Geçenlerde İyi Parti Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs ile AK Parti Bursa Milletvekili Zafer Işık arasında büyüyen tartışma neticesinde iş kavgaya dönüşmüş, üzüntü verici görüntüler ortaya çıkmış ve neticede Hüseyin Örs, hastaneye kaldırılmıştı.

Bir süre gündemi meşgul eden bu üzücü olay aslında Türkiye için yabancı bir mesele değildir. Zira geçmişten günümüze mecliste çıkan kavga ve tartışmalar neticesinde birçok milletvekili yaralanmış hatta ölümler bile görülmüştür. 1923 yılında esrarengiz bir biçimde hayattan koparılan Trabzon Mebusu Ali Şükrü Bey, mecliste çıkan tartışmalar neticesinde öldürülmüştür. Ali Şükrü Bey’in ölümü her ne kadar TBMM dışında gerçekleşmişse de mecliste yaşanan olaylar, cinayetin fitilini ateşlemiştir.

Yakın siyasi tarihimize baktığımızda TBMM çatısı altında öldürülen milletvekilleri olduğunu da görüyoruz. 1925 yılında Nafıa Vekili Ali Çetinkaya ile Ardahan Mebusu Halit Karsıalan arasında yaşanan gerginlik sonucunda Halit Bey’in öldürülmesi TBMM’de yaşanan ilk siyasi cinayet olarak tarihe geçmiştir.

Halit Bey 1883 yılında İstanbul’dadoğmuş,Harp Okulu’ndan mezun olmuş ve buradaki hareketleri ve ayrıca cesur tavırları neticesinde arkadaşları tarafından “Deli” lakabını almıştır.Trablusgarp, Balkan ve Birinci Dünya Savaşlarına katılmış olan Halit Bey, Milli Mücadele yıllarında oldukça faydalı işlere imza atmıştır. Doğu Cephesi’nde yaşanan savaşlar neticesinde Kars’ın tekrar Türk yurdu olmasını sağlayan kişilerden biri olan Halit Bey, 1934 yılında kabul edilen Soyadı Kanunu sonrasında Kars ve çevresinde gösterdiği üstün gayret ve başarılarından dolayı “Karsıalan” soyadını almıştır.

İstiklal Savaşı yıllarında merkezden emir gelmeden Mudanya-Gemlik-Bandırma hattı kontrol altına alınmış, Fahrettin Paşa durumu birlik adı vermeden Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’ya bildirdiğinde Paşa, ‘Bu iş, olsa olsa bizim Deli Halit’in işidir’ sözüyle memnuniyetini belirtmiştir.

Gözü pek bir asker olan Deli Halit Paşa aynı zamanda asabi bir kişiliğe sahipti. Halit Paşa, bu yapısı nedeniyle daha sonraları dâhil olduğu siyasette çok zorlanmıştır. Tahammülsüz yapısı nedeniyle mecliste sık sık kavgalara karışan Halit Paşa, 1925 yılında yine bu kavgaların birinde tartışma yaşadığı Ali Çetinkaya (Kel Ali) tarafından silahla vurularak öldürülmüştür. Bazıları ise Rize Milletvekili Rauf Bey tarafından bu cinayetin işlendiğini fakat Ali Çetinkaya’nın bu cinayeti üstlenerek Rauf Bey’i kurtardığını ifade etmektedir.

Bu karışık ve garip olayın ardından Halit Paşa, aldığı mermi yarasından ötürü neredeyse 1 hafta boyunca meclis revirinde tedavi edilmeye çalışılmış ve hiçbir zaman hastaneye kaldırılmamıştır. Adeta herkesin gözü önünde can veren Halit Paşa için tutulan ölüm raporunda Ali Çetinkaya’nın kendini savunduğu sırada Halit Paşa’nın öldüğü ifade edilmiştir.

Katıldığı savaşlarda birçok kez yara almış olan Halit Paşa’nın cephede düşman kurşunu ile değil Meclis çatısı altında bir tartışma sonucu öldürülmüş olması gerek Meclis’te gerekse halk arasında büyük üzüntü ile karşılanmıştır. Fakat bu olay hiçbir zaman tam anlamıyla açıklığa kavuşturulamamıştır.

Halit Paşa’nın ölümünden bu yana meclisimizde çok sayıda kavga ve yaralama hadisesi yaşanmıştır. Vatandaş olarak kendi irademizi emanet ettiğimiz vekillerimizden en büyük beklentimiz, kavgalarla değil projelerle, fikirlerle gündeme gelmeleri ve bu özellikleri ile anılmalarıdır.