Sevgili okurlar, Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan bellidir diye bir atasözümüz var. Haftalardır oynadığımız futbol ve takım içinde gelişen olaylar Galatasaray maçı ile su yüzüne çıktı.

Eksik kadromuz bir yana derbi maçına iyi hazırlanmamış bir takım vardı sahada. Böyle olunca da uzun yıllardır görmediğimiz bir yenilgiyi kendi saha ve seyircimiz önünde aldık.

Eldeki kadroya bakınca kaleci ve biraz da Visca’yı çıkarınca oynayan diğer futbolcuların bu takımda nasıl oynadığını doğrusu çok merak ediyorum. Şu anda sorulması gereken iki soru vardır. Bir, bu takımı oluşturanlar kimlerdir? İki; bu takımın altyapısı kimlerin elinde ve ne yapıyor?

Sevgili okurlar, bu takımın formasını giymesi kalite olarak olanaksız olan bu futbolculara bolca para verip alanlar kimlerdir? Bu futbolcuların içinden birkaçını daha seyirci tanımadan gönderme derdine düşen anlayışa ne demeli?  Yabancı kontenjanını boşaltmak için elden çıkarılmaya çalışılan futbolcular neyi izah eder? Afrika kupasına giden üç futbolcunun ikisi zaten kiralık, bunları transfer ederken bu kupanın bu aylarda oynanacağını hiç mi akıllarına getirmediler? Takımın müdafaasını oluşturan futbolcular Türkiye birinci ligi standardında bile değiller. Örneğin Mehmet Can Aydın’ı kim seyredip aldı? Kısaca şampiyon olan takımı iki transfer döneminde bu hale getiren akıl kimlere aittir? Bütün bunlar sorgulanıp sorumlular hesap vermelidir.

İkinci olarak altyapının son yirmi yılda iki futbolcu Abdülkadir ve Yusuf’tan sonra herhangi bir futbolcu çıkaramamış olması düşündürücüdür. Kulüp olarak ekonomik anlamda üç büyük kulüple yarışmamız mümkün değildir. Bu yarışın içinde olmamız ancak altyapıdan yetiştireceğimiz futbolcularla mümkündür. Bu anlamda altyapıda yapılan çalışmaların bilimsel anlamda ne ölçüde yapıldığı sil baştan sorgulanmalıdır.

Bütün bunlar için takımı masaya yatırıp gerekli çalışmalar yapılmaz ise geleceğimizin daha da kötüye gideceği muhakkaktır. Galatasaray maçı derslerle doludur. Biraz dişli bir takım karşısında ne duruma düştüğümüz bütün çıplaklığıyla ortaya çıktı. Bu maçtan gerekli dersi alıp bir an evvel eksikleri gidermek için çalışmaya başlarsak bu durumu daha az zararla atlatabiliriz.

Sonuç olarak bütün bunlara rağmen üçüncü sırada yerimizi koruyoruz. Rize maçı bizim için çok önemlidir. O maçı kazanabilirsek yerimizi koruma konusunda önemli bir engeli aşmış oluruz. Tersi durumda işimiz bir hayli sıkıntıya girer. Bitirirken büyük takım olduğumuzu hatırlayarak bu krizi iyi yönetip bundan çıkmayı en az zararla başarmalıyız. İyi haftalar.