Oturduğumuz yerden yazmak ve konuşmak kolay fakat… Bu konu öyle hassas ve ince düşünülmesi gereken bir konu ki; daha çok bunu yaşayanlar anlar ve bilir. “Ateş düştüğü yeri yakar.” sözü öyle sadece dört kelimeden ibaret bir cümle değil, bir ömre bedeldir.

Babasız annesiz büyüyen çocuklar, evlat hasretiyle gözleri yollarda kalan anne ve babalar, kardeş acısı, baba acısı bunlar öyle acılar ki her daim yüreklerde yanan ve hiç sönmeyen bir kor gibidir. Acısını çekenler bilir. O yüzden bu konu üzerinde dururken önce şehit ve gazi ailelerine sormak onların düşüncelerini almak gerek.

Trabzon’da Maçka’da vücuduna elliye yakın kurşun sıkılıp 15 yaşında şehit olan Eren Bülbül’ün annesi Ayşe Bülbül’e PKK’nın silah bırakmasını sorduklarında; “PKK silah bırakacaksa, daha şehitlerimiz olmayacaksa, Eren’ler bir daha şehit edilmeyecekse şehit annesi olarak bu işe onay veririz.” dedi.

Eren Bülbül’ün annesinin sözlerinin yanında bu işe olumsuz bakan şehit ve gazi aileleri de var. “Madem konuşarak bu işler hallolacaktı onca ölenler niye öldü?” diyenler de var. PKK’nın silah bırakma girişimi ilk değil ama inşallah bu defa son olur.

Yakın zamanda 2013-2015 yılları arasında Çözüm Süreci ve sonrasında yaşananlar herkesin hafızasında. Hendek operasyonlarından tutun da Dağlıca saldırısı, Başbağlar katliamı gibi yaşanan olaylar; bombalamalar, kaçırılanlar, şehit öğretmenlerimiz, asker ve polislerimiz, bürokratlarımız hepimizin derin hafızalarında yer alıyor.

Kolay değil elbette. Kırk yılı aşkındır kurulan bir örgüt ve dış odaklar tarafından yıllardır maddi manevi beslenen ve silah desteği sağlanan bu örgütün tasfiyesi, silah bırakması hiç kolay değil. Daha önce de silahların bırakılması istenmiş ateşkes sağlanmıştı. Turgut Özal ve Tansu Çiller döneminde de farklı yollar denenmişti.

Bu olay sadece siyasi ya da askeri bir sorun da değil. Aynı zamanda köyleri mahalleleri boşaltan binlerce gencin hayatına mal olan, kardeşi kardeşe düşman eden, toplumsal ve kültürel olarak da bir neslin karanlık hatıralarında yer edinen bir sorundur.

Aslında söyleyecek yazacak çok şeyler var. Temennimiz odur ki, İnşallah bu süreç herkesi memnun edecek, Türkiye Devletinin itibarını zedelemeyecek, şehit ve gazi ailelerini incitmeyecek ve bir daha bu yola asla tevessül edilmeyecek bir durumla son bulur.

Silahların susması sadece örgütün eylemsizlik kararı değil, aynı zamanda bir halkın yeniden yaşama dört elle sarılması, bir köyün yeniden şenlenmesi, Güney Doğu ve Doğu Bölgelerimizin yeniden turizme kazandırılması ve ülkenin kalkınmasının yeniden şahlanması için de tarihi bir fırsattır.

Süreci hep beraber takip edeceğiz. Daha adil ve kardeşçe bir gelecek için artık umutsuzluğa yer vermeyeceğiz. Şehitlerimizi her daim unutmayarak kalbimizde yaşatacağız. Şehitlerimize Allah’tan rahmet gazilerimize sağlık, milletimize selamet diliyorum.

Sözlerime son verirken, vicdanı ve imkânı olanlar için her yazımda hatırlatıyorum, deprem ve deprem bölgesindekileri ne olur unutmayın, her daim hatırlayın. Gazze’de soykırım var, unutma, unutturma! Sağlıcakla kalın.