Aslında bu sistem tam Türk futboluna uygun bir model. Adı bile futbolumuzun halini özetliyor. Bugün yaşananlar karşısında oyun için gerçekten “ooff – of” çekmekten başka bir şey gelmiyor elden..

Bir stadın zeminini yeşile boyamakla, maçtan önce müzik çalıp milli takıma motto aramak arasında hiç bir fark yok..

Futbolu yöneten kafa bu... Seviye ve vizyon da bu aşamada…

Böyle bir bakış açısı elbette milli takımın başına üst üste ikinci yabacıyı getirir… Aynı şeyi tekrarlayarak farklı sonuç hedefler..

Süper Kupa finalini, bekletir, bekletir, gider Arabistan’da oynatır…

Yetmedi mi?

Ben ne yaptım da kulüpler arsındaki bu fark kapanmayacak şekilde açıldı?” diye sormaz, getirir 3, hadi bilemedin 5 derbi oynansın diye play – off’u ülkenin gündemine sokar…

Off ki offf!..

Ölme eşeğim ölme..

***

Fikstür oyunlarıyla Fenerbahçe - Galatasaray maçlarını sona denk getirmek kesmedi bizimkileri, şimdi Belçikalı partnerlerine sistem sipariş ediyorlar…

Double pas – tek pas… Yerden ayağa… Al gülüm ver gülüm…

Bu kadar hengameye gerek yok ki.. O kadar düşündünüz bulamadınız mı?

Biz size akıl verelim… İhtiyacınız çok…

Oynatın 18 hafta içeride dışarıda Galatasaray – Fenerbahçe, belirleyin şampiyonu… Diğerleri nasılsa gözünüzde figüran.. Hem onlar da boşuna masraf etmemiş olurlar…

Harcadıkları döviz ülkede kalır da belki bir işe yarar…

Tevekkeli değil, şimdi daha iyi anlıyoruzu ligin üstünün neden düdükler eliyle dizayn edilmek istendiğini…

İşte tam da bu yüzden…

Heyecan dağılmasın, büyükler kopmasın, yayıncı ağlamasın…

Bir ülke federasyonu, kendi kendine ligini bu kadar değersizleştirip, 1-2, dahi bilemedin 3-4 kulüpten sonrasını yok sayar mı?

Sayar… Normalde saymaz ama Türkiye’de sayar… Sayıyor işte…

Bir de balıklama bu fikrin üstüne atlayanlar var tabiii.

Enkaz altından puan arayanlar fırsatı kazaya bırakır mı?

Uzun maratondan sonuç çıkmayacağını anlayanlar, “ya tutarsa” hesabı boşluğa olta atıyorlar.

Türk Futbolu mu?

Onu da mı biz düşüneceğiz?

Bakın işinize…