Para için yüzyıllardır öyle tanımlamalar yapılmıştır ki, saymakla bitmez. Birkaç tanesini yazalım. “Para elin kiridir, Napolyon ne demiş para-para-para, Para insanı bozar, Para delikanlıyı bozar, Paranın satın alamayacağı hiç bir şey yoktur” cinsinden sayısız sıfatlandırmalar. Para söz konusu olunca özellikle Şehrimizde en güncel konu hemen futbola geliyor.
Bu günlerde en doğal en olası düşünce bence. Pek tabi ki, en güncel konu Kaptan kaleci Uğurcan’ın 33+3=36 milyon Euro’ya Galatasaray futbol kulübüne transfer olması.
Gazetemizin 30.06.2025 tarihli nüshasında “Kaptan Uğurcan Ve Takım Dinamiği” konulu yazıma göz atma ihtiyacı hissettim. Söz konusu yazıma ve şu anki güncel duruma baktığımızda;
· Trabzonspor takımında saha içi ve saha dışında bir liderlik boşluğu doğmuştur.
· Kaptan Uğurcan’ın gidişiyle birlikte, yeni kaptanlık için ön plana çıkacak futbolcular olacaktır (Bence bu göreve en uygun futbolcu Okay Yokuşludur. Çünkü sürekli takımın ilk on birinde oynayan istikrarlı tek futbolcudur).
· Yeni bir kaleci transferi ilk aşamada takım savunmasında bir kaleci güvensizliği oluşturacaktır. Yeni kaleci bu güveni sağladıkça ve takımda kaleciye güven oluştukça bu olumsuz durum ortadan kalkacaktır.
· Kaleci Uğurcan’ın gidişiyle birlikte takımın her futbolcusunda, Teknik Direktöründe, yöneticisinde ve taraftarlarında, Trabzonspor kalesiyle ilgili güven imajı yıkılmıştır.
· Transfer edilecek yeni kaleciyle ilgili ilk zamanlarda birçok soru işareti olacaktır. Uğurcan takımın hem kalecisi hem de takım kaptanıydı. Fakat bu süreç zamana bağlı olarak su gibi yatağını bulacaktır. Kaldı ki, Trabzonspor’dan tarihte birçok oyuncu İstanbul takımlarına transfer olmuştur. Fakat Trabzonspor hala dimdik ayaktadır. Yani ağıt yakacak durumda değiliz.
· Yeni kalecinin kalecilik açısından belli bir olgunluğa gelişine kadar takımdaki her bireyin sabırlı olması gerekmektedir (Yönetim, Teknik Direktör, Futbolcular ve tabi ki takımın can damarı taraftarlarımız).
· Kaptan kalecinin ayrılmasıyla takım dinamiği bozulmuştur. Bu durumun düzelmesi belli bir zaman alacaktır. Yeni kaptan veya yeni saha içi liderlerle zamanla bu geçici durum ortadan kalkacaktır. Güncel duruma göre takım içinde yeni pozisyon değişiklikleri ve yeni lider futbolcular çıkaracaktır. Bu aşamada takımın psikoloğuna önemli görevler düşmektedir.
· Uğurcan’ın transferi Trabzonspor taraftarı gözünde hem yönetim hem de kaptan boyutunda ileri düzeyde olumsuz tepkiler doğurmuştur. Bu transferin gerçekleşme aşamalarında, Başkan ve Uğurcan’a taraftar tepkilerini normal karşılamak gerekir. Yani taraftar haklıdır. Yine de Başkanın ve Kaptanın Trabzonspor için yaptıklarını unutup, nankörlük yapmamak gerekir.
· Trabzonspor gibi bir takımda ve Trabzon gibi bir şehirde bir kulübün başkanlığını tüm eksikliklere rağmen yapabilmek, ayrıca her yıl sürekli şampiyonluk yaşamak isteyen bir taraftarın olduğu takımda hem kalecilik hem de kaptanlık görevi yapmanın zorluklarını iyi düşünerek tepkimizi dozajında göstermeliyiz.
· Bu transferin her aşamasında Trabzonspor Başkanı, Yönetim Kurulu ve Kaptan Uğurcan’ın dik duruş göstermediği, transferin kapalı kapılar ardında pişirilip sonradan kamuoyuyla paylaşıldığı aşikardır.
BAŞKAN VE KAPTANIN KARADENİZ KURNAZLIĞI!
Başkanın önce Uğurcan için sadece yurtdışından teklif gelirse satarım, İstanbul takımlarından hiçbir takıma satmam iddiası gelinen bu süreçte doğru ve mantıklı bir yönetim tarzının olmadığının izlenimi vermiş olabilir. Kaptan Uğurcan’ın ise bu süreçte hiç konuşmaması, bu sene oynayacakmış gibi takımının sezon öncesi kampına (Erzurum kampı) katılıp, sonra ani bir oldubitti ile 33+3=36 milyon Euro bir bedelle Galatasaray’a transfer olması da en az Başkan kadar iyi bir duruş sergilemediği izlenimi de vermiş olabilir (Dikkat! Bu bir taktiksel oyun olabilir).
Bunlar dışardan bakan gözler için tepkili olmayı doğurabilir. Lakin her olgu dışardan bakıldığı gibi değildir. İyi analiz etmek gerekir. Fakat taraftarlarımızın bu süreçteki tepkilerini normal karşılamamız gerekir diye düşünüyorum (Şiddet olmadan). Dış göze göre bu aşamada en omurgalı duruşu Trabzonspor’un fedakar ve cefakar taraftarları göstermiştir.
Yaşanan olaylara ve olgulara dışardan bir taraftar gözüyle baktığımızda, yani kulüp dışından baktığımızda bilemeyeceğimiz ve anlayamayacağımız fakat tahmin edebileceğimiz bazı durumların olabilme ihtimalini de düşünelim diyorum.
Lütfen komplo teorisi olarak algılamayın, sadece düşünüyorum. Kulübün Başkanı ve Kaptanı ki, bu iki kişinin Trabzonspor için değerleri biçilemez. Bence Başkan ve Kaptan kulübün içinde bulunduğu durumu en iyi bilen kişiler olarak bu transfer sürecinde taktiksel birliktelik oluşturdular. Başkan her şeyi dikkate alarak, satmam dedi, Kaptan da bilerek suskun kaldı. Böylece gelecek sene satarken bonservis bedeli bile alamayacağımız kaptanımız için transfer piyasasını kızıştırdılar. Arz vardı, talep de olunca bu piyasa iyice yükseldi ve Kaptan Uğurcan Trabzonspor tarihinin rekor transfer bedeliyle transfer oldu.
Böylece hem Trabzonspor kulübü hem Kaptan Uğurcan kazanmış olabilir diyebiliriz diye düşünüyorum. Yani bu transfer süreci TS+Başkan+Kaptan=GS+FB formülünde olduğu gibi bir taktiksel savaş olabilir. Temennim şudur; Bu taktiksel savaş doğruysa ki, doğru olmasını candan isteyenlerden biriyim, bu taktiksel savaşın kazananı Karadeniz kurnazlığı yani Trabzonspor’dur.
Eğer bu transfer sürecinde taktiksel bir savaş olmadıysa şunları da yazmak zorundayım. Kim ne kadar kazandı? Bu boyut bizi pek ilgilendirmez, sadece olaya kulüp çıkarları açısından bakarız. Yazımızın başında ne demiştik “Paranın satın alamayacağı hiçbir şey yoktur” sözü. Bu sözü biraz yorumladığımızda; bende diyorum ki, “para sadece ruhu satın alamaz” eğer o ruh varsa!
O ruh nasıl olmalıydı biliyor musunuz? Transfer bittiğinde, Başkan her şeyi göze alarak “Bu transferi yapmak zorunluluğumuz vardı, kulübün güncel şartları belki de bu transferin yapılmasını gerektiriyordu deseydi, Kaptan Uğurcan’da ben bundan sonraki futbol hayatıma ailemin ve çocuklarımın geleceğini düşünerek İstanbul’da devam etmek istiyorum deselerdi, o ruh o zaman ayakta kalırdı ve yaşardı. Eğer para bu süreçte üstün güç olduysa ki kesin olmuştur, kapitalizmin çarkı o ruhu da satın almış olabilir. Sermaye ile Amatör ruhun savaşını her zaman olduğu gibi bir kez daha sermaye kazanmıştır. Vesselam!