Bu yazımda biraz da bizden bahsedeceğim, bizim camiadan. Trabzon Gazeteciler Cemiyeti Türkiye’nin en köklü en eski cemiyetleri arasında yer alır, öyle ki kuruluşu 1958’li yıllara dayanır.

 Nice başkanlar nice sayısız gazeteciler geldi geçti bu tarihi eşsiz cemiyetten. 

Her yıl Trabzon Gazeteciler Cemiyeti, bu meslekte başarılı olanlar ve bu mesleğe yıllarını verenler için yarışma ve hizmet ödülü gecesi düzenler. Bu yıl da yine cemiyet başkanı Ersen Veda Küçük ve yönetim kurulundaki arkadaşlar güzel bir organizasyonla birlikte yarışma ve ödül gecesini tertip ettiler.

 Aslında yıllardır oldum olası böylesi gün ve gecelerden uzak tutmuşum kendimi. Cemiyet lokaline bile gittiğim sayılıdır. Zaten biz gazetecilerin yılda iki kere özel günü olur. Birincisi 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü, ikincisi de bu ödül törenidir.

Bizim camia çoluk çocuğuyla, sevdikleriyle ancak böylesi gün ve gecelerde hep beraber olur. Başka türlü bin bir bahanesi olur. İşte yine beraber olduğumuz böylesi bir ödül gecesinde jüri, eserler, ödüller, davetliler her şey hazırdı.

Hatta organizasyonun yapıldığı Hamamizade İhsan Bey Kültür Merkezine girdiğimde öylesi güzel bir ortam vardı ki, ilk bakışta görülmeye değerdi. Seçim olduğu için bütün siyasiler ödül töreni öncesi kokteyl masalarında, herkes birbirleriyle tokalaşıp merhaba dediği çay kahve içildiği kiminin espri yaptığı güzel bir ortam vardı.

Seçim öncesi çok gergin geçen bu günlerde, böylesi beraberlikler çok kıymetlidir. Sevinmiştim ilk başta, böylesi bir ortama vesile olduğumuz ve orada bulunduğumuz için, ta ki ödül törenine geçene kadar. Her şey ilk olarak deneyimli gazeteci ve cemiyet eski başkanı Hasan Kurt Abinin ödülünü elinden aldığı Bakan Adil Karaismailoğlu’na kitaplarını takdim ederken bence laf sokmasıyla başladı.

Değer miydi Hasan Abi? Orada herkesin içerisinde, bütün kameralar karşısında seçim öncesi koskoca bakana “önümüzdeki dönemde boş vaktiniz çok olur, okursunuz” demeye değer miydi? Eşiyle, çoluk çocuğuyla oraya gelenlerin gecesini mahvetmeye ilk siz başladınız, değdi mi? Yakıştı mı?

          Peki ya siz sevgili vekilim Ahmet Kaya, değer miydi orada elinizde mikrofonu alıp karşınızda hükümet kanadındaki temsilcilerinden, Trabzonspor’un kulüp başkanı da orada dururken, sizin Trabzonspor’un hakkını savunmaya ve Avni Aker’den sonra Akyazı’yı orada gündem etmeye değer miydi?

Orası yeri miydi? Zamanı mıydı? Elinize mikrofon aldığınız her yerde siyaset yapmak zorunda mısınız Allah aşkına? Sizi seviyor ve beğeniyordum doğrusu, hatta bunu tören öncesi de size söyledim. Fakat böylesi bir ortamı germeye, böylesi bir geceyi mahvetmeye sebep olduğunuz için size hem kırıldım hem de şaşırdım doğrusu.

Bir sözüm de Bakan Adil Bey’e olacak, böylesi gergin ortamlarda yine de sakinliğinizi koruyarak ve orayı gece mahvolmasın diye terk etmeseydiniz emin olun haklılığınızı daha da çok pekiştirecektiniz.

Ne diyeyim, tebrikler bize değil, size! Parti ayırt etmeksizin siyaseti ille de her zemine çekenlere, sebep olanlara tebrikler!

 Aslında daha çok şey yazmak isterdim de, zaten gergin olan ortamı bir de ben germeyeyim! Ödül alan, alamayan tüm meslektaşlarımı tebrik ediyorum. Kalın sağlıcakla.