Sevgili okurlar, şampiyon olduğumuz günden beri bu maç trafiğiyle karşılaşacağımız belliydi. 
Yönetim ve teknik kadro bu bilinçle transfer çalışmalarını yapmıştı. 
Yeni gelenler ile uyum süresi uzun sürünce sakatlar ve formsuz oyuncu çokluğu nedeniyle bir türlü istenen futbolu oynayamayan bir takım haline geldik. 
Bu durum hafta içi Monaco maçına kadar devam etti. 
Takımın bir gün patlayacağını bekliyorduk. 
O da Monaco maçına denk geldi ve tarihe geçecek bir skorla Monaco’yu yenerek evine gönderdik.
Arkasından Beşiktaş derbisi bizi bekliyordu. 
Monaco maçında oynanan futbolun ve alınan skorun Beşiktaş maçına nasıl yansıyacağı merak konusuydu. 
Maç başlayınca Beşiktaş ev sahipliğinin verdiği avantajla saldıran taraf olmasına rağmen öne geçen biz olduk. 
Bu kez Beşiktaş beraberlik için saldırıp baskı kurunca kendi kalemize gol atmamızla eşitlik sağlanmış oldu. 
Ardından bizim baskımız geldi ve Beşiktaş’ın hatalı geri pası ile 2-1 öne geçtik. 
İkinci yarı yapılan değişiklikler çok işe yaramadı ve ancak 70. dakikaya kadar galibiyeti koruyabildik ve maç beraberlikle sona erdi.
Sevgili okurlar takımımızın maç trafiğine bakarsak alınan beraberlik hiç de küçümsenecek bir sonuç değildir. 
Oyun anlayışı ve futbolcuların form grafiği henüz yeni oturmaya başlayan takımımız sakatları da sayarsak aynı futbolcular ile oynamak zorunda kalıyor. 
Bu durum da futbolcuların yorgun düşmesine sebep oluyor, bu da oyun kalitesine fazlasıyla etki ediyor. 
Maçla ilgili bir iki cümle yazmam gerekirse, üçüncü bölgede topu yeterince tutamamamız baskı yememize neden oldu. 
Buna rağmen iyi bir ilk yarı ve vasat bir ikinci yarı oyunuyla maçı berabere bitirdik. 
Abdullah Hoca İstanbul’dan yine üç büyüklere yenilmeden geri geldi. 
Sonuç olarak takımımız tüm yorgunluklarına rağmen kendine gelmeye başladı. 
Uğurcan yaptığı kurtarışlar ile ben buradayım derken, sakatların gelmesiyle de daha iyi bir takım seyredeceğimizi umuyor ve bekliyoruz. 
İyi haftalar.