Aslında çok isterdim size daima dağlardan, kırlardan, yaylalardan, kuzulardan, çiçeklerden bahsetmeyi. Trabzon’dan, Uzungöl’den, Sümela’dan, Kaçkarlar’dan dört mevsim izlenimler aktarmayı. Yaşadığımız coğrafya o kadar güzel ki ne yazmakla biter ne de gezmekle.
                
Fakat böylesi güzel vatanın, yer altı ve yer üstü nimetlerinin bol olduğu bu eşsiz cennet ülkenin ezelden beri düşmanı da çok oldu. Üzerinde çeşitli emelleri olan ve pis hayaller kuran bu düşman her zaman etrafımızda oldu.
                
Sinsice çeşitli planlar kurarak, bizi bizle hemhal olmamak için bizi bize kırdırdılar. Hep emperyalist güçlerin oyunlarına geldik. Böldük bölündük, vurduk vurulduk, düştük düşürüldük. Kahpece kurulan tuzaklara tutulduk.
                
Son zamanlarda yaşanan olaylar bize gösteriyor ki sınırlarımızdaki bu ateşten çember artık bizi de yakacak. Bana ne komşunun evinden de diyemeyiz, yangın kendi evimize doğru gelmeye başladı. Sınırımızdan artık ateşler gözüküyor, patlayan bombalar, yıkılan evlerin altından gelen çığlıklar artık sınırın berisinden duyuluyor.
                
NATO tatbikatında yaşanan olaydan sonra anlaşılıyor ki, hedefe Atatürk ve Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte yüce Türk Milleti ve bu eşsiz vatan da konmuştur. Artık her yolu deniyorlar ve deneyecekler de. Şu sıralar ekonomi üzerinden deniyorlar, döviz endeksli baskı kurmaya çalışıyorlar. Karamsar bir piyasa kurup ekonomi üzerinden operasyon yapıyorlar. Geçmişte olduğu gibi bu günler de geçecek inşallah.
                 
Her yolu deneyecek bu şer güçler ve her türlü provokasyonu da yapacaklar. Sünni- Alevi, Türk-Kürt, sağcı-solcu, diye yine ayıracaklar kışkırtacaklar bizi. Hiç şüphesiz önümüzde Türkiye’nin kaderini değiştirecek seçimler öncesine kadar her türlü kirli senaryoları devreye sokacaklar. Bize düşen görevdir daha sıkı birbirine bağlanmak ve kenetlenmek. Bir olursak birlik olursak her türlü oyunu bozarız.
                 
El ele gönül gönüle vererek bu cennet vatana gelebilecek her türlü tehlikeyi bertaraf ederiz. Unutmayalım ki düşman sınırdan girdiği zaman ocu bucu şucu diye ayırt etmeyecek. O yüzden safları daha sıkı tutalım. Tutalım ki komşu ülkelerin başına gelenler bizim de başımıza gelmesin.
                 
Hem zaten başımıza gelebilecek en kötü senaryoda bile gideceğimiz başka bir Türkiye yok Ortadoğu’da. Her yer kan gölü, yıkık dökük harabe haline geldi. Özellikle Müslüman ülkeleri önce küçük gruplar haline getirdiler sonra sindirdiler ve böldüler. Plan aynı, oyun aynı.
                
Sınırımızda tırlar dolusu silahlarlardan da anlaşılacağı üzere fitil ateşlendi.  Kardeşçe yaşayabileceğimiz bu ülkeyi bölmek, parçalamak için belki de hayal ettikleri gibi işgal etmek için bir kalkışmaya dahi girişebilirler. Sınır ötesindeki hareketlilik ve ihanet çeteleri onu gösteriyor.
                
Bizi biz yapan kanımızın damarlarımızdan illa da çıkmasını beklemeye gerek yok. Bir olduktan sonra birlik olduktan sonra hiçbir güç karşımızda duramaz. Başka da çaremiz olduğunu sanmıyorum, bu topraklarda yok olmaktansa birlik olup yeniden var olacağız. Çok çalışacağız, birlik olacağız al bayrağın etrafında kenetlenip kardeşçe yaşayacağız. Rabbim bizleri her türlü düşmanın şerrinden korusun. İyi haftalar.