Sapa yerin birinde vatandaşın biri zamanında kılamadığı vakit namazını eda etmek için camiye girdiğinde içeride bir erkekle kadını uygunsuz vaziyetle görünce haklı olarak isyan eder:

‘Tuuu size ahlaksızlar, bu ne rezilliktir..

 Hadi kuldan utanmıyorsunuz hiç Allah’tan da mı kokmazsınız?

Hiç istifini bozmayan adam şöyle karşılık verir;

‘Dua et burada bir işim var, yoksa ben sana Allah’ın evine tükürmeyi gösterirdim!”

FB Başkanı sayın Ali Koç’un ‘Trabzonspor’dan  hiç çekinmiyoruz ama geçen  sezon yaşananlardan  çekiniyoruz’ ifadesini okuyunca nedense bu olay geldi aklıma..

1996, 2004, 2005 ve 2011 sezonlarında  ve  muhtelif zamanlarda yaşanılanlar bir film şeridi gibi geçti gözlerimin önünde..

Herkesin her şeyi çok iyi görüp bildiği, lakin kimsenin bir şey bilmediği o yaşanılanlar..

Önce  bu ifadelere Trabzonspor  Başkanı  Ahmet Ağaoğlu’nun   verdiği koç gibi cevabı yazalım, sonra da diyeceklerimizi diyelim:

Şöyle demiş Ağaoğlu: “Eğer geriye dönük olarak konuşacak olursak, 1996, 2004, 2005 ve 2011 sezonları hafızalardan silinmiş değil.  İki metre ofsayttan gol kararı verip sadece maçın değil ligin şampiyonunu belirleyen, 1,5 metre ofsayt gole ‘Neden bayrak kaldırmadın?’ diye sorulduğu zaman, ‘O anda gözüme kar tanesi kaçmıştı, göremedim.’  diyen hakemlerin kime hizmet ettiklerini futbol ailesi henüz unutmadı’

Ali Bey bütün bunları bilmez mi?

Bilir elbet..

Lakin vardır bir hesabı ki bu algı işine çok erken başladı:

1996 ‘da kendi oyuncularının başını kendileri yarıp Kore gazisi gibi sarıp sarmalayarak maçtan bir gün önce Türkiye’yi ayağa kaldıranlar..

TV ve Yazılı basındaki yandaşlarıyla ‘Bunlar bizi öldürecek’ algısı  yaratarak sindirdikleri Trabzon’un elinden hem de Avni Aker’de şampiyonluk kupasını alanlar  yıllar sonra yakaladıkları fırsatı kaçırmamak için  boş durmayacaklar elbet..

Üstelik şimdi sosyal medya gibi  bir alan var..

Taraftarı tahrik et..

TFF yi ,hakemleri sindir..

İstediğin sonucu cebe indir..

Hem ne olmuş geçen sene Trabzon’da..

Şampiyonluk kutlaması için taraftar sahaya inmiş Antalya maçından sonra..

Peki ,şu fotoğraflarda görülen sizinkiler  ne için inmişti sahaya?

Algıya çok erken başladılar çook..

Çıkarsın herif gibi oynarsın..

Yenersin, yenilirsin..

Lakin, ’Ah yine olmazsa’ korkusu yok mu..

İliklerine kadar işlemiş

Olmayan yangına körükle giderken  Göztepe-Altay maçında yaşananlardan bile ders almıyorlar..

İşte bu yüzden İran’dan, Fas’a .

Suudi Arabistan’dan Katar’a kadar cümle alem Dünya Kupasında yer alırken..

Bizimkiler maçları TV’den izleyip karalar bağlıyor..

‘Marka değerimiz çok düştü’ diye ağlıyor..

FABRİKASYON FUTBOL!

TV’nin Türkiye’deki ilk yıllarında Trabzon’da  ‘paket yayın’ denilen Birkaç saatlik önceden yapılmış programlar yayınlanırdı..

Ancak bizim bir avantajımız Rusya’dan yapılan yayınları da izlemek olurdu.

Özellikle de maçları..

Lakin hiç hoşumuza gitmezdi..

‘Al, ver, ver al’ şeklinde özetlenebilecek futbolla , tatsız tutsuz geçerdi maçlar.

Bir maçı izledin mi bütün maçları seyretmiş gibi olurdun.

Aynı doktora estetik yaptırıp aynı kuaföre giden kadınlar gibi, hepsi aynı!

Yıldızların bir bir sahalardan çekilmesiyle tüm Dünya futbolu da aynı yönde ilerliyor.

Tek başına maç kazandırıp tribünleri ayağa kaldıran Maradona’nın yokluğuna henüz alışamamışken, Ronaldo’nun ,Messi’nin  yaklaşan vedası da bu işi hızlandırıyor.

Bazılarına göre Pele’den bile daha iyi futbolcu olan ve bir orta saha olmasına rağmen 500ün üzerinde gol atan  Brezilyalı  efsane Zico geçenlerde verdiği bir demeçte sanki bizim hislerimize de tercüman olmuş..

Bakınız ne demiş;

‘Ben bu futbolu çok sevmiyorum. Maçlar 40 metre içinde oynanıyor. Bugün çok az top sürme var, çalım neredeyse kalmamış. Herkes her takım hakkında her şeyi biliyor. Ayrıca sahalar da daralmış. Topla en çok temas edenler kaleciler olmuş, buna müdahale edilmesi lazım"

EN GÜZEL ÖRNEK ARİF

Hull City ile oynanan hazırlık maçında Trabzonspor’un sol bekinde U19 takımından gelip ilk kez forma giyen Arif Boşluk isimli genç, bu tür şans bulan ancak bunu bence hiç te iyi kullanamayan gençler için de çok güzel bir örnek oldu.

Demek ki neymiş?

10 dakika 20 dakika bir devre oynaman fark etmiyormuş.

Yeter ki sen o süre içerisinde kafalarda ‘ Bu çocukta iş var’ düşüncesi oluştur.

Düne kadar  çoğumuzun adını bile  bilmediği Arif gibi..

Sol ayaklı, dengeli, çabuk ,tekniği ve oyun bilgisi iyi Arif 45 dakikada sınıfı geçti.

İlk maç heyecanı ve Trabzonspor’un forma ağırlığı nedeniyle pek kullanamadığı ileri vitesi de devreye soktuğunda ve de ‘Olmadan oldum’ havasına girmezse  al sana 10 yıllık sol bek..

Zaten daha şimdiden Avrupa takımlarının da radarına girdi.

 ‘Ben iyiyim ama hoca hakkımı yiyor..’

 ‘Bu kadar az sürede ne yapacağım? bahanelerine sığınıp bu tür şansları heba edenler iş işten geçmeden Arif’i örnek alın..

Aferin Arif..

Aynen devam et.

Lakin  henüz  hiç bir şey olmadığını, ancak böyle devam edersen  çok şey olacağını da hiç aklından çıkarma..

Yazık olur, sen de doğmadan ölürsen!.

Umutları yeşerirken gömersen..

SADECE GOL KURTARMIYOR

Trabzonspor’un kalecisi Uğurcan Çakır’ın açık artırmaya çıkartılarak 765 bin TL gelir elde edilen eldivenleri, Bartın'da maden ocağında meydana gelen patlamada hayatını kaybeden 41 madencinin ailelerine bağışlanacak.

İyi ki varsın Trabzonspor..

Ve de helal sana kaptan..

Ben içinden değilim!

Yüksek yerlerin birindeki berberin tıraş sabunu bitmiş ama yol uzak..

Gidip gelmesi çok zaman alacak, üstelik üşeniyor.

Tam o sırada bir müşteri gelmiş.

Sabun yok ama, müşteriyi de kaçırmak istemiyor..

Oturtmuş koltuğa usturasını biliyor, bir yandan da söyleniyor;

Vay anasını ya , ben böyle bir delikanlı  görmedim, analar ne yiğitler doğruyor vs..

Saydıkça ,sayıyor..

Haliyle sormuş müşteri: Kim o ya, ne oldu, ne yaptı?

‘Senden önce sakal tıraşına bir genç geldi. Sabun istemem dedi. Kuru kuruya iki kat tıraş yaptım gıkı bile çıkmadı. Nerelisin dedim, Tonyalıymış’

Berberin abartılı övgülerinden etkilenen müşteri, ‘’Ne olacak’ delmiş, ‘Ben de Tonyalıyım, ben de olurum sabunsuz’

Öyle demiş ama ustura derbeleriyle yüzü yanmaya başlayınca,  

‘Usta’ demiş, ‘ Ben Tonya’nın tam içinden değilim, istersen biraz sabun sür’

Dün akşam bir markette ‘4 sabun 89 lira’ fiyatını görünce mecburen  bu fıkrayı hatırladım..

Çünkü  ben dışından da, içinden de Tonyalı  değilim..