Ligde art arda alınan bir yenilgi ve üç beraberlikle son dört maçtır kazanamayan Trabzonspor Ziraat Türkiye Kupası Çeyrek Final ilk maçında Kayserispor’u Cornelius’un golüyle 1-0 mağlup ederek finale kalma yolunda önemli bir avantaj yakaladı.
Beşiktaş ve Fenerbahçe’yi evlerinde mağlup ederek eleyen Kayserispor karşısında alınan bu sonucu elbette küçümsemiyor ve önemli buluyoruz ama; Trabzonspor’un futbolunda son 4 maçta yaşanan düşüşün devam ettiğini görmekte, ‘Nisan’a kalmadan şampiyonluk turunu atarız’ diyen beni bile tedirgin etmeye başladı!..
Cuma günü oynanan lig maçında 40 bin, üç gün sonraki kupa maçında da 30 bin kişiyle tribünleri dolduracak kadar takımlarına aşık Bordo-Mavili taraftarların büyük bir çoğunluğunun da aynı endişeyi taşıdığını görüyorum.
Hele 1996 ve 2011 şokunu yaşamış olanların tedirginliği ise anlatılır gibi değil..
Buna da yolda ,izde yolumuzu kesip sürekli sorular soran taraftarın yüzlerinden okumak mümkün..
‘Korkmayın, bişe olmaz’ diyoruz ama, yavaş yavaş biz de endişelenmiyor değiliz.
Gerçekten merak ediyor insan..
Kısa bir süre önce oynadığı futbolla herkesin taktirini kazanan , Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’a bile ‘En iyi futbolu Trabzonspor oynuyor ve şampiyonluğu hak ediyor’ dedirten Trabzonspor’a ne oldu?
Şampiyonluk stresi diyeceğim ama diyemiyorum.
Diyemiyorum çünkü sahadaki 11’in 8 i feleğin çemberinden geçmiş yabancı..
Kalendeki Uğurcan Milli takımın değişmezi, yani her türlü zor maça alışkın..
Yani bir Doukhan ile Abdülkadir Ömür ya da ara sıra oynayan Hüseyin ile Ahmetcan mı sebep oluyor bu strese?
Bence mümkün değil..
O zaman diyoruz; acaba bizim bilmediğimiz başka şeyler mi var?
VARSA Baltalar
gömülmeli
Kuruluş günlerine 12-13 yaşında bir çocuk olarak tanıklık ettiğimiz..
Kırmızı –Beyaz formalısı da dahil ilk maçını izleyip, Sarı Mehmet’in Adana Demirspor’a attığı ilkinden, Cornelmius’un Kayserispor filelerine gönderdiği son gole kadar neredeyse tamamını izlemiş biri olarak biliyorum ki Trabzonspor’da iç çekişmeler hiç ama hiç eksik olmamıştır.
Yaşayan gerçek efsane Şamil Ekinci başkandan, Mehmet Ali Yılmaz, Sadri Şener, Faruk Özak, aklınıza gelecek hepsinin döneminde bu çekişmeler hep yaşanmıştır.
Bir kaç örmek verecek olursak, 1975-76’da yaşanan ilk şampiyonlukta sezona Şükrü Ersoy’un teknik direktörlüğünde başlayan Trabzonspor’da işler iyi gittiği halde 13. Haftada başkan Ekinci’nin muhalefetine rağmen Ahmet Suat Özyazıcı göreve getirilmiş, takımı iki sezon üst üste şampiyon yaparak Türk futbolunda bir devrim gerçekleştiren Özyazıcı bile üçüncü sezonda sadece bir puan farkla ikinci oldu diye ‘başarısız oldu’ saçmalığıyla ayrılmak zorunda bırakılmıştır.
Yerine gelen Özkan Sümer ise aynı akıbetten kurtulamamıştır.
Elindeki çok kısıtlı kadroya rağmen Trabzonspor’a üçüncü lig şampiyonluğunu kazandıran Sümer’de görevden alındığını hasta yatağında öğrenmiştir.
Eskilerden örnek verdik ancak bu durum bütün yönetimler, bütün teknik adamlar döneminde yaşanmıştır.
Şimdi geleceğimiz nokta şu:
Acaba Trabzonspor’da yönetim bazında sahaya da yansıyan bizim bilmediğimiz bir şeyler mi oluyor?
Özellikle de Asbaşkan Ertuğrul Doğan’ın hevesini kıran bazı niyetler mi var?
Elbette böyledir demiyoruz ancak her ihtimali de irdeleyecek durumdayız.
Çünkü işi buraya kadar getirmiş bu Trabzonspor’un yaşadığı düşüş bu kadar uzun sürmemeliydi.
Ve de bu sezon da bir kazaya uğranırsa bunun yıkımı hem takım hem de bu insanlar için öyle büyük olur ki, ortada ne Trabzonspor kalır, ne taraftar..
Ne de Trabzon’da futbol..
Bu yüzden varsa eğer böyle bir durum, savaş baltaları gömülmeli, sezon sonu beklenmeli..
Hele bir şampiyon olalım, o zaman kemin eteğinde ne kadar taş varsa döksün rahatlasın..
Şimdi, ‘Kan içip kızılcık şerbeti’ diyeceğimiz günlerden geçiyoruz..
Bizler bile kritiklerimizde 10 şey görüp birini yazıyoruz..
Pişmiş aşa su katanlardan olmamak için..
Öyle ki,; sakatlıktan kurtulduğu ender zamanlarda kulübede oturmaktan başka bir iş yapmayan Kotita’nın Trabzonspor’un bu duruma gelmesinde herkesten çok katkısı bulunan Uğurcan’dan 3 misli fazla para kazanmasını..
Madem hiç düşünülmeyecekti Yunus Mallı’nın niye bu kadar para verilip alındığını...
Çok yetenekli de olsa, gelecekte istenilen düzeye gelip gelmeyeceği meçhul 18 yaşındaki bir gencin bonservisine 2 milyon Euro gibi hazır futbolcu parası verilirken,
Yokluğunda hücum gücün neredeyse sıfıra düşen Nwakaeme gibi bir futbolcuyla 300-500 bin Euro için hala sözleşme imzalanmamasını bile dile getirmedik..
Tekerlek kırılmadan uyarımızı yapalım..
İki maç sonra şampiyonluk sevinciyle taklamızı atalım..
İki kupayı birden kaldırıp nispet yapalım.
Madem ki kişiler geçici Trabzonspor kalıcıdır..
Kızmak, küsmek, darılmak yok..
Coşku ve tempo
Trabzonspor bu sezon geriye 11 düştüğü maçın 5 ini kazanıp 6 sında da berabere kalarak geri dönüş ustası oldu.
‘Niye böyle oldu?’ derseniz, diyeceğim şudur..
Yenim duruma düşünce ,Trabzonspor gibi oynadı..
Tempoyu yükseltip coşkusunu ortaya koydu..
‘Aldım, sağdan döndüm sola, olmadı verdim Uğurcan’a’ gibi kendisini pasifize eden anlayışı bıraktı.
Zaten Trabzonspor 15-20 dakika böyle oynasın her takımı boğar..
Bunun için de gol yemeyi ,yenik duruma düşmeyi beklemez..
Şimdi birileri kalkıp, ‘Şimdi futbol değişti, onlar eskide kaldı, topun bizde kalması lazım’ gibi laflar edebilir de..
İyi de güzel kardeşim sen o sendeki topla ne yaptın?
Önemli olan burası..
Yoksa al topu eve götür yüzde yüz sende kalsın..
Kaldı ki coşkulu ve tempolu oynamak için defansını boşaltıp cümbür cemaat rakibin üzerine gitmen gerekmez ki..
Hadi bıraktık Hugo, Dorukhan, Abdulkadir Ömür, Perez gibi diğerlerini Türkiye’nin en iyi dripling yapıp gol de atabilen, ayrıca derin toplarda rakip savunma aralarına sızabilen iki açığı sende.
Cornelis gibi bir kafacın,
Hamsik gibi sahayı tribündeymiş gibi görüp oyunu yönetip yönlendiren,
Ve de gol yemesi neredeyse imkansız Uğurcan gibi bir kalecin varken..
Dışarıda milyonlarca ,tribünlerde de 40 bini aşkın taraftarın arkandayken,
ne diye hem topa hem de bu insanlara işkence çektiriyoruz ki?
Lakabı Fırtına olan takımın futbolu da Fırtına gibi olmalı..
Yeter ki kır zincirleri ..
Yap tempoyu ver coşkuyu..
İlk yarıda bitir işi..
İkinci yarıda keyif yap..
Sağdan, soldan esterabim..
Yine kurtaramadık!
Başta Başakşehir Başkanı Göksel Gümüşdağ olmak üzere birilerini kastederek ‘Ben bunlarla artık uğraşamıyorum, istediklerini yapamıyorum ’ deyip’ istifa eden başkanı Nihat Özdemir ile aynı yolu seçen Merkez Hakem Kurulu Başkanı Ferhat Gündoğdu döneminde TFF’nin yaptığı yapılan en olumlu ve hayırlı icraat, Türk futbolunu yıllardır kemiren kangren olmuş bir yapıya vurulan neşter sonucu 13 hakeme görevi bıraktırılması idi..
Sezon sonunda bunlara katılacak isimlerle devrim sayılacak bu hareket futbolumuzun yarınlarına olumlu olarak yansıyacaktı.
Ne var ki yeni MHK Başkanı Sabri Çelik bu isimleri geri çağırmış.
‘Aman gelin’ demiş, sizsiz olmaz!
Yani, kapalı kapılar ardında değişen bir şey olmayacak..
Önümüzdeki sezon da aynı tas aynı hamam..
Ve tabi feryatlar, feryatlar..
‘Yandım anam’
Çünkü, karşı devrim gerçekleşti!..