Muhakkak herkesin çocuğu özeldir. Herkes çocuğuna en iyi eğitimi verip en iyi yerlerde okutmak ister. Bazen de olmayınca olmaz farklı alana yönlendirilir çocuk. Sanayi olur tarım olur başka bir iş olur. Nereye yeteneği varsa oraya yönlendirme yapılıp farklı alternatifler denenebilir fakat bu bizim oralarda alternatifi olmayan tek seçenektir ve o da okumaktır.

Dört dağın arasında, güneşin bile zor vurduğu, imkânların kısıtlı olduğu o zorlu coğrafyada çocukların okumaktan başka çareleri yoktur. Çaykara’dan bahsediyorum. Bilenler bilir artık eğitimde bir “Marka” bir modeldir Çaykara. Bu model; imkânsızlıklar ve zor şartlar sonucu sabrı, gayreti ve inancı öğretir ilk başta burada. İşte bu inanç başarıyı getiriyor bu zorlu coğrafyaya.

Yırtık kara lastikle kilometrelerce yol yürüyerek karda, yağmurda ve çamurda okumaya giden dedelerinin torunları artık eğitimi okumayı benimsemiş, yılın on iki ayına yayıp bir eğitimden geçerek başarıda zirveye ulaşmanın sırrını keşfettiler.

Çaykara’da okul, sadece dört duvar arasında ders yapılan bir yer değildir. Okul, geleceğe açılan kapıdır. Öğretmen, sadece bilgi aktaran biri değildir; yol gösteren, ışık olan, umut aşılayan bir kahramandır. Çocuklar için eğitim, köyün dar yollarından çıkarak koca dünyaya açılmanın anahtarıdır.

Hiç şüphesiz bu modelin baş mimarı ilçe milli eğitim müdürü Ahmet ÇAMURALİ’dir. Kibri egosu olmayan, koltuğunda hiç oturup keyif yapmayan Ahmet ÇAMURALİ ilçede bu başarıyı şüphesiz kolay elde etmedi. Öğretmen-Öğrenci-Veli işbirliğiyle gecesini gündüzüne katarak başarının yollarını aşındırdılar.

Gece gündüzü laf olsun diye yazmadım. Çünkü gündüz okul bitince burada eğitim hemen bitmiyor. Okul bittikten sonra gece sona eren etütler başlıyor. Her branştan öğretmenin karşılıklı soru cevap yaptığı birebir öğrencilerle ilgilenilen etütler öğrencilerin eksiklerini tamamlamasında büyük rol oynuyor.

Velilerin ilgiyle takip ettiği, ilçe hayırseverlerinin, ilçe sivil toplum örgütleri ve vakıfların da destek verdiği bu eğitim modeli öylesine gelişti ki artık başarı kaçınılmaz oldu. LYS ve YKS sınavlarında zirvelerde olan Çaykara’da bu model sadece eğitimle sınırlı kalmıyor.

Öğrencinin barınmasından yeme içmesine, spor faaliyetlerinden kültür sanat faaliyetlerine kadar örf ve adetleri, gelenek ve görenekleri ilçede yaşayan ve yaşatan bir anlayışla her bir öğrenciyle ilgilenilen bu model sayesinde ilçede tersine göç bile etkili oldu.

Tıp fakültesi, diş hekimliği, ilahiyat, bilgisayar ve bilişim bilimleri, uluslararası ilişkiler, hukuk, mühendislik fakülteleri bunlar sadece dershanesi olmayan bu ilçeden bu bölümleri kazananların bazıları.

Bugün Türkiye’nin dört bir yanında gördüğümüz Çaykaralı bürokratlar, akademisyenler, siyasetçiler, iş insanları hepsi bu modelin birer parçası ve meyvesidir. Hepsinin ortak hikâyesi vardır: “Yoksulduk ama eğitimle yükseldik.” İşte bu yüzden Çaykara Modeli, yalnızca Çaykara’nın değil, okumak isteyen herkesin umudu olmalıdır.

Çünkü eğitim, sadece bireyleri değil, nesilleri değiştirir. Ve Çaykara bize şunu haykırıyor “Eğer inanırsan, eğer emek verirsen, Solaklı Deresinden denizlere ulaşırsın, dağları aşarsın.”

Bugün ülkemizde eğitimle ilgili pek çok tartışma yaşanıyor. Fırsat eşitsizlikleri, sınav kaygıları, müfredat değişiklikleri vs. Oysa eğitimde “Çaykara Modeli” bize asıl gerçeği gösteriyor. Eğitim, gönül işidir. Sevgiyle, fedakârlıkla, inançla yoğrulduğunda en büyük engelleri bile aşar.

Başta Çaykara İlçe Milli Eğitim Müdürü Ahmet ÇAMURALİ ve hayırseverler olmak üzere bu modelde; öğretmeninden velisine, temizlik görevlisinden kantincisine ve servis şoförüne kadar katkı veren herkesten Allah razı olsun. İyi ki varsınız. Yeni eğitim ve öğretim yılımız hayırlı olsun.

Sözlerime son verirken, vicdanı ve imkânı olanlar için her yazımda hatırlatıyorum. Deprem ve deprem bölgesindekileri ne olur unutmayın, her daim hatırlayın. Gazze’de soykırım var, görmezden gelmeyin, görmezden gelinmesine izin vermeyin. Çünkü unutmak, en büyük ihanettir. Sağlıcakla kalın.