Trabzonspor şampiyon olunca; ‘Yılların birikimi stres fay hattı kırıldığı için önümüzdeki sezonda yönetim, teknik kadro, futbolcular ve de taraftar için her şey çok daha rahat olacaktır’ diye yazmıştık.
Ama yanıldık!.. Daha yolun başında ortalık toz duman.. Her kafadan bir ses çıkıyor. Doğru, yanlış herkes bişe söylüyor. Başkan Ahmet Ağaoğlu ile As Başkan Ertuğrul Doğan birbirine düşmüş. Filan futbolcu, ‘Ben bu takımda oynamam’ demiş.
Falanca kaçmak için bahane arıyormuş.. Üstelik bu takımdan hiç bişe olmazmış.. İlk 4 e bile giremezmiş.. Yani ortada henüz fol yok ama yumurta çok! Oysa lig başlayalı henüz 4 maç olmuş. Üstelik bu maçlarda takımın temel taşı futbolcuların sakatlıkları yüzünden oynayamamış. Ve bu takım yolda on adım gittiğinde bile nefes almakta zorlandığın, terden sırılsıklam olduğun havalarda Ligde Antalya ile Galatasaray, Şampiyonlar Ligi Play-Off maçlarında da Kopenhag ile iki kez olmak üzere 4 final maçı oynamış. Şampiyonlar Ligi’ne katılamamışsın ama birilerinin kalmayı büyük bir zafer olarak gördüğü, gösterdiği UEFA Avrupa Ligi gruplarında sen de yer alacaksın, üstelik elenerek. Ligin geride kalan 4 lig maçından 2 sini kazanıp birini kaybetmişsin, son maçında da 3 maç arka arkaya oynamanın yorgunluğu ve aslarından yoksun olarak çıktığın halde Galatasaray ile berabere kalmışsın. Üstelik bu maçta ilk kez sahaya çıkan Taha diye genç bir kaleci kazanmışsın. Artık ‘Uğurcan giderse biz ne yaparız?’ diye düşünmüyorsun. Ve de 4 maç sonunda puanın 7 Önüne gelen yıldızı transfer edip iki takımlık kadro kuran, peşinen açık ara ligin şampiyonu ilan edilen, son maçında hem de tarafsız sahada Konyaspor’a yenilen FB ile aynı yanı.. Sakatlar döndüğünde, özellikle de forvete transferler tamamlandığında Trabzonspor yine zirve yarışının içinde olacaktır. Bu yüzden enseyi karartmayın.. Yani boş yere canınızı sıkmayın.. Trabzonspor’un tökezlemesini dört gözle bekleyenlere koz vermeyin.. En azından makul bir süre bekleyin. Hele bir taşlar otursun yerine.. Keyifler kesinlikle gelecektir yerine.. Özellikle sosyal medyada uslu, uslu gaz verenlere aldırmayın. Yalan, yanlış kimseye saldırmayın. Adamları görmüyor musunuz.. Neredeyse olanı bile yok sayacaklar.. Kaybettiler diye Konya maçından neredeyse hiç bahsetmeyecekler.. Tablette aramaktan şarj bitti ya..
Top yönetimde..
Trabzonspor’un geçen sezon en iyi hattı forvetiydi. Sağd Visca, solda Nwakaeme.. Ortada Cornelius atsın golleri bak keyfine.. Geçen sezonun en sorunlu yeri savunma ise bu kez takımın en iyi bölgesi. Gbamin’in katılması , Marek’in kısa zamanda dönecek olması, Bartra’nın ve Larsen’in alınmasından sonra Dorukhan’ın da zorunlu sağbek ve stoperlikten kurtulup gerçek yeri orta sahaya dönmesiyle bu bölgede de sorun olmaz. Ancak şu an için takımın en zayıf halkası olan forvet ..
Visca’nın beklenmedik sakatlığı, Nwakaeme’nin yerinin en azından şimdilik dolmaması Trabzonspor’u kanatsız kuşa çevirirken, kenardan istediği topları alamayan Cornelius’da stop etti! Bu yazıyı yazarken Cornelius’un 6 milyon Euro karşılığı Kopenhag’a verildiği haberi geldi.
Şimdi yönetimin yapması gereken bir an önce iyi bir golcü ile ileri kanat oyuncusu almak. Öncelikle de anlaşıldığı söylenen ancak şu ana kadar imza attırılmayan adı geçen oyuncuların işini bir an önce bitirmek. Ve de şu ücret işini de halletmek. Eğer sakatlıktan kurtulup zaman zaman idmanlara çıkan ve birkaç maçta da son dakikalarda oyuna giren Koita, Trabzonspor’un şampiyonluğunda bence yüzde 50 den fazla pay sahibi olan Uğurcan’dan 3 kat fazla ücret alıyorsa..
Bu takım, hiç yararlanmadığı Yunus Mallı’ya geçen sezon aldığının dışında aylık 700 binden (Milyar) 10 ay daha ödeme yapmaya devam ederken, neredeyse direkt oynayanlara ‘Sen bizimsin idare et’ diyorsa bu işte büyük sıkıntı vardır. Para işi başka şeye benzemez. Oyuncu dert etmese, ailesi, yakınları, eşi, dostu sürekli hatırlatır.. Yanlışlar yapmaya iter.. Çaresine bakılmalı.
Taha’yı örnek alın
Hangi takımda olursa olsunlar, oynamayan ve ya çık az süre bulan oyuncular sürekli yakınırlar. ‘Benim hakkımdı ama hoca oynatmadı. Zaten bana takmış kafayı’ türünden şikayet ederler. Biz de bunlardan tanıdıklarımıza, konuştuklarımıza,’ Sen her an oynayacakmış gibi kendini hazır tut, şans geldiğinde iyi değerlendir. Hiç beklemediğin bir anda hoca seni sahaya atar, öyle bir oynarsın ki,’ Ya, bu çocuk şimdiye kadar nasıl oynamaz’ dedirtirsin. Ya da bütün millete ‘Bunu da nereden bulmuşlar ya’ dedirtip kendi fişini kendin çekersin.
Doğmadan ölenler kervanına katılırsın. Trabzonspor, milli takım forması hayal ederken kendini bir anda alt liglerde bulursun. Kaldı ki ister 10 , ister 15 dakika oyna hiç önemli değil. Çünkü ne kadar süre oynadığın değil, o sürede ne yaptığındır önemli olan’ şeklinde çoğunlukla bir kulaktan girip diğerinden çıkan nasihatlerde bulunuruz. Oysa seneler öyle çabuk geçer ki.. Bu gün topa vurmakta zorlandığın kafanı gün gelir taşlara vurursun ama. Gidenleri geri getiremezsin..
Sözü Taha’ya bağlayacağım. O’nu genç futbolculara örnek olarak göstereceğim Birkaç yıldır Trabzonspor’da olan ancak Erce gidene kadar maç kadrosuna bile alınmayan.. Uğurcan’ın oynamayacağını öğrendiğimizde şoka girip,’ Ya bu acemi çocuk hem de ilk maçında yıldızlar topluluğu Galatasaray’ karşısında ne yapacak? diye endişelendiğimiz, yolda görsek tanımayacağımız Taha’ya..
Tüm Türkiye seyretti işte. Öyle bir maç çıkardı ki,, beraberlikte en büyük pay sahibi maçın da yıldızı oldu.. Tüm Türkiye’ye nasıl kaleci olduğunu gösterdi. Ve Trabzonspor kurmaylarını Uğurcan’a alternatif bir kaleci aramaktan kurtardı. Zamanında bir idmandan sonra Uğurcan’a ‘Bak evlat şimdilik oynamışsın, oynamamışsın hiç aldırma. Bu yönde söylenenleri de sakın dikkate alma. Aynan böyle devam et, Onur’dan sonra Trabzonspor kalesi 10 yıl sana emanettir’ dediysek, aynı şeyleri bu kez buradan Taha’ya tekrarlayalım. ‘Aynen devam et evlat.. Trabzonspor kalesinin müstakbel sahibi sensin..