keşifler yapılıyor, Karadeniz ve Akdeniz’deki doğalgaz araştırmaları, Doğu’da altın ve petrol sahaları gelecek için umutlanmamızı sağlıyor.

Bunun yanında Türkiye’nin merkezinde Çin’in olduğu yeni dünya düzeninde üstlendiği roller var.

Cumhurbaşkanı Erdoğan en son NATO Zirvesi’nde Avrupalı liderle buluştu, Biden ile görüştü ve ABD ile ilişkilerde yeni bir sayfa açılmasına ilişkin adımlar atılacağı vurgusunda bulundu.

Bu noktada Türkiye’nin Afganistan’da daha önemli rol alacağını varsayabiliriz.

Dünya devletleri Türkiye’nin küresel planda masada elini zayıflatmak için her şeyi yapıyor, ekranlarda gülen yüzlerin perde arkasında şeytani plan çevirdikleri su götürmez bir gerçektir.

Haliyle istedikleri ekonomik olarak bitkisel hayata girmeyen ama her sözü dinleyen bir Türkiye Batı için geçmişte olduğu gibi ideal bir Türkiye hayalidir!

Pandemi süreci ekonomide yaralar açtı; Türkiye 2023 seçimine ekonomisindeki bu sancılarla girmiş olacak.

AK Parti 2002’de tek başına iktidara gelirken ülke develüasyonu yaşamıştı.

Önümüz yaz, Rusya Türkiye’ye olan uçuş yasağını kaldırdı, turizmde bir hareketlilik bekleniyor, tabi geçen yıllarda(2019) olan 35 milyar dolar gibi bir gelir zor.

Çin ile ticarette 6 milyar dolarlık swap anlaşmaları oldu.4 ülke ile daha yeni anlaşmalar bekleniyor.

Muhalefet ekonomideki gerilemeyi odak noktaya alıp bir seçim stratejisi çizecekken Cumhur ittifakı da 2 yıllık sürede açık bıraktığı yerleri tedavi yollarına yönelecek.

Anayasa Mahkemesi HDP’nin kapatılma davasına ilişkin iddianameyi de kabul etti. HDP konusunda yaşanacak gelişmeler de seçmen tercihini belirleyecek etkenler arasında yer alacak.

AK Parti seçimlerde İstanbul’un belirleyici olduğunu biliyor. Kanal İstanbul’un temelinin atılması ve geçmişte Avrsaya geçişi, Boğazın altından raylı sistem 3. köprü,  Osmangazi köprüsü, Kuzey Marmara otoyolu gibi projeleri de öne çıkararak, millet ittifakından yerel seçimin rövanşını almak istiyor.

Fakat millet ittifakına destek verenlerin önemli bir kesiminin hangi hizmeti verirsen ver, tavrını değiştirmeyen, esnemeyen bir seçmen kitlesi oluşturduğu da bilinmeli.